Chicago Typewriter │Dizi Yorumu




Adı: Chicago Typewriter 
Tür: Romantik, Komedi, Fantastik
Yönetmen: Kim Cheol-Kyu
Senarist: Jin Soo-Wan
Yapımcı: Park Ji-Young, Kim Ki-Jae
Yayıncı: tvN
Bölüm Sayısı: 16
Bölüm Süresi: 65 Dakika

Konusu:
Dizi, 1930’lu yıllarda Japon sömürgesi altında yaşayan ve reenkarnasyon ile günümüzde tekrar dünyaya gelen yazarların etrafında dönmektedir. Günümüzde bu yazarlardan biri kitapları çok satan bir yazar, biri gizemli bir hayalet yazar ve diğeri ise kitapları çok satan yazarın anti-fanı olarak yaşamaktadır.

Yo Ah In (Han Se Joo)

Karakterleri:
Yo Ah-In dizide kitapları çok satan bir yazar olan Han Se-Joo karakterini canlandırmaktadır. Film yıldızlarını aratmayacak bir görünüme sahip olduğu için ona 'Edebiyat Dünyasının İdolü' denmektedir. Onun karakteri melankolik, hassas ve çekingen bir kişiliğe sahiptir ve huysuzun tekidir.

Lim Soo-Jung dizide Han Se-Joo’nun eskiden çok büyük bir fanı olan ancak şimdilerdeyse ondan nefret eden bir anti-fanı Jeon Seol karakterini canlandırmaktadır. O, bir veterinerlik öğrencisidir.

Go Kyung-Pyo dizide bir hayalet yazarı olan Yoo Jin-O karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri oldukça gizemli birisidir.

Kwak Si-Yang dizide Han Se-Joo’nun (Yo Ah-In) rakibi olan Baek Tae-Min karakterini canlandırmaktadır. O, bir roman yazarı ve profesördür. Onun karakteri, Güney Kore Edebi dünyasının en iyi yazarlarından birisinin tek oğludur. O, Han Se-Joo’nun çok popüler olmasını ve kitaplarının çok satmasını kıskandığı gibi aynı zamanda onun yüzünden aşağılık kompleksine girmektedir. Ayrıca Baek Tae-Min, Han Se-Joo ve Jeon Seol’un (Lim Soo-Jung) arasındaki bir aşkı üçgeni içerisinde olacaktır.


Dizi Yorumu:
Diziye başlama sebebim Yo Ah In'dir. Oyunculuğuna, tarzına, mimiklerine düştüm.  Konusu ile de beni acayip kendine çekti. Yalnız beyin yakan bir kısmı var onu söylemeden geçemeyeceğim. Biraz ağır tempoda ilerliyor. Ama 4. ve 5. bölümden sonra konu bir açılıyor, pir açılıyor. Su gibi akıyor bölümler. Fantastik ve romantik ögeler içeriyor. Reenkarnasyon ve hayalet temalı bir dizi. Ama öyle ürkütücü bir yanı yok. Bazı kısımlar acayip komik. Ucundan azıcık dram da içerir. Ben konusunu oldukça etkileyici buldum. Eğer bu tarz değişik kurguları seviyorsanız kaçırmayın derim. 

Bu mükemmel ostu dinlemeden geçmeyin!



Pinterest shareGoogle Plus share

Kill Me Heal Me │Dizi Yorumu


Adı: Kill Me, Heal Me 
Tür: Romantik, Komedi
Yönetmen: Kim Jin-Man
Senarist: Jin Soo-Wan
Yapımcı: Han Hee
Bölüm Sayısı: 20
Bölüm Süresi: 65 Dakika
Yapım Yılı: 2014 – 2015

Konusu:
Zengin bir aileden gelen 7 kişilikli bir adam (Ji Sung) ile doktorluğunun ilk yılında olan bir kadının (Hwang Jung-Eum) arasındaki aşk hikayesini anlatmaktadır.
Shin Se Gi (Ji Sung)
Karakterler:
Ji Sung dizide, varlıklı bir aileye sahip zengin bir iş adamı olan Cha Do-Hyun karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, çocukluğunda geçirdiği bir travma sonucunda , Dissosiyatif kimlik bozukluğu hastalığından muzdarip olur ve kendi öz kişiliği de dahil 7 farklı kişiliğe (Cha Do-Hyun, Shin Se-Gi, Ferry Park, Ahn Yo-Sub, Ahn Yo-Na, Nana, ve Bay X) sahiptir.
Hwang Jung-Eum dizide, psikiyatri kliniğinde ilk yılında olan Oh Ri-Jin karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri parlak bir kişiliğe sahiptir ama aynı zamanda manik depresiftir (Hastanın duygu durumu aniden yükselir, ya çok neşeli olur ya da tam aksine çok üzgün ve ümitsiz kalır.) Cha Do-Hyun (Ji Sung) adındaki bir hastanın iyileşmesine yardımcı olur ve daha sonra onun kişiliklerinden birine aşık olur.
Park Seo-Joon dizide, Oh Ri-Jin'in (Hwang Jung-Eum) ikiz kardeşi olan Oh Ri-On karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, yazdığı kitaplar ile en çok satılanlar listesine girmiş bir gizem romanı yazarıdır. O kitap yazarken gerçek kimliğini saklayarak Omega adını kullanır.

 

 

Dizi Yorumu:
Benim çok sevdiğim, oyunculuklara, kurguya, senaryoya ve işleyişe bayıldığım bir dizi önerisi ile geldim. Her şey o kadar güzel ve tadındaydı ki..  Bittiği için üzüntü çektiğim doğrudur. Hem güldüren hem hüzünlendiren bir yönü olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bazı sahnelerde acayip eğlendim, bazı sahnelerde ise içimi derin bir hüzün kapladı. Özellikle 15.bölümden sonra sizi ağır drama bağlıyor. Benden söylemesi.. Ama buna rağmen bana dolu dolu bütün duyguları yaşatan bir diziydi. Özellikle Ji Sung'un oyunculuğu efsaneydi.  Hayran kaldım.  Bir ara Kanal 7 de dublajlı olarak verilmişti. Belki izleyeniniz vardır. Eski bir dizi ama ben o kadar sevdim ki.. Eğer izlemeyen varsa mutlaka bir şans vermeli.  Sırf Shin Se Gi(Ji Sung) gibi bir karakter için bile izlenir, benden söylemesi.. 

Çok sevdiğim bu ostu dinlemenizi tavsiye ederim.

Pinterest shareGoogle Plus share

Zorba Aşık │Kitap Yorumu


#kitapyorumu
Zorba Aşık; acımasız, güçlü ve usta savaş yetenekleri ile bilinen Hawkslot Lordu G. Troy Kennedy ile güzelliği ve masumiyeti ile insanı büyüleyen aynı zamanda yardımseverliği, zekası ve neşesi ile kendisine hayran bıraktıran Leydi Sheena'nın büyülü, maceralı, eğlenceli, dramatik ve tutkulu aşk hikayesini ele alıyor. İflah olmaz, burnu büyük ve kibirli lordların aşık olunca süt dökmüş kedi misali yana yakıla aşk peşinde koşmalarını seviyorsanız, hele bir İskoç aşığıysanız kaçırmamanız gereken bir kurgu olduğunu söyleyebilirim. Hele işin içinde gizli geçitlerden oluşan ve içinde büyük bir hazine barındıran gizemli bir kale varsa tadından yenmiyor.

Jennifer Royce benim sevdiğim sayılı Türk yazarlardan biri. Ve ne yazsa okurum dediğim yazarlardan biri. Kaleminin akıcılığı ve kurguları ile gönlümü her defasında fethetmeyi başarıyor. Zorba Aşık'ta sevdiğim kitaplar arasına girdi. Hele Historical ise tadından yenmiyor benim için. 😂 


Troy'un o zorba hallerinin aşık olduktan sonra yumuşamasını okumak, sert tavırlarının yontulması, aşk için her şeyden vazgeçmesi, fedakarlık yapması ve kendini tam anlamıyla aşka adamış halini okumak çok keyif vericiydi. Tabi yeri geldiği zaman hödüklük yapmadı değil. Ama Sheena onu çok güzel yola soktu. Bunu yüzünün güzelliği kadar kalbiyle, Troy'a olan aşkıyla yaptı. Aslında Sheena'nın tek yaptığı Troy sevmek, ok sevmekti. Sonra gerisi kendiliğinden geldi zaten. Sheena'nın güçlü yapısını da unutmamak gerek. Çocukları ve kadınları koruyup kollaması, onlara ders vermesi takdire şayan bir davranıştı. Tam bir Leydi gibiydi. Kendisine hayran bıraktırdı. Rhona  ve Graham ise kitapta sevdiğim diğer karakterlerden.. Graham'ın hazır cevaplılığı ve sivri dili ile iş bitirici hallerini okumak beni benden aldı. O kadar yerinde ve olması gereken bir karakterdi ki.. Kitaba renk katmış. Aynı şekilde Rhona da öyle.. Kadın olmasına rağmen neler yapabileceğini gösteren bir savaşçı o. Klanı ve Lordunu korumak için gözü kapalı tehlikeye atlayan adeta savaşmak için doğmuş biri. Sivri dilini de unutmamak gerekir. :D Graham ve Rhona, bu ikisi, Lord Troy'a az çektirmediler. Ama iyi de oldu. 😏

Yoksa ellerinin arasındaki aşkı kaybedecekti kibirli Lordumuz. 😂 Bu kadar aşk, macera ve eğlencenin yanında entrika ve intikam da yok değil. Cidden çok sinir bozan sahneler ve karakterler de vardı. Ama Troy hepsinin hakkından geldi. Kitabın son bölümlerini okurken bir duygu seli alıp götürdü beni. O kadar güzeldi ki.. Çiftin bu aşk dolu halleri okumaya değerdi. Betimlemeler, karakterler, anlatımdaki akıcılık ve kurgu ile gönlümü kazanan bir kitap oldu Zorba Aşık. Jennifer Royce ellerine, emeklerine sağlık diyorum. Daha nice kurgularını okumak nasip olur inşallah.. 😊  Historical  ve İskoç severlerin kaçırmaması gereken bir kurgu olduğunu düşünüyorum. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe│Kitap Yorumu


#kitapyorumu
. 🍒 Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe 🍒

Mafalda, 9 yaşında Stargardt hastalığına yakalanmış ve bu hastalık yüzünden zamanla görme yetisini kaybedecektir. Günden güne görüş mesafesinde azalmalar olurken Mafalda okulunun karşısındaki kiraz ağacıyla vakit geçirmeye başlar. Kendini her kötü hissettiğinde kiraz ağacına gidip onunla saatlerce oturup, sohbet etmeye başlar. Okuldaki hizmetlilerden olan Estella, Mafalda'ya gözleri görmese de yapabileceği şeylerin listesini yapmasını söyler. Ve Mafalda'nın yolculuğu böylece başlar. Yazar, Mafalda'nın bu hastalıklı süreçte başından geçen olayları konu olarak ele almış. Ayrıca bu yaşanmış bir hikaye. Yazarın gerçek hayat hikayesi. Ve Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe Paola Peretti'nin  gerçek yaşam öyküsünden yola çıkarılarak yazılmış bir ilk roman. Gerçek bir hikaye olması insanı cezbediyor. Gerçek, yaşanmışlık dolu hikayeleri severim. Hele ki içerisinde aile, dostluk ve hayatla ilgili ders çıkarabileceğim şeyler varsa.. Ayrıca kurgunun çok naif bir yapısı var. Bu da hoşuma giden etkenlerden biri. Okurken görmeyen biri ne yapabilir derken buldum kendimi. Hep olumsuz şeyler düşündüm. Ama Mafalda bir noktada umut olmayı başardı. Sen yapmak istedikten sonra hiçbir şeyin önüne engel olamayacağını gösterdi. Umut dolu, naif hikayesiyle Kiraz Ağacı ile Aramdaki Mesafe benim için Küçük Prens, Şeker Portakalı tadındaydı. 😊

Pinterest shareGoogle Plus share

Anka'nın Dönüşü │Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Yıllar önce Anka'nın ruhunun bedeninden ayrılıp bir bebeğin bedenine girmesi ile başlıyor kurgu. Anka ruhunu taşıyan bebek (Carmen) dünyalı bir çifte veriliyor. Carmen 16 yaşına gelince gezegenindeki savaşı durdurmalı, güçlerini keşfetmeli ve görevlerini yerine getirmelidir. Bunun için en büyük destekçisi Ron ile bir maceraya atılır. Türklerin de fantastik yazabileceğini görmüş oldum Anka Kuşu'nda.. Yazarın kurguladığı evreni, karakterleri ve onların özellikleri sevdim. Özellikle Zümrüt'lerin özellikleri hayranlık uyandırıcıydı. O evren, o hayal gücü takdire şayandı. Oldukça da akıcıydı ki kitap okuyamadığım şu dönemlerde ilaç gibi geldi bana. Yazarın bu kitap ile yurt dışında eğitim hakkı kazandığını biliyor muydunuz? Bence bu takdir edilesi... 👏 Bir kaç eksiklik vardı ama bunun devam kitaplarında düzeleceğine eminim. Ki kitabın akıcılığı ile benden artı puanları aldı. 😊 Özellikle ilk kitabın sonu öyle bir yerde bitti ki.. Aslında bitti denilen herşey yeniden başlıyor. Ve ikinci kitap için umutlarım oldukça yüksek. Şahsen ben sinema filmi olsaydı keyifle izlerdim. Fantastik ve aşk ile bezenmiş kurguları seviyorsanız bir şans verebilirsiniz. 😊
Pinterest shareGoogle Plus share

2018 Reading Challenge


2018 yılında 108 kitap ve 25.340 sayfa okumuşum. En uzun okuduğum kitap Bronz Atlı olmuş. Okuduğum en popüler kitap ise Hayatın Kıyısında kitabı olmuş. 
Kaynak; Goodreads

Pinterest shareGoogle Plus share

Bu Ay Neler Okudum/İzledim?] ARALIK│18


Okuduklarım

1. Zorba Aşık ~ 5
2. Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe ~ 5
3. Nohut Oda ~ 4
4. Anka'nın Dönüşü ~ 3
5. Üç Yapraklı Yonca ~ 4

 İzlediklerim

1. Loft [2008] ~ 3
2. Karanlığın Elli Tonu ~ 5
3. Özgürlüğün Elli Tonu ~ 5
4. That Sugar Film [2014] ~ 5
5. Minionlar ~ 5
6. The Protector ~ [1.Sezon] ~ 4
7. Clean With Passion For Now ~ [10 Bölüm] ~ 5 
8. Hymn of Death ~ [6 Bölüm] ~ 4
9. Memories Of The Alhambra ~ [8 Bölüm] ~ 5
10. Outlander [2008] ~ 3 
11. Doctor Who ~ 5.Sezon [13 Bölüm] ~ 5
12. Big Hero 6 ~ 5 
13. Venom ~ 5

14. Proud Mary ~ 5
15. Chicago Typewriter [4 Bölüm]
~ 5 

Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI