Vahşi Adam II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

İlk kitaptaki Gwen ve "bebeğim" fiyaskosundan sonra Tess iyi geldi. Tess, Gwen'a göre daha iyi. En azından kendini her gördüğü yakışıklı ve kaslı adamın kollarına atmıyor, kendini tamamen sevdiği adama adıyor. Başkalarını düşünmüyor. Brock ise muazzam bir karakter. Sevdiği kadın için her şeyi yapmaya hazır bir adam. Yazarın erkek karakterlerinin hepsini çok seviyorum, hepsi çok iyi. Kadın karakterleri sorunlu sadece. Ama dediğim gibi Tess, Gwen'dan çok, çok iyi.. Brock'un oğulları Joel ve Rex çok tatlı çocuklardı. Çılgın ve manyak annelerine rağmen. Çocuklar kendilerini çok iyi yetiştirmişlerdi. Tess ile beraber bir aile kurmaları, o mutlu aile tablosu kısmı çok güzeldi. Tess ve Brock birbirlerini kusursuz bir şekilde tamamlayan bir çiftti ve kalbimi bıraktım bu hallerine.. 😍 Yazarın kalemini seviyorum, daha öncede bahsetmiştim. Akıcı ve okurken sıkmıyor. Gereksiz detaylara boğmuyor. Olayları güzel bir şekilde bağlıyor. Yazım hataları var ama önceden olsa belki rahatsız olurdum ama şimdi o kadar da umursamıyorum. Akıcı olduğu, kendini okuttuğu ve kitaba kendimi kaptırdıktan sonra gerisinin bir önemi kalmıyor benim için.. Kanun Adamı hala favorim. 😍 Sonra Vahşi Adam geliyor. Keşke serinin 4.kitabı da çıkmış olsaydı demekten alıkoyamıyorum kendimi. Umarım bir gün okuma şansımız olur. 😂
Pinterest shareGoogle Plus share

Gizemli Adam II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Gizemli Adam, Gwen'in sinir bozucu karakteri, her önüne gelen yakışıklı ve kaslı adama dibi düşmesi, kitaptaki her erkeğin Gwen'inden hoşlanması ve her üç kelimeden ikisinin "bebeğim" olması dışında güzel ve akıcı bir kitaptı. Sürekli bebeğim denmesi yerine "Tatlı Bezelyem" daha kabul edilebilirdi. Yazarın kalemini ve bu türde kitaplar okumayı seviyorum. Ama Gwen olmasa daha iyi olurmuş. 😂 Yazar için ilk kitabın acemiliği diyelim. Hawk ise mükemmel bir karakter. Gerçekten. 😍 Gwen'in aradığı, hayatının aşkı diyeceği bir karaktere sahip. O yüzden bütün yıldızları Hawk topladı. 😍 Genel olarak sevdiğim bir seri #dreamman serisi. Ama serinin 4.kitabı #motorcycleman bir türlü çıkmıyor. Motosiklet çetesinin lideri Tack'in hikayesi. Ve Tack'in hikayesini okuyamamak kalbimi bir parçacık kırıyor. 💔 Umarım bir gün serinin son kitabını okumak şansımız olur. 😼

Pinterest shareGoogle Plus share

Yüzü Olmayan Adam II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Duru, rüyalarında gerçekleşecek olan olayları görüp, astral seyahat yapabilmektedir. Ve ona yardım eden bir "ses" ile yaşamaktadır. Bazen çıldırmanın eşiğine gelse de bu yeteneğini kabullenmiş ve kendini insanlardan soyutlamış, geçimini çocuk kitaplarına çizim yaparak ve en yakın arkadaşı Merve dışında kimse ile görüşmeyerek mütevazi bir hayat yaşamaktadır. Ama bir gün bir olaya yardım etmesi ile polislerin dikkatini, daha doğrusu Tarık'ın dikkatini çeker. Tarık hayatına girdikten sonra mütevazi olan hayatı hareket kazanmaya başlar.

Yüzü Olmayan Adam ütopik, heyecanlı, çılgınca ve okurken kimi zaman güldüğüm, kimi zamanda durup düşündüğüm ve Tarık ile Duru'nun birbirlerine olan aşkı ile mutlu olduğum bir kitap oldu. Sadece bazı olaylar çok hızlı gelişti. Mesela Duru ile Tarık'ın ilk birlikteliklerinin böyle aceleye gelmiş gibi değil de daha özel olmasını isterdim. Onun dışında karakterlerin hepsi kendine has ve birbirinden çatlak. 😂 Tarık'ın, Duru'yu "kumrum" diye sevmesi beni bitirdi. 😍 Yüzü Olmayan Adam da kurgulanan çılgınca dünyayı sevdim. Biraz fantastik, biraz kahkaha ve bolca aşk dolu bir kitap oldu benim için.. 🌸
Pinterest shareGoogle Plus share

En Güzel Hatam II Kitap Yorumu




#kitapalıntısı 

"Sana yalan söyledim. Senden bir şeyler sakladım. İncinmene sebep oldum. Sırtında bir yara izi taşımanın sebebi benim. Beni istemek, bana güvenmek ya da bana bir şans daha vermek için hiçbir sebebin yok ama denemek zorundayım. Denemek zorundayım çünkü seni seviyorum, Rachel. Sana öylesine çaresizce aşığım ki.." 

#kitapyorumu

En Güzel Hatam, en sevdiğim Vi Keeland kitabı olabilir. 😍 Okurken hem keyiften dört köşe olduğum hem de kendimi hüzünlü hissettiğim bir kitap oldu. Bazı kısımları ise eğlenceliydi.. Geçmişten gelen birbirlerini tanıma klişesi olsa da çok güzeldi. Klişeleri severim, güzel yazıldığı, hissettirildiği sürece. 😈 Rachel, yaşadıklarına rağmen güçlü olduğunu düşündüğüm bir karakter oldu. Caine'in geçmişte Rachel için yaptıkları o kadar güzeldi ki.. 😍 Bayılıyorum Vi Keeland erkek karakterlerine.. 😍 Birbirleri için doğru kişi olduklarını ve birbirlerine aşık olma süreçlerini okumak güzeldi. 😍 Hele o ilk fark edişleri.. Sudan çıkmış balığa döndü ikisi de.. 🤭 Tabii bir yerden sonra aralarındaki ilişki çıkmaza giriyor ama çok güzel bir şekilde tatlıya bağlıyorlar. En Güzel Hatam pişmanlık, affetme ve ikinci şans kitabı. Bu yazardan daha çok kitap okumak istiyorum. Umarım yeni bir Vi Keeland kitabı okumak için fazla beklemeyiz. 🍀
Pinterest shareGoogle Plus share

Tatlı Tesadüf II Kitap Yorumu


#kitapyorumu

Serinin üçüncü kitabında Twitter Terörist'i Kyle Rhodes ile Savcı Yardımcısı Rylann Pierce'in hikayesi anlatılıyor. Kyle'nin bir gece onu aldatan sevgilisinden intikam almak için Twitter'ı çökertmesi ile Rylann ile olan ilişkileri başlıyor. Aslında ikili geçmişte, üniversite mezuniyetini kutlamak için gittikleri bir barda tanışıyorlar. Ama Kyle annesinin ölüm haberini alınca apar topar gitmek zorunda kalıyor. Ve yolları burada ayrılıyor. Yıllar sonra ise Rylann ile mahkeme salonunda karşılaşıyorlar.

Tatlı Tesadüf adından da anlaşılacağı üzere tatlı, okurken insanı yormayan, araya üçüncü şahısların ve entrikanın girmediği, keyifle okunan bir kitap oldu benim için. Rylann ile Kyle'nin aralarındaki ilişki tatlı ve ikisi de birbirinin eksik parçasını tamamlar bir boyuttaydı. Özellikle Kylie'nin Rylann'a "Avukat Hanım" diye hitap etmesi çok hoştu. İnsan okurken eriyor. 😍 Rylann'ı düşünemiyorum. 🤭 Sonuç olarak sevdiğim ve okurken keyif aldığım bir kitap oldu. 🌸
Serinin devam kitaplarının çıkmayışı da bir parça üzdü. 😔 Umarım devamı gelir. 🍀
Pinterest shareGoogle Plus share

Aşka Tutunan Kalpler II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Aşka Tutunan Kalpler, kitap okuyamadığım zamanlarda, kafamı dağıtmak için okuduğum çıtır çerezlik bir kitap oldu. Genel olarak Gansett Adası serisi bu tür bir seri. Stephanie ve Grant'ın hikayesi ele alınıyor. Yıllardır Abby'e aşık olan Grant onun başkası ile olduğunu görünce, onu Stephanie ile kıskandırmaya çalışır. Ama zamanla hisleri değişerek Step'e dair bir şeyler hissetmeye başlar. Daha önce Abby'e ya da bir başkasına hissetmediği duygular besler. Grant bana biraz hödük bir karakter gibi geldi. Sen yıllarca Abby diye dolaş dur etrafta sonra hemen Step'e aşık ol. Çok tutarsız davranışlar bunlar. Bana samimi gelmedi. Ama sonra Grant'ın Stephanie'nin hikayesini dinlemesi ve ona yardım etmek için çabalaması çok hoş ve ince bir davranıştı. Sonlara doğru her şeyi berbat edecek dedim ama güzel toparladı. Sonu bana aceleye gelmiş gibi geldi. Biraz daha uzun ve detaylı olabilirdi. Serinin diğer karakterlerini görmek çok güzeldi. Özellikle Mac ve Maddie'yi görmek sevindirdi. Favorim hala onlar. Onları böyle evli, mutlu ve çok çocuklu olarak görmek sevindiriciydi. Serinin diğer kitabı Evan'ın hikayesini, onu da arayı fazla uzatmadan kısa bir sürede okumayı planlıyorum. 🍀
Pinterest shareGoogle Plus share

Kral Süiti│Kitap Yorumu




#kitapyorumu

Kral Süiti ön yargıyla yaklaştığım ve yazılması zor bir kurgusu olduğunu düşündüğüm bir kitap.. Ersen 38 yaşında, işinde başarılı, otoriter ve evli bir adam ama bu evliliği zaruriyetten geliyor. Eşi Zeynep ona resmen tuzak kurmuş. Ve Ersen de hiç üstelememiş, her şeyi olduğu gibi kabul etmiş. Ama bir gün karşısına 23 yaşında genç, güzel ve enerjik, deli dolu bir kız çıkıyor. Şimal, Ersen'in otelinde işe başladığında Ersen'i görür görmez çekimine kapılıyor. Hakkında hiç bir şey bilmeden.. Ama sonra Ersen'in evli olduğunu öğrenince geri durmaya çalışıyor. Aynı şekilde Ersen'de.. Her ne kadar ikisi de geri durmaya çalışsa da olaylar bir yerde patlak veriyor..

İlişkilerinin çok yanlış başladığını ve sağlam temeller üzerine oturtulmadığını düşünüyorum. Nereden tutarsanız tutun yanlış.. Ersen'i hep kızan, bağıran ve öfkeli bir adam olarak gördük. Ama sonra karısı  Zenep ile yollarını ayırınca ve kendini Şimal'e adayınca onu aşık bir adam olarak okuyoruz. Ama bu yanlışlar bitmiyor. Hata üstüne hata yapıyor iki tarafta.. Ben olayların daha farklı gelişmesini isterdim. Çok çabuk gelişti her şey.. Kurguda en çok üzüldüğüm Sercan oldu. Şimal'i koşulsuz, her şeye rağmen seviyordu. Ve bu yaşananları hak etmiyordu. Şimal'in Sercan ile olmasını isterdim. Sevdiğim diğer karakterler ise Atakan ve Caner oldu. Sevdim mi sevmedim mi emin olamıyorum, ortada kaldım. Herkesin okuyup seveceği, sindirebileceği bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Ama yazarın kaleminin akıcı olduğunu ve kısa bir sürede bitirdiğimi söyleyebilirim. Kitabın sonu ise muallakta bitti ve sanırım dayanamayıp devam kitabını da okuyacağım. Çünkü Zeynep başlarına türlü türlü çoraplar örecek gibi.. Ersen ve Şimal bu çıkmazda nasıl bir yol izleyecekler merak ediyorum.
Pinterest shareGoogle Plus share

Ayaz Geceler│Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Mine, kimsesiz büyümüş, aile sevgisi ve şefkati görmemiş, kendi ayakları üzerinde durmaya çok erken yaşta başlamış ama buna rağmen dayanmak zorunda olduklarına ve gücüne hayran kaldığım bir karakter. Ahmet Ayaz ise hayatı altın tepsi de sunulanlardan.. Başta kendisine çok kızdığım hatta sevmeyeceğimi düşündüğüm bir karakterdi. Ama sonra Mine ile tanışıp, hatalarını düzeltmek için her yolu denerken onu sevmeye başladım. Hataları var ama yaptıklarını affettirmek, pişmanlığını söküp atmak için o kadar çok şey yaptı ki.. Baştaki halinden farklı bir Ahmet Ayaz olarak çıktı karşımıza..

Ama bu kurguda favorim Mine. O kadar çok şeyler baş etti ki.. Onun hikayesini ve mücadelesini okurken duygulanmamak elde değil. Hatta gözlerim ıslanmış bile olabilir. Mine'nin o korkusu, kaçmak zorunda olması, sevdiklerini korumaya çalışma çabası.. Mine ve yaşadıkları sonra Ahmet Ayaz ve yaptıkları, aslında toplumumuza tutulan bir ayna.. Bütün bunları hangimiz yaşamıyoruz ki..

Mine ve Ahmet Ayaz her şeyi yoluna koyup, bir aile olmaya karar verdiklerinde ilişkileri inişli çıkışlı ilerlese de çok güzel şeylere vesile oldular. Onların birbirlerini tanıma ve sevme aşamalarını okumak güzeldi. Özellikle Ahmet Ayaz gözümde number one oldu. :D  Sonra Meltem ve Murat,  Rüzgar ve Ülker ve daha nicesi.. Kitaptaki her bir karakteri sevdim. Özellikle Mine'ye sahip çıkan, gerçek ailesi olmasa da na aile sevgisi ve şefkatini veren Hafize ve Bakkal Hasan Amca'nın yeri her zaman ayrı olacak. Hala böyle güzel insanların olduğunu bilmek umut verici..

Ayaz Geceler, bir hayatta kalma mücadelesi kitabı.. Ve benim Berrin Karapınar'ın okuduğum ilk kitabı. Ve sıfır beklenti ile başladım. Kitapla ilgili tek sıkıntı olayların çok hızlı gelişmesi.. Onun dışında yazarın kalemi oldukça akıcı ve sade.. Ki yazarın kaleminin sadeliğini sevdim. Böyle bir sadeliği, naifliği okumaya ihtiyacım varmış. Yazarın yeni kurguları için beklemedeyim. (= 
Pinterest shareGoogle Plus share

WHO MADE ME A PRINCESS (2017) II Manga Tanıtımı



Güzel Athanasia, soğukkanlı bir imparator olan kendi biyolojik babası Claude de Alger Obelia'nın ellerinde öldürülür! Bu sadece aptalca bir uyku masalı… Ta ki bir kadın aniden o talihsiz Prenses olarak gözlerini açana kadar! Mahkum olduğu bu kaderden hayatta kalabilmek için bir plana ihtiyacı var ve zaman tükeniyor. A Planı ile gidip, o rezil İmparator tarafından fark edilmeden mümkün olduğunca sessizce mi yaşamak? B Planı, Saraydan kaçmak için yeterince para mı toplamak? Yoksa C Planına yapışıp, tatlı dille babasının gözüne mi girmek mi?

Okumak İçin; TIK TIK!


Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI