Karanlık Sırlar || Yorum



Yazarın aykırı karakterlerini seviyorum. Ve uzun süredir historical okumadığım için Karanlık Sırlar ilaç gibi geldi. 😍 Ne zaman historical okusam kendimi o dönemlerde yaşamak isterken buluyorum. 😂 😍 Sophie, Kirli S'lerin en küçüğü ve en kabul görmez leydisi kendini kaçmak için bir faytona attığında hayatının bir Marki ile değişeceğini hiç düşünmemişti. King ise babasından ölesiye nefret eden ve ondan intikam almak için her yolu deneyen adı çıkmış bir Marki. Sosyetenin burun kıvırdığı, görmeye tahammül edemediği iki kişi bir araya gelince olanlar oluyor tabi.. 😂 King'in baştaki çekilmez, kendini beğenmiş hallerini Sophie bir güzel ona yediriyor. 😂 Beyefendi Sophie'ye öyle aşık oluyor ki.. Ehh, aralarındaki çekimi de unutmamak lazım. King her ne kadar onu bir Marki, Düşes yapmakta hevesli olsa da Sophie'nin tek istediği kendi halinde olmak, bir kitapçı dükkanı işletmek ve King'i sevmek.. Onunla evlenmek istemiyor. Sadece onu sevmek istiyor. King başta anlamıyor tabi ama sonradan bin pişman oluyor. Sophie'nin kaçışı ailesinin adını kötüye çıkarıp bütün kapıların yüzüne kapanmasına neden olurken Sophie'nin babasının King ve Sophie için planları vardır. İşler bir yerden sonra sarpa sarıyor tabi. Ama aşk her daim galip geliyor. Bunu gözler önüne seriyor yazar.. Bu türü okumayı seviyorum. Özellikle Sarah yazmışsa.. Aykırı karakterleri ve olaylar silsilesi ile oradan oraya savuruyor okuyucuyu. Heyecanın kesilmediği, kimi zaman hüzünlendirip ama en çokta kendini sevdiren bir hikaye oldu benim için.. Diğer kardeşlerin hikayesini de çok merak ediyorum. Onların hikayesini de okumak en kısa sürede nasip olur inşallah. 😇 Historical severler için tavsiyemdir. 😉
Pinterest shareGoogle Plus share

Hayatın Kıyısında || Yorum


Üzgünüm.
Mutsuzum.
Kırgınım.
Kızgınım.

Kızgınım çünkü Theo'nun ailesine ve arkadaşlarına ağzının payını vermek istiyorum. 
Üzgünüm çünkü yardım çığlığının duyulmamasına, değer görmemesine, sevilmemesine.. "Kimse beni özlemeyecek, sevmeyecek" düşünceleri içerisinde olmasına...Yalnız kalmasına ve çareyi her şeyi sonlandırmakla bitirmesine.. Kendimi arada kalmış gibi hissediyorum. Bu kitabı hem sevip hem de nefret ediyormuşum gibi hissediyorum. Finch'i zaman zaman bağrıma basıp zaman zaman da pataklamak istediğim zamanlar oldu. Ama en çok yardım eli uzatmak istedim. Aynı şekilde Violet içinde.. Aslında tek bir sözün, tek bir dokunuşun, tek bir sevgi belirtisinin insan hayatında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor yazar bize.

Kurgu ağır bir tempoda ilerlese de vermek istediği mesajlara ve duyguları yoğun bir şekilde hissettirmesi yönüyle beni sarstığını söyleyebilirim.

Etrafımızda ne kadar yardım çığlığı atan ama bir destek göremeyen vardır değil mi? Farkında değiliz ya da olmak istemiyoruz.. Boğazımda bir yumru ile bitirdim kitabı. Theodore Finch her ne kadar önemsiz biri olduğunu düşünse de okuyan bir çok kişi tarafından hatırlanacaktır. Belki de umut olacaktır. Kim bilir? 
Son olarak yazarak bir çift sözüm var. Kalbimi böylesine kırdığın ve karakterlere böylesine bağladığın için teşekkürler.. 😢

Pinterest shareGoogle Plus share

Sırtımızdaki Hedef || Yorum


"Ignazio'nun gerçekte nasıl biri olduğunu bilmiyorum. Sadece tanımamı istediği adamı tanıyorum ve aslında onun hiçbir yönünü tanımamı istediğini sanmıyorum ama bana tahammül ediyor.. Senin için. Yani onun bu yönünü tanıyorum. Ve o.. Ciddi.. Kibar olmadığını söylemiyorum çünkü asla kaba davranmadı ama çok baskın. Doğruyu söylemek gerekirse Karissa, o adam benim ödümü koparıyor. Ama sen onu seviyorsun; sevdiğini biliyorum.. Bundan eminim.. Çünkü o bir istilacı. Sanki içine girmiş ve sımsıkı tutunmuş gibi; büyük bir parçanı söküp atmadıkça onu çıkarmanın bir yolu yok. O, bir doğal afet. Bu yüzden belanın peşini bırakmamasında şaşırılacak bir şey yok.. " 


Bir gün çok güçlü, acımasız ve tehlikeli bir kurt ile masum ve kendi halinde yaşayan bir kuzunun yolları kesişmiş. Kurt, kuzuyu gördüğü ilk anda onun için tehlikeli olacağını biliyormuş. Ama buna rağmen kendini durduramamış ve kurt, o tehlikeli dünyasına kuzuyu davet etmiş. Kuzu ise kalbinin sesini dinlemiş ve kendini herşeyiyle kurtun tehlikeli dünyasına bırakmış.

Böyle başlıyor Ignazio ve Karissa'nın hikayesi.. Tehlikelerle dolu bir aşk hikayesi.. Naz, hiç bir zaman iyi bir adam olmayacağını söylerken, Karissa için iyi bir adam olma yolunda ilerlerken bulur kendini.

Serinin son kitabında Ignazio'nun herşeyden elini eteğini çektiğini ve kendini Karissa'ya adadığını görüyoruz. Ama tabi tehlike peşlerini bırakmıyor. Sonuçta bilirsiniz namınız sizden önce gelir. Ignazio da öyle.. Bütün herşeye -tehlikelere- rağmen mutlu olmanın yolunu bulurlar.

Karissa'nın bazı kısımlarda salaklık yaptığını düşünüp ona gıcık olsam da.. Karissa ve Naz ile ilgili sevdiğim şeylerden biri birbirlerine olan bağlılıkları ve ne olursa olsun birbirlerinden kopmamaları.. Çok güzeldi..

Ahh, Ignazio Vitale 😍 😎 😢 

Seriye veda ettiğim için hafif bir burukluk hissediyorum. Özellikle son bölümde tam anlamıyla bir aile olmaları çok mutluluk vericiydi. O sahneleri okurken duygulanmadım dersem yalan olur. 😢 Lorenzo ile de tanışıyoruz ve ben onun hikayesini okumak için sabırsızlanıyorum. Umarım yayınevi Lorenzo'yu kısa zamanda okuma şerefini bize gösterir. 😏


Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI