Aşkın Ritmi II Kitap Yorumu

 



#kitapyorumu

Aşkın Ritmi'nde; arkadaşından yediği kazık sonucu bütün eşyalarından olan, her an evden atılmasına ramak kalmış, iş, aile ve aşk hayatı da sallantıda olan Anne ile annesinin kanser olması ve çok az bir ömrünün kalmasından dolayı yoldan çıkmış, ne yapacağını bilemez bir halde olan ve annesinin dileklerini yerine getirmeye çalışan Malcolm'un hikayesi anlatılıyor.

İkisi bir partide bir araya geliyorlar ve olanlar oluyor. Anne ergenlik zamanlarından beri Stage Dive'ın bateristi Mal Ericson'dan hoşlanıyor. Partide onu karşısında görünce olanlar oluyor tabi. Mal'in deyimiyle deli deli bakıyor adama. 😂 Mal, Anne'in yaşadığı sıkıtılara kulak misafiri olurken aklında bir plan şekilleniyor. Ve Mal kendini Anne'ye yardım ederken buluyor.

Anne iş çıkışı evine geldiğinde evinin yeni eşyalar ile donatıldığını, kirasının ödendiğini ve karşısında Malcolm'u görüyor. Malcolm'un ise bütün bunlar için bir şartı var; Anne'den kız arkadaşı rolünü oynamasını istiyor.

Başta rol icabı olsa da zamanla aralarında karşı konulmaz çekim daha fazla kontrol edemiyor ve işler beklediklerinden daha farklı gelişiyor. Rol icabı olan sevgili olayı gerçeğe dönüşüyor.

İkisi de birbirinin hayatına dokunup, birbirlerine destek oluyorlar. Malcolm'a ve Anne'ye bazı yerlerde kızdığım oldu. Malcolm gerçekten bazen çok hödük, odun olabiliyor. Ve Anne'nin bu kadar kolay kabullenmesini, affetmesini beklemezdim. Biraz Malcolm'u süründürmesini isterdim. Ama söz konusu aşk olunca bütün planlar ters tepebiliyor..

Eskisi gibi kitap okuyamadığım için Aşkın Ritmi çok iyi geldi. Bir gün gibi kısa bir sürede bitirdim ki hızıma ben bile şaşırdım. Çok akıcıydı. Eğlenceliydi, sinir bozucuydu, komikti, duygusaldı.. Bütün duyguları aynı anda yaşadım. Ama en çokta eğlendim. Okurken büyük bir keyif aldım. Serinin devam kitaplarını da arayı fazla açmadan okuyacağım. Özlemişim böyle YA türünde kitaplar okumayı.. Eskiden çok vardı bu tarz kitaplar ama artık pek yok.. Keşke daha çok bu türde kitaplar okuyabilsek.. Aşkın Ritmi okurken eğlendiğim, karakterlerini kimi zaman sevdiğim, kimi zaman boğmak istediğim ama genel olarak sevdiğim bir kitap oldu. 💜

Pinterest shareGoogle Plus share

Aşkın Melodisi II Kitap Yorumu




"Sanırım bazı insanlar sadece etrafta dolaşan ruhlar­dan ibaret. Yalnız başlarına daha iyiler. Yanlarında birine ve sevgiye ihtiyaç duyduklarından daha çok özgürlüklerine ihtiyaç duyuyorlar."

"Anlatmak istediğini anlattın. Benimle param için ilgilendiğini düşünmeme hiçbir sebep yok, tamam mı? Şimdi, bir şeye her ihtiyacın olduğunda bu konuşmayı seninle tekrar yapmayacağım. Sen ve Mercimek benimsiniz ve benim olana göz kulak olurum."


Serinin son kitabını sevdiğimi söylemek isterdim ama ne yazık ki sevemedim.

Serinin diğer kitaplarının bir tık altında kalmıştı bana göre. Duygular çok yüzeysel geldi. Yani ne olup bittiğini anlamadım bile. Bir şeyler oldu bittiye gelmiş gibiydi.

Karakter gelişimi bile tam olarak geçmedi bana. Sanki bu kitabı başka bir yazar yazmış gibi hissettim.

Ben ve Lizzy anne&bana olmak yerine daha çok fan fin fon için birliktelermiş gibi geldi. Lizzy annelik duygusunu hadi biraz da olsa gösterdi diyelim ama Ben de babalığa dair bir duygu hissetmedim.

Zaten sonlara doğru her şeyin mahvolup son anda toparlanması ile kitap bitti. Hiç bir şey anlamadan.. Yani Jimmy ve Lena, Anna ve Mal çiftlerini yazan kadın bu kitabı yazmış olamaz dedim okurken. Benim için hayal kırıklığı oldu. Sevemedim ne yazık ki..

(Jimmy ve Lena hala favorimsiniz. ❤️
 

 

Pinterest shareGoogle Plus share

Küçük Tatlı Yalanlar II Kitap Yorumu


#kitapalıntısı

“Seni seviyorum Pru,” dedi Finn, sesi alçak ama kararlıydı.
Pru birden gözlerini açtı ve nefesi kesildi. Bu kelimeleri duymaya ne kadar çok ihtiyacı olduğunu fark etmemişti ama... “Aşk her şeyi düzeltmez,” dedi tekrar nefes alabildiğinde. “Bir ilişkide kurallar ve beklentiler vardır. Ve bazı şeyleri de geri alamazsın. Benim yaptığımda öyle bir şeydi.”
Finn başını iki yana salladı. “Hayat kural ya da beklenti dinlemez. Hayat karmaşık ve öngörülmezdir. Ve anlaşılan bizim aşkımız da aynı kendisi gibi, ne kural ne de beklenti dinliyor.”


Küçük Tatlı Yalanlar; tam yaz aylarında okunacak, kafa dağıtmalık, eğlenceli bir romantik komedi kitabı.. Yazar, Eğlenceye Fısıldayan Kadın Pru ile işiyle evli olan Finn arasındaki sırlarla dolu karmaşık ilişkiyi eğlenceli bir kalemle ele almış. Pru'nun hayatı ailesinin yaptığı bir trafik kazası sonucu tamamen değişmiştir. Kendini kazadan yaralanan insanların hayatlarını yoluna koymaya adamıştır. Ve onlardan biri de Finn ve kardeşi Sean'dır. Tabi bu gerçeği Finn ve Sean bilmiyor. Pru ise onlara her ne kadar söylemek istese de işler sarpa sarıyor ve Finn'e aşık oluyor. Finn'i görür görmez vuruluyor zaten, adeta salyaları akıyor adama karşı. 😂 Finn'in de ondan aşağı kalır yanı yok. Uzun zamandır etkilendiği tek kadın olduğu için Pru için yanıp tutuşuyor adeta. Ama ikisi de çaktırmamaya çalışıyor. Ama hesaba katmadıkları aşk ikisini de kalplerinden yakalıyor. Finn ise ailesinin ölümünden sonra kendi hayatını askıya almış, kendini kardeşine adamıştır. Sean ise uçarı, uçuk kaçık, deli, aklı bir karış havada, eğlenmekten başka bir şeyle ilgilenmeyen ama özünde iyi biri.. Kafasına vura vura yola gelmeye başladı diyebiliriz. 😂 Pru ikisinin hayatına bir ışık gibi doğuyor ve onların yükünü hafifletiyor. Tüm gerçekler, sırlar, kalp kırıklıkları ortaya çıktıktan sonra işler yolunda gitmemeye başlasa da sonu tatlıya bağlanıyor. Çiftimiz bu tarz kitaplar da beklediğimiz kendi "happy ending"lerine kavuşuyorlar. Yazarın okuduğum ilk kitabı ve kalemini sevdim, eğlenceli buldum. Ben Sean'ın hikayesinin yanında en çok Archer ve Elle'nin hikayesini merak ediyorum. 😈😈

 

Pinterest shareGoogle Plus share

Devrimin Kızı II Kitap Yorumu



#kitapalıntısı

Kısık sesle, "Neden beni sevdiğini anlamıyorum," dedim. "Onu kırdım. Defalarca." Ash'in yüzü yumuşadı, bakışları sıcaktı. "Ama sevgi budur zaten, değil mi? Sırf biri seni hayal kınklığına uğrattı diye onu sevmeyi bırakmazsın."

Belki de sevgi aynı zamanda buydu: Diğer insanın kırgınlıklarını kendininmiş gibi hissetmek..

“Burada benimle ne yapıyorsun Bishop?” diye sordum.
“Başka bir kızla olmalısın. Seni mutlu eden kızla.”
“Beni mutlu eden bir kız istemiyorum”, dedi. “ Seni istiyorum”

"Nereye gidiyorsan yanında yürümek istiyorum. "

#kitapyorumu

Ivy çitin ardına geçtikten sonra hayatta kalma savaşı veriyor ve yolları Ash ve Carter ile kesişiyor. Bishop ise ailesinin bütün baskılarına ve engellemelerine rağmen Ivy'nin peşinden çitin gidiyor. Tekrar bir araya geldiklerinde ikisi de ne yapacağını bilemez halde kalakalıyorlar. Ama yerine getirmek zorunda oldukları bir görev var ve bu uğurda birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Tabi bu süreçte birbirlerini affedip, yeniden "biz" olmaya karar veriyorlar.

Serinin ikinci kitabında ilk kitapta aldığım tadı ve heyecanı hissetmedim. Bishop'un daha fazla düşüncelerini, duygularını okumak isterdim. Kitapta olaylar çok hızlı gelişti. Ve okurken o kadar sıkıldım ki normalde bir günde bitecek olan kitap günlerce elimde süründü. Sonu için ise bana biraz baştan savma yazılmış gibi geldi. Yani her şey aceleye gelmiş, sıkıştırılmaya çalışılmış gibi geldi. İlk kitabı sevdiysem de son kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. Ne yazık ki Kurucunun Kızı serisi sevdiğim bir seri olamadı.
Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI