Bu Ay Neler Okudum/İzledim?] EYLÜL│18

OKUDUKLARIM 

1. Karanlık Kalp ~ 5
2. Narsist ~ 4
3. Lydia ~ 4
4. Jamaica Caddesi ~ 3
5. Çeşmeliköprü Caddesi ~ 3
6. Bin Öpücük ~ 5
7. Kafka Okur | Agatha Christie ~ 3

❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤ ❤

İZLEDİKLERİM

1. Deliha 2 ~ 4
2. Aile Arasında ~ 4
3. Secret Superstar ~ 5
4. Colossal ~ 0
5. Wonder ~ 5
6. Song to Song ~ 0
7. Ferdinand ~ 5
8. True Detective 1.Sezon ~ 4
9. Next Gen ~ 5
10. Hotel Transylvania ~ 5
11. Sierra Burgess is a Lost ~ 4
12. Men, Women and Children ~ 0
13. Hotel Transylvania 2 ~ 5
14. Hachiko ~ 5
15. Gifted ~ 3
16. The Light Between Ocean ~ 3
17. Heartbeat ~ 10 Bölüm ~ 3
18. The Incredibles ~ 5
19. Forrest Gump ~ 5
20. The Girl On The Train ~ 1
Pinterest shareGoogle Plus share

Aşkta Havlu Atma Sanatı || Kitap Yorumu


Serinin açık ara en güzel ve anlamlı kitabıydı bana göre. İşleyiş ve konu ile karakter gelişimleri bakımından çok doyurucu bir kitaptı. Kat üvey babası tarafından küçük yaşta cinsel istismara uğramış buna rağmen ayakta kalmaya çalışan güçlü bir karakter benim gözümde. Bir köşeye sinir oturmamış. Kaçma fikrini sıkı sıkıya tutunmuş belki ama yine de vazgeçmemiş. Irish ise arkadaşının kardeşinin ölümünden sonra kendisini hayata ve herkese karşı kapamış. Ama Kat ile tanışınca ister istemez onu korumak isterken buluyor kendini. Bu iki yaralı karakter bir araya gelince bela kaçınılmaz oluyor tabi.. Kat ve Irish ölümüne korkuyorlar. Ama Irish, Kat'e güvenilir bir hayat sunmak için elinden geleni ardına koymuyor. Irish eski bir boksör olduğu için Kat'e kendisini savunma dersleri veriyor. Onun için, ondan gizli Kat'in peşindeki belalı adamlarla mücadele ediyor. Kat babasının pisliklerinden kaçayım derken lanet bir uyuşturucu bağımlısı erkek arkadaş kurbanı oluyor. Yani yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor. Ama Irish her daim yanında. Irish'in Kat'e olan tavırları çok naif, kırmaktan incitmekten korkarcasına davranıyor. Bu iki yaralı karakterler birbirleri ile yaralarını sarıyor. İki karakterde ilk zamanlardaki hallerinden çok farklı bir hale bürünüyor kitabın sonunda. Kat'in duvarları Irish'in karşısında bir bir yıkılıyor. Irish ise gerçekten sevmenin nasıl bir duygu olduğunu deneyimliyor. Aşk ve sevgi ile harmanlanmış hayatta kalma mücadelesi.. Karakterlerin kızdığım yönleri de oldu elbette. Ama buna rağmen kurgusu ile yüreğimi sızlatan ama aynı zamanda umut vadeden bir kurgu oldu benim için.. ❤
Pinterest shareGoogle Plus share

Lydia || Kitap Yorumu


Katiller Çetesi'nin tüm dünyada merakla beklenen devam kitabı Lydia'da sular durulmuyor. Her ne kadar Izabel ve Naeva, yepyeni kimlikleriyle planlarını gerçekleştirmeye çalışsalar da, ikili türlü badireler yüzünden ayrı düşer ve Naeva’nın hayatı tehlikeye girer. Naeva’yı kurtarabilecek tek kişi Izabel'dir ama özgürlük için ödenmesi gereken bedel fazlasıyla ağırdır ve Izabel'in Birlik'ten gizlediği korkunç sırrın açığa çıkması dengelerin de değişmesine neden olur.  


Kitabın başlarında o kadar sıkıldım ki yarım bırakma aşamasına geldim ama sonra kitap bir açıldı, pir açıldı. Olayla hızla gelişti ve şoke edecek bir sürü şey öğrendim. Şimdi ne söylersem spoiler olacak o yüzden bir şey diyemiyorum ama Izabel beni çok şaşırttı. Hala sevip sevmediğime karar veremedim ama bu kitapta ne güçlü bir yapıya sahip olduğunu gördüm.Ve Izabel ne yere bakan yürek yakanmış. Cidden şaşırttı beni! Lydia'da Izabel'in Meksikaya gitmesini ve Vonnegut'ı bulması konusu ele alınıyor. Tam işler sarpa sarıyor derken Izabel'in ayağa kalkması ve paçayı sıyırması cidden hayranlık uyandırıcıydı. Tahammül edemediğim ve sinirimi bozan sahneler olmadı değil ama bu kitabın güzelliğine gölge düşürmüyor. Fredrik ve Niklas'ın Izael'i düşünmeleri, fedakarlık yapmaları çok hoştu. Duygulandım. Kitabın bir kısmında kalbim kırıldı. Son bölümde Victor ve Izabel sahnesini okuyanlar bilir. Hüzünlendim ama yine de umutluyum. Ve 8. Kitap çok fena olacak. Sabırsızlanıyorum. 😏
Pinterest shareGoogle Plus share

Çöpçatan || Kitap Yorumu


Natalie Knight 26 yaşında bir baltaya sap olamamış ve bu yüzden çöpçatanlık yapmaya kalkışmış ama bunu da yüzüne gözüne bulaştıracağı sırada şansı yaver gitmiş ve hayatının şansını yakalamış; Cameron Black 😎

Cameron Black ise bir CEO 😂 Bunun yanında ailesini baskıları yüzünden evlenmek zorunda kalan eğer evlenemez yıllardır çalışıp kazandığı her şeyi kaybedecek olan esas oğlanımız.. Yani bir nevi kurban. 😂

Natalie kendine bir müşteri bulmalıdır. Cameron ise bir eş. Ve bu ikili bir araya gelip evlenecek eş listesi yapmaya başlarlar. Natalie, Cameron içim uygun eşler bulur fakat hiçbiri Cameron için uygun değildir. Bu süreçte yakın arkadaş gelen ikilinin arasında bir kıvılcım çakar. 😏 Cameron, Natalie'ye farklı bir gözle bakmaya başlar. Natalie ise kalbini çoktan Cameron'a kaptırmıştır. Ama bir sorun vardır. Natalie'nin kendine karşı özgüven sorunları vardır. Kilolarından ve erkeklerden yana şansı yaver gitmediğinden çekinceleri vardır. Ama tabi Cameron bu işin peşini bırakmaz ve Natalie'yi ikna etmenin yollarını arar. Ve bu süreç onlara kavgaları, şakaları, gözyaşlarını ve daha nice güzellikleri getirir.

Okurken en keyif aldığım hikayelerden biri olduğunu söyleyebilirim. Öyle ki okurken heyecan içerisinde bir sonraki bölümü merak ederken buldum kendimi. Anlatımı akıcı, karakterleri sevilesiydi. İlk defa kalemini okuduğum bir yazar olarak oldukça başarılı buldum. Ve gelecek vadettiğini düşünüyorum. Ve itiraf etmem gerekirse yazarın kalemi ile tanıştıktan sonra yazdığı diğer hikayeleri de okuma şansına etmiştim. Ve cidden okurken insanı alıp götüren, yormayan eğlenceli bir kalemi var. Romantik komedi de oldukça başarılı buldum. Yeni yazarlar, kurgular arayışında olanlar için tavsiyemdir. Umarım, daha nice kurgularını okumak nasip olur. 😊

Pinterest shareGoogle Plus share

True Detective || Dizi Yorumu



Louisiana Cinayet Masası'nda görev yapan dedektif Rust Cohle (McConaughey) ve Martin Hart (Harrelson) bir seri katilin peşine düşerler.
Beraber çalışan ikilinin, takip derinleştikçe kendi hayatlarının da içinden çıkılmaz bir duruma gelmesi kaçınılmaz olacaktır. 17 yıl boyunca bir seri katili yakalamak için iz süren dedektifler, yıllar sonra davanın tekrar ele alınması ile beraber kendilerini sorgu masasında bulurlar.

Son zamanlarda izlediğim en sağlam dizilerden biri olduğunu düşünüyorum. Başta ön yargılıydım ama 3 4 bölüm sonra dizi bir açıldı pir açıldı. Başta yavaş bir tempoda ilerlese de dediğim gibi 3 4 bölüm sonra dizide hareket başlıyor. Bölümler  saat sürse de kendini izleten ve okuyucu merakta bırakan bir dizi. Ve ilk sezon 8 bölümden oluşuyor. Beni en çok etkileyen ve en çok sevdiğim karakter Dedektif Rust karakteri oldu. Ekip arkadaşı, ortağı Martin'i hiç sevmedim, hatta nefret ettim. İyi bir aile babası ve polis demek isterdim ama ne yazık ki öyle değil.. Ailesi  de aynı şekilde. Ailesinden de nefret ettim. Aksine bütün olayları Rust çözerken bütün kaymağı bütün tebrikleri onun alması çok can sıkıcıydı.

Rust karakteri ise son derece orijinal bir karakter. Kafa yapısı muazzam. Yani onu izlerken çözemiyorsunuz ve sizinle konuşurken sanki ruhunuzu okuyormuş gibi hissediyorsunuz. Olaylara bakış açısı şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcı. Polisiye dizileri normalde sevmem ama True Detective bana kendini sevdirdi. Özellikle o ost için izlenir o dizi. Çünkü mükemmel!!! Buraya jenerik müziğini ekleyeceğim, mutlaka dinleyin. Diziyi izlemeye başladığımdan beri zil sesim olur kendisi. (=



Dizinin ikinci sezonunda ise farklı olaylar ve farklı karakterler yer alıyor. Rust gibi bir karakter olmayacağı için ikinci sezonu izler miyim bilmiyorum ama şunu söylemek istiyorum ki Rust gibi bir karakteri harcadılar. Ve bunun için üzgünüm. :(

Mekan, kurgu, karakterler ve oyunculuklar bakımından hayran bırakılası bir diziydi benim için. Şimdi pek değeri bilinmiyor ama ilerde değerlenecek diye düşünüyorum. Özellikle Rust'ın düşünce yapısı Sherlok ile benzerlik gösteriyor. Sherlock severler kaçırmasın yani. (= Son olarak polisiye, gizem - gerilim tarzı dizileri seviyorsanız mutlaka bir bakın derim. (= 


(Sarı saçlı olan Martin, diğeri Rust)

Barış Özcan'ın bu güzel açıklamasını da izlemenizi öneririm. (=
Pinterest shareGoogle Plus share

Heartbeat || Dizi Yorumu


Başrollerinde Melissa George ve Dave Annable'ın bulunduğu 10 Bölümden oluşan Heartbeat, Alex Panttiere isimli doktorun, kalp cerrahisi alanındaki birkaç kadından biri oluşunu ve yaşadıklarını ele alıyor. Alex Panttiere karakteri için, DR. Kathy Magliato'nun gerçek hayat hikayesinden esinlenilmiştir.


Dizi güzel bir başlangıç yapmıştı aslında. Ama işin içine ne zaman ile draması ve aşk üçgeni girdi dizi o zaman bozulmaya başladı. Kısa bir dizi oluşundan dolayı tercih etmiştim. Bölümler 40 - 45 dakika sürüyor ve aşk üçgenini bir kenara bırakırsanız kurgu, işleyiş ve oyunculuklar güzeldi, kendini izletiyordu.

Alex, evli ve iki çocuğu var. Ama kocası gay ve onun da erkek arkadaşı var. İlişkilerden yana şansı yaver gitmeyince en yakın arkadaşı ile evlenip çocuk yapmaya karar vermiş. Sonra çalışmaya başladığı hastanede tanıştığı Dr. Pierce ile birlikte olmaya başlamış. Tabi, Alex'in asistan olduğu dönemlerden kalma bir türlü unutamadığı bir aşkı vardır; Dr. Jesse.

Ve dizi boyunca şu soru kafamda dolanıp durdu; bir kişi aynı anda iki kişiyi sevebilir mi? Benim aklım almıyor. Dizi boyunca da Alex'in bocalamasını görüyoruz. Doktor olarak mükemmel biri ama karakterini sevemedim. 

Açıkçası aşkına karşılık vermeyip onu bırakıp giden Dr. Jesse'ye karşı hiç bir sempati beslemedim. Dizi boyunca Pierce'in tarafındaydım. Pierce karakterinin harcandığını düşünüyorum. Ayrıca yan rolleri çok sevdim. Ana karakterlerden daha çok hemde.. Ama beklediğim gibi olmadı. Özellikle dizinin sonu beni tatmin etmedi. Bir çok şey havada kaldı ve böyle bir final beklemiyordum. Daha tatmin edici bir final beklerdim. 

Bütün bu olumsuzlukların yanında eğlenceli bir yanı da vardı. Ayrıca tıp alanındaki gelişmelerden de haberdar ediyordu. Dediğim gibi işin içine aşk üçgeni girmeseydi daha güzel bir dizi olabilirdi. Kurguya ve onca harcanan emeğe yazık olmuş diyebilirim. 

Pinterest shareGoogle Plus share

Karanlık Kalp || Kitap Yorumu


"Hikayeni duydum. Ve şimdi benimkini dinleme zamanı. Ben yaşlanınca, Alec, ve geriye dönüp baktığımda silik hatıralarına bakınca ne düşüneceğim biliyor musun? O olmayacak. Ve skandalımı düşünce, bunun için minnettar olacağım, çünkü bana seni getirdi. Ama üstüne çok düşünmeyeceğim, çünkü seni düşünmekle meşgul olacağım. Tartışmalarımızı ve tartıştığımızı hayal ettiğim geceleri düşüneceğim. Ekosenle sarılı geçirdiğim saatleri düşüneceğim. Seninle sarmalandığım saatleri de. Bana sanki dünyada başka bir kadın yokmuş gibi baktığını düşüneceğim. Beni kollarında tutuşunu düşüneceğim. Ve seni nasıl sevdiğimi."

Adı bir skandala karışan Lillian ile İngiltere'den ölümüne nefret eden Warnick Dükü Alec'in hikayesi anlatılıyor. Gerçi Alec, Lillian ile tanışınca İngiltere'yi sevmek için bir nedeni oluyor. 😍 Başta ikisi de birbirine karşı nefretle yaklaşsa da zamanla birbirlerine karşı çekim duymaya başlıyorlar ve asıl olaylar bu andan sonra başlıyor. Alec, Lillian'ın adını temize çıkarmak için her şeyi yapmaya hazır bir halde buluyor kendini.. Karanlık Kalp'i ilk kitaptan daha çok sevdim diyebilirim. Karakterlerin birbirleri ile didişmeleri, birbirlerine laf sokma cabası girmeleri okumaya değerdi. Özellikle kitabın son bölümleri o kadar güzeldi ki.. Beni mutluluktan ağlama kıvamına getirdi. 😍 O kendini beğenmiş, kibirli dük bozuntusu Alec, Lillian'ın aşkı karşısında süt dökmüş kediye dönüyor. 😂 Lillian'ın ise tüm olanlara rağmen güçlü duruşu ile beğenimi kazanan karakterlerden biri oldu. Yazarın kalemine ise diyecek yok. Bir historical kurguda bana istediğim her şeyi veriyor. Ve öyle akıcı ki.. Sıkmadan sizi o döneme gönderiyor. Karanlık Kalp; kurgusu, anlatımı ve karakterleri ile severek okuduğum kitaplardan biri oldu. İskoç seviyorsunuz hemen gidip okuyun! 😍 😍
Pinterest shareGoogle Plus share

Jamaica Caddesi || Kitap Yorumu


Üzülerek söylüyorum ki kitabı pek beğenmedim. Sevdiğim yönleri oldu elbette ama genel olarak beklediğim gibi olmadı. Ana karakterler çok ezikti bana göre. Olivia, içine kapanık bir kız olduğundan hoşlandığı erkeklerle iletişim kurmakta zorlanıyor. Yakın arkadaşı Nate'de tam bu noktada ona yardım etmeye karar veriyor. Nate ise her gecesini başka bir kadınla geçiren biri. Nate, Olivia'ya erkeklerle nasıl iletişim kuracağını ve fiziki yönden nasıl harekete geçeceğini gösteriyor. Uygulamalı olarak. Kitap bir yerden sonra "fuckbuddy" kıvamına geliyor. Olaylar bir süre böyle devam ederken ikili birbirlerine karşı bir şeyler hissetmeye başlıyorlar. 

Olivia, Nate'e olan duygularını açıkladığında Nate'den beklediği tepkiyi alamıyor. Cidden bu kısımda Nate'e çok sinirlendim. Kaldı ki bana göre Olivia'yı ders ayağına kullandı gibi geldi. Ki Olivia bu durumdan şikayetçi değil, o yüzden bu o kadar da göze batmıyor diyebilirim. 

Ama kitap boyunca karakterler dengesizlikleri ile beni sinir etti. Tamam, geçmişte yaşamış olduklarından dolayı bu hale gelmiş olabilirler. Bir yerde empati kurup, anlayabilirim ama ben böyle ezik karakterler yerine daha güçlü, ayakları yere basan sağlam karakterler görmek isterdim. 

Kitabın son 60 sayfası falan çok güzeldi. Nate'in Olivia'ya olan aşkını fark edişi, kendini affettirme çabaları okumaya değerdi. Kitapla ilgili şöyle bir şey var ki diğer karakterleri de (Joss, Branden, Jo, Cam vs.) tanıyamaz oldum. Sanki bir yabancı gibiydiler benim için. Sanki bu kitabı Samantha yazmamış gibi geldi bana. Bir de okurken sanki bazı bölümler atlanmış ya da eksikmiş gibi hissettim. Hiç beklemediğiniz bir anda hiç beklemediğiniz bir karakter çıkıyor karşınıza. Sanki böyle ışınlanmış gibi. Bu da moralimi bozan etkenlerden biri. Çeviriden kaynaklı sanırım. Haliyle böyle olunca kopukluk yaşadım. Bilmiyorum belki de kitaba büyük bir beklenti ile başladığım için böyle olmuştur. Sonuç olarak; ilk iki kitabı deli gibi sevmiş biri olarak Jamaica Caddesi beklentimin altında kaldı. 😢

Pinterest shareGoogle Plus share

İkimize Dair Herşey || Yorum



Çeşitli suçlarla içeri hapsedilmiş Wesley Carter ile babasının ölümünden sonra kendini insanlara yardım etmeye adamış ve bu yüzden öğretmen olmayı seçmiş Kat'in hikayesi.. Kat ile Carter'ın yolları yıllar öncesinden kesişiyor. Kat'in babası gözlerinin önünde öldürülürken onun yanında olan ve onu tehlikelerden uzak tutan Carter oluyor. Ve yıllar sonra yolları Carter'ın hapishanede olması ve Kat'in onun öğretmeni olması ile bir kez daha kesişiyor. Kat, annesi ve arkadaşlarının baskısına rağmen hapishanede öğretmenlik yapmaya son derece istekli ve kararlı biri. Çünkü babasına verdiği sözü yerine getirmek istiyor. Carter ise başlarda serseri tavırlar sergilese de Kat'in onun "Şeftali" si olduğunu keşfedince fedakar ve şefkatli birine dönüşüyor. Aslında özünde iyi bir karaktere sahip ama Kat ile bu iyi yönleri dışarı çıkmış oluyor. Carter'ın Kat'e her Şeftali deyişinde ben bittim, eridim. 😍 Hele o Oreo yiyişi yok muu? 😍 😍 Normalde belki sevmezdim ama Carter deyince bir başka oluyor. Bir başka hissettiriyor. Karakterlerin duygularını yazar öylesine içten bir şekilde ifade etmiş ki duygulanmadan edemiyorsunuz. Carter zaten kitabı sevmeniz için başlı başına bir etken. 😎 Nefes almak nasıl bir hisse Kat de Carter için öyle. İki karakterde birbiri olmadan yapamaz bir durumda. İkisi de birbirine muhtaç. Birbirlerine duydukları ihtiyaç, aşk ve bağlılık çok saygı değer ve hayranlık verici bir şey bana göre.. Kitabı okurken hüzünlendiren kısımları da var tabi.. Ama kitapta o kadar güzel sahneler var ki böyle gülümserken yanaklarınız acıyor. Tebessüm ettiriyor. Carter tarafından sevilmek eşsiz bir şey olsa gerek. Ki Kat bunun farkında. İki karakterde birbirinden bağımsız olarak düşünülemez. 😍 Bütün duygularımı ele geçiren, darmaduman eden ama sonunda da tebessüm ettiren harika bir kurguydu benim için. 😊 Devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim. 😍
Pinterest shareGoogle Plus share

Bu Ay Neler Okudum/İzledim?] Ağustos│18

O K U D U K L A R I M 

1. Aşkta Havlu Atma Sanatı ~ 4P
2. Miss You ~ texting
3. Piano [Mendes] ~ texting
4. Ya Hiç Gelmeseydin ~ 4P
5. Notebook [Ethan Dolan] ~ texting
6. Notebook 2 [Ethan Dolan] 
7.  İkimize Dair Her Şey ~ 5P



* * * 

İ Z L E D İ K L E R İ M

1. Pamuk Prenses ve Avcı ~ 4
2. Çelik Yumruklar ~ 5
3. Ters Yüz ~ 5
4. Terminal ~ 2
5. Kolpaçino Bomba ~ 0
6. The Orijinals 5.Sezon ~ 5
7. To All The Boys I've Loved Before ~ 4
8. Before I Wake ~ 3
9. A Quiet Place ~ 3
10. Noble, My Love ~ 4
11. The Imitation Game ~ 4
12. Avengers Infinity War ~ 4
13. The Lucky One ~ 3
14. Dağ 2 ~ 5
15. Rizzoli&Isles 7.Sezon
Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI