Mekanik Aşk || YORUM



✴ Kuzey Masalı'nın ardından macera kaldığı yerden devam ediyor. Alex'in bir kadın tarafından nasıl dize getirildiğini okumak eğlenceliydi. Onu kıvranırken görmek ve ettiği yeminlerin tek tek bozulduğunu görmek güzeldi. Alex'in kıvranan hallerinden ayrı bir zevk aldım. Julie de az değil hani.. Çektirdi çocuğa. Birbirlerini kışkırtmaları tam seyirlikti. 😊 Kitabın sonunda ise insanın yüzünde aptal bir sırıtış beliriyor. Kitabın iç tasarımını çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. 😍 Son olarak Kuzey Masalı'nı okuyup sevdiyseniz ve eğlenceli bir kitap arıyorsanız Mekanik Aşk'a bir şans verebilirsiniz.. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Kan ve Tuz || YORUM


✴ Kitap için fazla bir beklentim yoktu açıkçası ve kitap beni şaşırttı. Kitaptaki aşk üçgenini sevmedim. Yani o kadar olay oluyor ama Ash'ın aşkı düşünmesi saçma geldi bana. Bazı yerlerde çok saçma davranışlarda bulundu. Ash ve Dane'in arasında duygu eksikliği vardı bana göre. Carter, tatlı bir karakterdi. 😍 Kitap boyunca Ash'a sadık kaldı. Beth ve Rhys ikilisini sevdim. Bence çok tatlılardı. Kitabın kurgusu ve konusunun oldukça ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim. Ben öyle düşünüyorum en azından. Yazarın anlatımından mıdır yoksa çeviriden midir bilmiyorum ama kitap çok akıcıydı. Normalde bu tarz kitaplar pek okumam ama bana bile sevdirdi bu türü. Kitabın korkutucu ve ürkütücü yönleri olacağını düşünmüştüm ama düşündüğüm gibi olmadı. Kitabı okurken korktuğum yada ürktüğüm söylenemez. Sıkıldığım kısımlar olmadı. Bir yandan kitabı bitirmek istiyor, bir yandan da bitmesini istemiyordum. Kitabı okurken kafası karışmış bir halde bilinmezliğe doğru sürükleniyordum sanki. Kitabın tasarımı, anlatımı, konusu, kurgusu, çevirisiyle kitap bana kendini sevdirdi. Son olarak okumayanların bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Kızıl Ateş || YORUM


Kitapla ilgili düşüncelerime nereden başlasam bilemiyorum. Kitabın büyük çoğunluğunda sıkıldım. Kitap boyunca keyif aldığım kısım toplasak 20-30 sayfa eder. 

Kurguyu beğenmedim. Yazar yazamamış, tam oturmamış gibiydi bana göre. Eksikleri vardı. 

Karakterler arasındaki diyaloglar sıkıcıydı. Kitapta bir hareket yoktu. Sonlara doğru bir hareket kazanıyordu ama o da yeterli değildi. 

Karakterlerin bir numarası yoktu. Daha doğrusu karakterlere gıcık oldum. Çılgın Rogan'ı sevip sevmediğim konusunda kararsızım. 

Nevada'nın evinin önüne düzinelerce karanfil dizmesi çok tatlıydı. Ama onun dışında ukala herifin tekiydi. Yazarın anlatımından mıdır yoksa çeviriden midir bilmiyorum ama okurken sıkıldım. 'Bitse de gitsek' modunda okudum kitabı. 

Redaksiyonel yönden de gözüme batan detaylar vardı. Noktalama işareti deyip geçilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Sonra ''Adam'' ismini ''adam'' diye okurken buluyoruz kendimizi. Bu durum rahatsız etti beni. 

Kitapla ilgili beğendiğim kısımlar kapak tasarımı ve yukarıda da bahsettiğim 20-30 sayfa. 

Kapak tasarımını orijinal kapaktan daha çok beğendim. 😍 

Onun dışında beklentilerimi karşılayan bir kitap olmadı.
Pinterest shareGoogle Plus share

Sonsuzluğun Kıyısında || YORUM


Sonsuzluğun Kıyısında biteli çok oluyor ama ben yeni girebiliyorum yorumunu. Öncelikle kitap ilk kitap kadar tatmin etmedi beni. Pek şaşırtıcı olaylar olmadı. 

Karakterlerin ilk kitapta yaptığı seyahatlerde aldığım zevki bu kitapta alamadım. Sanki zorlama gibiydi her şey. Yazılmak için yazılmış gibiydi. Tek kitapla kalabilirmiş aslında.. 

Camryn ve Andrew'u bu kitapta nasıl desem yaşlı olarak hayal edemedim. Kitabın son bölümleri aceleye gelmiş gibiydi.

Birden 15 yıl gibi bir zaman atlaması olunca insan ''ne oluyoruz, yahu!'' diye düşünüyor. Çok hızlı gelişti her şey.. 

Bilemiyorum, ya. İlk kitap kadar keyif alamadım okurken.. Yazarın Sarai kitabını daha çok sevmiştim. 

Bence yazar o türde daha başarılı. Sonuç olarak yazarı ve kalemini seviyorum. O yüzden yeni kitaplarını merakla bekliyorum.

Son olarak kitap beni tatmin etmemiş olabilir ama belki siz sevebilirsiniz. Bu beklentinize göre değişir diyor, renkler ve zevkler meselesi diyerek konuyu kapatıyorum.. 

Yeni yorumlarda görüşmek dileğiyle.. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Hiçliğin Kıyısında || YORUM


Hiçliğin Kıyısında'yı okundu ve bitti. Bu kitabı okumayan bir tek ben kalmıştım sanırım. 😁 

Okuyanların çoğunluğu kitabı beğenmiş bulunmakta. Haliyle büyük bir beklenti içine giriyor insan. Kitabı beğendim mi? Evet. 

Ama sıkıldığım yerler de oldu. Yatak muhabbetleri kitabın amacının dışına çıkmıştı sanki.. Tabi bu ne beklediğinize göre değişir. 

Andrew Parrish çok tatlı bir adam. 💜 Kitapla ilgili en sevdiğim kısım Orfeus ve Eurydike sahnesi. 😍 

Yazarla Katiller Çetesi Sarai kitabıyla tanışmıştım ve beni kendisine çekti. Takip edeceğim yazarlar arasına girdi. 

Yazarın akıcı ve kendini okutan bir dili var. Kitabı genel olarak sevdim ama benim için her şey tek kitap ile bitti. 

Ama tabi ki Sonsuzluğun Kıyısında'yı okuyacağım. Hiçliğin Kıyısında tavsiyemdir. 👍
Pinterest shareGoogle Plus share

Çılgın Aşk || YORUM



Çılgın Aşk beklentilerimi karşılamayan bir kitap oldu. Olaylar çok hızlı gelişti. Geçişler hızlıydı. Tahmin edilebilir bir kitaptı. 

Beni şaşırtan pek bir şey olmadı. Karakterler beklediğim gibi değildi. Bir mafya adamı gibi değillerdi. O izlenimi bırakmadılar üzerimde. 

Kitapta aklımda kalan şeylerden biri -belki de tek şey- Demir'in Ecrin'e anonim olarak papatya göndermesiydi. Orada çok tatlı buldum. 

Onun dışında beni pek tatmin etmedi. Tabi bu bakış açısına göre ve ne beklediğinize göre değişebilir. 

Eğer beklentinizi yüksek tutmazsanız okuyabilir, sevebilirsiniz. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

KGBT: 33. TUR || Katiller Çetesi; Izabel || YORUM


Bu seriyi çok seviyorum. 😍 Hem de her şeyiyle.. 💕 Yazarın anlatımı, kurguladığı dünya, karakterleri, olayları işleyiş şekli.. Her şeyiyle beni kendine bağlayan bir seri. 

Bence yazarın türü bu ve bu türe daha fazla yönelmeli, bu tarz da yazmaya devam etmeli diye düşünüyorum. Ve yazar her kitabında çıtayı bir tık daha yükseltiyor bence. 😊 

En sevdiğim karakter Victor tabii. 💕 Bir çoğunun benimle aynı fikirde olduğunu biliyorum. 😊 Kitap boyunca Sarai ve Victor dışında herkesten şüphelendim. 

Bir ara Victor'dan da şüphelenmedim değil. Kitabın sonunda yaptığı şeye kızsam da anlayabiliyorum ya. Sonuçta yaşanan şeyler öyle kolay kaldırılabilir şeyler değil. 


Sarai de tam bir psikopat. 😁 Ama seviyorum kendisini ki yaşadıklarını göz önüne alırsak böyle olması normal. Hak veriyorum yani. 

Üçüncü kitap Fredrik'in hikayesi ve ben okumak için sabırsızlanıyorum. 

Ya, kitabı o kadar sevdim ki herkese öneriyorum. 😍 
Okuyun, okutun! 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

KGBT: 32. TUR || Şeytan'ın Rüya Kapanı || YORUM



Şeytan'ın Stajyeri'nden sonra Şeytan'ın Rüya Kapanı ile macera kaldığı yerden devam ediyor. 

Cehennemden Şeytanın Rüya Kapanı çalındığı için Septimus tarafından Şeytan Takımı kendilerini bir görevin içinde buluyorlar. 

Şeytan Takımı; Mitchell, Alfarin, Elinor ve Medusa'dan oluşuyor. Tabi Melek Takımını da unutmamak gerek. 😝 Bence yazar onlar içinde ayrı bir kitap yazabilir diye düşünüyorum. 😊 Her neyse.. 😜 

Dönüştürücü sayesinde zamanda yolculuk yapıyorlar ve Rüya Kapanı'nın peşine düşüyorlar. Rüya Kapanı'nın bir cihaz, bir alet olduğunu düşünmüştüm ama meğersem bir çocukmuş. Evet Rüya Kapanı bir çocuk. 👶 

Yazarın sağlam bir kurgu oluşturduğunu düşünüyorum. Zaman Yolculuğu en sevdiğim konulardan biri ve bu seri de de en sevdiğim şeylerden biri. Septimus'a karşı ayrı bir sempati besliyorum. Ama sanki her an bir pislik yapacakmış gibi bir his oluşmadı içinde dersem yalan olur. 

Kitapta kurtlar da karşımıza çıkıyor. 🐺 Ve bu en sevdiğim kısımlardan ikincisi. Kurtlara karşı zaafım var. O yüzden nerede görsem ilgimi çekiyor bu durum. 😊 

Kitapta Dante'nin İlahi Komedyasına göndermelerde var. Bu da kitapta sevdiğim etkenlerden biri. Cehennemin her bir katmanını bir kurt'un temsil etmesini çok güzel düşünmüş yazar. 

Kapak tasarımı ise beni benden alıyor. Çok güzel değil mi? 😊 Üçüncü kitapta Alfarin, son kitapta Elinor'un hikayesi anlatılacak. 

Ben en çok Alfarin'in hikayesini merak ediyorum. Çünkü o bir Viking! 💪 

Sıkıldığım yerler olmadı değil ama genel olarak baktığımda kitabı sevdim. Okumayanların bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

SENİNİM || YORUM


Seninim bitti. Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitap çok akıcıydı ve kısa bir süre içinde bitti. Ve kitabı sevdim. 

Bana Grinin Elli Tonu'nu hatırlatmış olsa da ondan daha güzeldi, ondan daha çok sevdim. Yazarın kalemini sevdim. 

Kitapta sadece yatak muhabbeti yoktu ve en sevdiğim kısmı buydu. Yani karakterler ve kurgu sığ değildi. Tek dertleri 'o işi' yapmak değildi yani. 😁 

Karakterler birlikte bir çok şey yapıp bir sürü anı biriktirdiler. Karakterlerin ailelerine olan bağları çok güzeldi. 

Roderick baskıcı ve sahiplenici bir karakter olmasının dışında romantik bir karakterdi. 😍 

Sonlara doğru karakterlerin birbirlerine yalan söyleyip işi yokuşa sürmeleri beni biraz gıcık etti ama onun dışında kitabı sevdim. 

Her yaşa hitap etmeyen bir kitap o yüzden okuyacak olanlara ufak bir uyarıda bulunayım dedim.. 😊

Pinterest shareGoogle Plus share

PİYON || YORUM



Piyon, an itibariyle bitti. Distopya benim pek tercih ettiğim bir tür değildi. Fakat yazarın diğer serisini sevdiğim için yazarın bu türdeki kalemine de şans vermek istedim. 

Bazı yerlerde sıkıldığım kısımlar oldu. Karakterlerin davranışlarına kızdığım ve saçma bulduğum durumlar oldu. Ama genel olarak baktığımda sevdim. 

Yazar, hayallerinde kurguladığı dünyayı akıcı ve sade bir dille kaleme almış. Yazarın, kitapta ele aldığı dünya ile gerçek dünyamız arasında benzerlikler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. En azından ben böyle düşünüyorum.

Kitaptaki pek çok şey bizim dünyamızda da yaşanıyor maalesef. Yazarın, kurguladığı dünya ile gerçek hayatı bağdaştırmasını sevdim. 

Benjy ve Kitty arasında çok tatlı bir aşk vardı. 😍 Başta bir aşk üçgeni ile karşılaşacağımı düşündüm ama öyle olmadı. Umarım serinin diğer kitaplarında da olmaz. 

Daxton ve Augusta için söyleyebileceğim tek bir şey var. O da; keşke ölseniz. 😈 

Knox, karakterini de sevip sevemediğim konusunda kararsızım. 😑 Bende güven oluşturmadı o karakter. Sanki her an bir şey yapacakmış gibi duruyor. 

Kitty istemediği seçimler yapmaya ve istemediği bir hayatı yaşamaya zorlandı. Bazı yerlerde böyle yapmasa nasıl olurdu diye düşündürdü beni. 

Ama yaşadığı koşulları ve ruhsal bozukluğunu o an ki psikolojisini düşünürsek onu anlayabiliyorum. 

Kitabın baskısının da her yönden göz doyurucu olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yani ben çok sevdim. 😍 

Onun dışında distopya severlerin bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. 

İkinci kitabı okumak için de merakla bekliyorum. 😊 

Pinterest shareGoogle Plus share

Geçmişin Kırıkları || Yorum


Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitaba bayıldım. 💜 

Sonlara doğru Tanner'ı bir kaşık suda boğma isteğiyle dolup taşıyordum. Tanner tam bir pislik. Psikopat ve manyak. Kitabın ilk cümlesinden son cümlesine kadar nefret ettiğim bir karakterdi. Ki onun hakkında yanılmadım. Neyse ki yazar onun için güzel bir son düşünmüş. Burada devreye kötü kadın gülüşüm giriyor. 😈 

Tristan ve Lizzie, ikisi de sevdiklerini kaybetmiş, yaralı iki ruh. Ve birbirlerinden destek alıyorlar. Ve hiç beklemedikleri bir anda "aşk" kalplerine düşüyor. 

Konusu klişe gibi gelebilir ama ben çok sevdim. Yazarın kalemi akıcıydı ve cidden kitap hiç bitmesin istedim. Lizzie ile Emma'nın arasındaki anne&kız ilişkisi çok güzeldi. 

Kitapta beni duygulandıran sahnelerde oldu. Geçmişin Kırıkları; herşeyiyle sevdiğim bir kitap oldu.😘

 Son olarak okumayanlara kesinlikle tavsiye ediyorum. 😍

Instagram; @hayalperestinzamanyolculugu
Pinterest shareGoogle Plus share

Beklenmedik Bir Anda || Yorum


Jenna, uzun süre bir yere, bir kişiye bağlı kalamayan, kalp kırıklıkları olan bir yıldız. Bir müzik grubunda baş gitarist. 

Müziğe ara verdiği dönemde doğduğu yere Iowa'ya geçici bir süre yerleşmeye karar veriyor. Ama yaptığı planları yakışıklı yan komşusu Michael bozuyor. 

Michael başarılı bir kalp cerrahı. Ama baba olmak konusunda pek de başarılı olduğu söylenemez. Kızı Claire ile ne yapacağını bilemez durumda. Yardım almak için Jenna'nın kapısını çalıyor ve ikili beklenmedik bir anda kendilerini aralarındaki çekime kaptırıyorlar.. 

Nemesis son zamanlarda güzel kitaplar çıkarmaya başladı. 

Okuduğum yabancı yazarların çoğunun kitabını beğendim.

Beklenmedik Bir Anda da beğendiğim kitaplar arasında.. 

Karakterlerin sevmediğim yönleri olmadı değil ama en sonunda doğru yolu bulmaları ve birbirlerinden vazgeçmemelerine sevindim. 

Yazarı dili oldukça akıcı. Sıkılmadan okutuyor kendini. Kapak resmi daha farklı olabilirdi bence. Hani içeriğe uygun bir şeyler. Ama bu da güzel duruyor. 

Çeviri ve redaksiyon yönünden de iyiydi. Öyle göze batan fazla bir şey yoktu. 

Bazı kısımlarda yetişkin içerik vardı. Ama çokta abartı değildi. Yine de bu tarz sahnelerden rahatsız olanların okumasını tasvip etmiyorum. 

Ama onun dışında tam yaz aylarında okumak için uygun bir kitap. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Yağmurla Gelen Mutluluk || Yorum


Kitap hakkında o kadar çok şey yazıldı, çizildi ki.. Beğenen de vardı beğenmeyen de.. Ben beğenen kesimdeyim. 😁 

Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursam; Colton ve Lilly 9-10 yaşlarındayken tanışıyorlar. Ve bir kaza sonucu yolları ayrılıyor. Colton normal bir çocuk değil. Asperger Sendromu var. Ama bu Lilly ile birlikte olmasına engel değil. Ve kader onları yeniden bir araya getiriyor. 

Lilly, Colton'ı daha yakından tanımaya karar veriyor. Ve tabiri caizse bir an olsun yanından ayrılmıyor. Hal böyle olunca da aralarındaki ilişkinin boyutu büyüyor. Yani kaçınılmaz olan gerçekleşiyor. 

Kitap, gerçek sevginin önüne hiç bir şeyin geçemeyeceğini gözler önüne seriyor.

Karakterler çok tatlıydı. Anlatım ve yazarın dili güzel ve akıcıydı. Sevimli bir hikayesi vardı. 

Böyle ilk aşk, masum aşk temalı filmleri, kitapları seviyorum. 

Yağmurla Gelen Mutluluk'u da sevdim. 💜 

Kısa bir kitaptı ve bir kaç saat içerisinde bitti. 

Kapak resmini çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. 😊 

Toparlayacak olursam; kurgusu, karakterleri, anlatımı kısacası her şeyiyle tatlı bir kitaptı benim için. 😍

Tavsiyemdir. 👍 

Pinterest shareGoogle Plus share

HER ŞEY || Nicola Yoon || Yorum



HER ŞEY bitti. Ama çok güzeldi. Karakterleri çok tatlıydı. 

Konusu ve kurgusu çok güzel, sevimli ve acıklıydı.

Yazarın anlatımı ve çizimler şahaneydi. Su gibi aktı sayfalar. Hiç bitmesin istedim. 

Sonu daha farklı olabilirdi ama yine de çok güzeldi. Şaşırtıcıydı da.. 

Okurken hikayenin içine çekildiğinizi hissediyorsunuz. Benim üzerimde böyle bir etkisi oldu. Başladığım gibi bitti kitap. 

Hayatta bazı riskler almamız gerektiğini gözler önüne seriyor kitap. 

Olly ve Maddy karakterleri sanki birbirleri için yaratılmışlar.

Aralarındaki zıtlıklara rağmen o kadar uyumlulardı ki.. Böyle tatlı çiftleri daha çok seviyorum. 😍 

Hislerimi tam olarak ifade edemiyorum ama önüme çıkan herkese okuyun diye diretecek bir hale getirdi kitap beni. 😁
😝 

Sonu daha farklı olabilirdi yukarıda da dediğim gibi ama bu yinede kitabı sevmeme engel değil. 

Her Şey'iyle sevdiğim bir kitap oldu. 💜 
Eğer okumadıysanız bir şans verebilirsiniz. 
Tavsiyemdir. 👍

Pinterest shareGoogle Plus share

Vegas'ta Olan Vegas'ta Kalır || Yorum



Vegas'ta Olan Vegas'ta Kalır uzun süredir merak ettiğim bir kitaptı.  Sonunda okuyup bitirdim. 


Andie hayata at gözlükleri ile bakan ve hayatı kaçıran, anı yaşamayan, kendi hazırladığı 'yaşam planı'na bağlı kalan bir karakter. 


En yakın iki arkadaşı ile Vegas'ta bekarlığa veda partisine gidiyor ve orada tanıştığı Mack ile bütün hayatı değişiyor. Yaşam planı yerle bir oluyor. 


Andie karakteri gıcık bir karakter bana göre. Mack gibi bir adamı bulmuşken burnunun dikine gitmesi ve bir şans vermekten kaçınması tahammül edilemezdi. 


Mack gibi adamlar insanın karşısına milyonda bir çıkıyor. Kıymetini bilmek gerek. 


Yazarın anlatımı güzel, kurgu güzel, Mack daha da güzel. 😝💜 Daha ne olsun.. 


Tam yaz aylarında, plaj başında okunacak kitaplardan. 


Hele bir de kovboy fanteziniz varsa Vegas'ta Olan Vegas'ta Kalır tam size göre... 😊 


Tavsiyemdir. 👍

Pinterest shareGoogle Plus share

Okuma Etkinliği#25 || Ben, Lucifer || Yorum


Herkese Merhaba!
Yepyeni bir etkinlik ile karşınızdayım.


  • Ben, Lucifer yazarın okuduğum ilk kitabı. Benim için oldukça farklı ve yeni bir tür. İtiraf ediyorum kitaba ilk başladığımda felsefe kitabımı okuyacağım diye düşündüm. Ama öyle olmadı. Kitap beni yanılttı.
Pinterest shareGoogle Plus share

Hafta Sonu Kaçamağı || YORUM


Herkese Merhaba!

Bu aralar Reading Slump'a girecek gibiydim. Hiç havamda değildim.Ve beni sıkmayacak akıcı, kısa, ve çerezlik bir kitap arıyordum. Tam bu noktada "Hafta Sonu Kaçamağı" derdime derman oldu diyebilirim.

Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursam; Jason ve Claire aynı şirkette çalışmaktadırlar. Jason, Danvers şirktinin patronuyken Claire üç yıldır Jason'ın yönetici asistanlığını yapmaktadır. Her şey son derece profesyonel bir şekilde giderken Jason, hafta sonu gittiği bir bekarlığa veda partisinde farklı Claire ile tanışır.

Claire; babası ve kardeşini kaybetmiş, hasta annesine bakmakla yükümlü aynı zamanda bunun için iki ayrı işte çalışan yani kısacası kendinden başka herkesi düşünene ve hayatı kaçıran bir karakterdir. Annesi Alzheimer hastasıdır ve onun masraflarını karşılamak için özel günler düzenleyen bir şirkette "pasta kızı" olarak çalışmaktadır. 

Claire babasından dolayı geçmişinde yara almış bir karakterdir. Bunun için hayatını yönlendiremeye çalışan herkesi yıkıp geçmektedir. 

Jason, Claire'yi arkadaşının bekarlığa veda partisinde gördüğünden beri onu aklında çıkaramaz ve kaçınılmaz olan gerçekleşir. Jason ve Claire bir süre birlikte takılmaya başladıktan sonra birbirlerine karşı derin duygular beslemeye başlarlar.

Claire'ye bazı yerlerde çok gıcık oldum. Tamam gurur yapmasını anlayabiliyorum. Babasından dolayı hayatını kimsenin yönlendirmesini istemiyor. Ama Jason'ın kötü bir niyetinin olmadığını düşünüyorum. Yani, bence çok tatlıydı. Claire'yi korumak istemesi, zor zamanlarında yanında olması bence Claire'ye ne kadar değer verdiğini gösteriyor. Claire'de bunu anlamakta diretiyor. Neyse ki geç de olsa Claire gerçeklerin farkına varıyor.

Jason, en sevdiğim karakter oldu. Claire'yi de beni gıcık etmese onu da sevebilirdim belki.. Suzy çok manyak ve kafa bir karakterdi. Onu sevdim. Yazarın üslubunu, olayları ele alış şeklini, karakterlerin iç dünyasını yansıtma şeklini sevdim. Bence bu konuda yazar oldukça başarılı. Kitabın bazı kısımlarında yüzümde aptal bir gülümse oluştuğunu söyleyebilirim. Kitabı bir süre o şekilde okuduğumu belirtmeden geçmek istemedim. Kitap çok akıcıydı ki bir gün gibi kısa bir süre de bitti ve ben seriye devam etmeyi düşünüyorum.

Nedendir bilmiyorum ama Nemesis Yayınları'nın çıkardığı kitapları genel olarak beğeniyorum. Böyle RS'a gireceğim dönemlerde ya da kısa bir şeyler okumak istediğimde bana ilaç gibi geliyor. Bu konuda bizlere bu tarz kitaplar sundukları için teşekkür etmeden geçmek istemedim.

Son olarak eğer sizi sıkmayacak akıcı bir kitap arıyorsanız "Hafta Sonu Kaçamağı"na bir şans verebilirsiniz. (=

Instagram; @hayalperestinzamanyolculugu

Pinterest shareGoogle Plus share

Nemesis Yayınları || Ekim Ayı Kitapları




Aynı ateşte kaç kere yanabilirsin? 

Birbirlerini çocukluklarından beri tanıyan iki gençtir Ali ve Arya. Babalarının sıkı dost olması, ikisinin de hayatını çözülemeyecek bir düğümle birbirine bağlamıştır. Önce zorunluluktan başlamıştır bu ilişki. Ali, kendisine emanet edilen baş belasıyla vakit geçirmekten pek memnun değildir. Arya da kendisine göz kulak olma işini fazlasıyla abartan bay ukalayla.

Sonra her şey değişir. Didişmeler arkadaşlığa, zorunluluklar vazgeçilmeze dönüşmüştür farkında olmadan. Birbirlerinin en yakın arkadaşı hatta sırdaşı olmuştur artık Ali ve Arya.

Zaman geçer, kendileri gibi duyguları da büyür. İmkânsızdır istenen ama vazgeçmek, istenenden daha da imkânsızdır.

Evet, belki zordur onlar için… ama aynı ritimle atıyorsa iki kalp, belki de her şey mümkündür.

Barkod 
9786059809924 
Eser Adı 
Kalbim Sende Kalmış 
Türü 
Roman 
Yazar 
Selvi Atıcı 
Yayına Hazırlayan 
Hasret Parlak Torun 
Kapak Tasarım 
Başak Yaman Eroğlu 
Baskı 
Vizyon Basımevi 
Kâğıt Kalitesi 
3.HAMUR 70 GR 
Sayfa Sayısı 
432 
Ebat 
13,5*21 
Baskı Yılı 
Ekim 2016 (1.Basım) 
Fiyatı 
27,5 TL 


Lanetli bir kasaba. On yedinci yüzyıldan bu yana hayatta kalmayı başarmış, gözleri ve dudakları dikilmiş bir kadın. Gözleri açıldığında bakışlarıyla, dudakları açıldığındaysa sözleriyle insanları büyüleyebilecek bir cadı o. Black Spring kasabası ona ait. İçindekilerle birlikte.

Binlerce yıldır orada. Hiç istenmedi. Hiç gitmedi.

Laneti herkesin peşinde. Nasıl ki o hiç gitmediyse, diğerleri de gidemezler. Orada yaşayan insanlar, orada ölecekler.

Başka hiçbir yerde yaşayamazlar.

Orada doğan çocuklar, onun lanetine doğup son nefeslerini yine onun lanetiyle verecekler.

İnsanlar, büyüsünden kaçabilmek için Katherine’in gözlerini ve dudaklarını diktiler. Bakışlarından ve fısıltılarından kurtuldular.

Ancak o da dikişlerinden kurtulacak bir gün. O zaman hem gözünün gördükleri hem de fısıldadıklarını duyanlar, teker teker kendilerini öldürmeye başlayacaklar. Katherine onlara hiçbir şey yapmayacak. Onlar ölmeyi tercih edecekler sadece.

O Katherine. Black Spring’in laneti. 

Ve Black Spring’i yutmaya hazır.
Barkod 
9786059809917 
Eser Adı 
Büyü 
Türü 
Korku / Gerilim 
Yazar 
Thomas Olde Heuvelt 
Yayına Hazırlayan 
Hasret Parlak Torun 
Çevirmen 
Begümnaz Yürekli 
Kapak Uygulama 
Başak Yaman Eroğlu 
Baskı 
Vizyon Basımevi 
Kâğıt Kalitesi 
3.HAMUR 60 GR 
Sayfa Sayısı 
496 
Ebat 
13,5*21 
Baskı Yılı 
Ekim 2016 (1.Basım)
Fiyatı 
27,5 TL 





· Herhangi bir şeyi objektif olarak tecrübe etmemiz mümkün mü?

· Görev, hazdan önce mi gelmelidir?

· Bir şeyin çok fazla olması yetersiz olmasından daha mı iyidir?

· Tanrılar, merhametli olmalarına rağmen neden insanların acı çekmesine izin veriyorlar?

· Yaşamak ile canlı olmak arasında fark var mıdır?

Bunlarla ilgili ne düşünüyorsun? 

Peki o düşündüğün şeyleri neden düşünüyorsun?

Barkod 
9786059809931 
Eser Adı 
Düşündüğümüz Şeyleri Neden Düşünürüz? 
Türü 
Felsefe 
Yazar 
Alain Stephen 
Yayına Hazırlayan 
Hasret Parlak Torun 
Çevirmen 
Nihal Akcan 
Kapak Tasarım 
Başak Yaman Eroğlu 
Baskı 
Vizyon Basımevi 
Kâğıt Kalitesi 
3.HAMUR 70 GR 
Sayfa Sayısı 
176 
Ebat 
13,5*19,5 
Baskı Yılı 
Ekim 2016 (1.Basım) 
Fiyatı 
15 TL 
Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI