Mazi│Kitap Yorumu

#kitapyorumu

Genco Uluhan Mücevher Tasarımı bölümünü bitirip, kendi şirketini kurup, işlerini büyütürken babasının ölümü üzerine memleketine dönmek zorunda kalır. Döndüğünde ise kendini hiç bilmediği bir günahın borcunu ödemek zorunda bulur. Ama Genco farkında değildir ki bu günah onun hiç bırakmak istemeyeceği bir hazineye dönüşür. Amelya ise her şeyden habersiz, izole bir hayat yaşarken, annesinin günahının bedelini ödemek için kendini Genco ile evlenmek zorunda bulur. Ama bunun, onun için bir zorunluluk değil de bir lütuf olacağından habersizdir.

Genco'nun, bütün hayatını geride bırakıp, amcasının ve tüm ailesinin göz yumduğu yanlışa sırtını dönmeyip, Amelya'ya sahip çıkması, onu koruyup kollaması çok güzeldi. Öyle güzel sahip çıktı ki Amelya'ya.. Onu sevilip, saygı göreceği, her şeyin en güzelini hak ettiği bir dünyaya götürdü. Amelya, zaten sorgusuz sualsiz kendini Genco'ya adamış bir kadın. Yıllarca onun gelmesini ve onu kurtarmasını beklemiş, izole olduğu bu çirkin hayattan.. Kitaba sıfır beklenti ile başladım ve sevdim. Beklediğim gibi bir töre - aşiret mevzusu ile karşılaşmadım. Ve oldukça akıcıydı ki kısa bir sürede bitirdim. Kurguyla ilgili tek sıkıntı olayların çok hızlı gelişmesiydi. Ben ikilinin arasındaki ilişkinin daha yavaş tempoda, birbirlerini tanıyarak, özümseyerek ilerlemesini isterdim. Genco'nun Amelya'yı "Genco'nun Güzeli" diye sevmesi çok güzeldi. Ben okurken eridim 😍 Amelya'yı düşünemiyorum. 🙈 Bunun dışında Bevar ve Lalezar'ın hikayesini çok merak ediyorum. Aynı şekilde Savaş ve Rojda'nın da.. Çiftlerin aralarındaki ilişki nasıl bir yol izleyecek merak ediyorum. Devam kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. 🤗
Pinterest shareGoogle Plus share

Hava Uyanıyor│Kitap Yorumu

#kitapyorumu

Ben ikinci kitabın sonuyla kendimi üçüncü kitabı okumaya ışınlarken serinin ilk kitabı için bir kaç bir şey diyeceğim.

Hava Uyanıyor için yazarın acemilik eseri diyebiliriz. Çünkü kurguda olsun, karakterler de olsun boşluklar ve eksiklikler vardı. İlk kitapta yıllar sonra ortaya çıkan, türünün son örneği olan Rüzgargüdücü Vhalla ve hikayesini okuyoruz.

Vhalla, basit, sıradan ve sade bir yaşam sürerken kendi tabiriyle önemsiz, sadece bir hiç olan bir Kütüphaneci Çırağı iken, kendini Rüzgargüdücü olarak buluyor. Tabi bu birden bire gerçekleşmiyor. Veliaht Prens Aldrik'ikurtarması ile büyü kanalları açılmış oluyor.



Vhalla'nın yatkınlığı hava ve bir Rüzgargüdücü olarak havaya hakim olabiliyor ve onu şekillendirebiliyor.
İlk kitap olduğu için giriş kitabı diyebiliriz. O yüzden Rüzgargüdücü'lere dair çok şey öğrenemiyoruz. Ama seri çok akıcı bir şekilde ilerliyor. Yazarın kurguladığı evreni sevdim. Sadece Vhalla'nın ve Prens Aldrik'in birbirlerine olan dengesiz hareketleri beni rahatsız etti. Aldrik o kadar yanlış mesajlar veriyor ki kızı da dengesizleştiriyor. Vhalla henüz 18 yaşına girmiş bir kız ve bir de Rüzgargüdücü olduğunu öğrenmesi var. Prens ise daha çok genç, 26 yaşında ve Taht gibi bir yük omuzlarında.. Vhalla'nın uyum süreci ve Aldrik'in Veliaht Prens olmasının sorumluluğu ve yükümlülüğü altında olmasından dolayı bu dengesiz ruh hallerini anlayabiliyorum.

Ama asıl olaylar serinin 2. ve 3. kitabında başlıyor. Ve ben seriyi oldukça sevdim. Akıcı olmasından dolayıda kısa sürede yalayıp yuttum. Fantastik okumayı özlemişim. 😍 Ve bu seri için heyecanlı hissediyorum, yerimde duramıyorum. 😍 Spoiler vermeden yorum yazmak o kadar çile ki.. Her şeyi, her şeyi anlatmak istiyorum. 😂

Büyülerin, arkadaşlığın, dostluğun, maceranın, aşkın ve fedakarlığın olduğu bu seriyi fantastik seven, sevmeyen herkese öneriyorum. 🔥
Pinterest shareGoogle Plus share

Toprağın Sonu │ Kitap Yorum

#kitapyorumu
~(Spoiler içerebilir!)~ 
Toprağın Sonu, bana Vhalla'yı ve duygularını sorgulatan bir kitap oldu. Aldrik için her şeyi göze alacak, hatta ölümü bile göze alacak bir durumdayken nasıl aklına David ya da bir başkası gelebiliyor? Aldrik yaralı ve zor bir durumdayken, hatta ölümle burun buruna iken kendini nasıl David'in kollarına, yatağına atabiliyor? Aldrik, onu her şeyiyle kabul ederken, ona her şeyini, hayatını bile adarken Vhalla'nın bu iki yüzlülüğü sinirlerimi bozuyor. Aldrik'i kurtarmak için Geçit'ten atladı, eyvallah.. Ama Aldrik hasta yatağında cebelleşirken ki duygu karmaşasını anlayamıyorum. Vhalla, Aldrik'i ölümü bile göze alacak kadar severken David'e olan yakınlığını kabullenemiyorum. Aldrik'i hak etmiyor gibi geliyor. Vhalla da zor şeyler yaşadı. Gücüne güç kattı. Kendini geliştirdi. Omuzlarında büyük bir yük var. Onu anlayabiliyorum da ama yine de Aldrik'e tam bağlılık sergilemesini beklerdim.

İmparator ise yine bildiğimiz gibi.. Vhalla'dan ölümüne nefret etmekte ve bunun için her şeyi yapmakta.. 🙄 Favori karakterim Aldrik oldu. Ve hep o olacak gibi görünüyor Çünkü Vhalla için o kadar çok şey yaptı ki.. Hak etmemesine rağmen.. Vhalla'nın özgürlüğü için kendi özgürlüğünden vazgeçti.. Ah kalbim.. 💔 Yazarın iki karakterin yollarını ayırması sinir bozucu.. Ama daha büyük bir şey için hazırlık yaptığını düşünüyorum. Zira ortada Kristal Mağaralar ve Balta meselesi var. Toprağın Sonu genel olarak Vhalla'ya sinir olduğum, Aldrik'e ise hayran kaldığım bir kitap oldu. Suyun Gazabı'nı okumak için sabırsızlanıyorum. 🤗
Pinterest shareGoogle Plus share

Ateş Düşüyor│Kitap Yorumu



Vhalla, Rüzgargüdücü olduğu öğrenildikten sonra kendini hiç bilmediği bir savaşın ortasında bulur. Krallık için savaşacak ve bu yolda ölmeyi bile göze alacaktır.

Serinin gittikçe güzelleştiğini söyleyebilirim. Özellikle karakter gelişimleri daha bir oturaklı hale gelmiş. İlk kitapta cevabını alamadığımız sorular ikinci kitapta yanıt bulmuş oldu.

Ateş Düşüyor da en sevdiğim karakter Larel oldu. Larel, aynı Aldrik gibi bir Alevtaşıyıcı. Metali yumuşatabiliyor ve alev yaratıp, ısıyı koruyabiliyorlar. Aynı zamanda ateşten yanmıyorlar. Larel ile Vhalla'nın ilişkisi ise benim için çok dokunaklıydı. Abla&Kardeş gibiydiler. Ve yazarın Larel için yazmış olduğu sonu kabullenemiyorum. Kalbimiz seninle Larel. 💔

En büyük kızgınlığım ise Aldrik'in babası İmparator'a.. Vhalla'ya hiç değer vermiyor ve onu hiç bir şeye layık görmüyor. Aldrik ile aralarına girme çabalarına ayrı sinir oldum. İmparator, Vhalla'dan adını, benliğini, ruhunu, kalbini ve aşkını aldı. Tebrikler İmparator kendi ellerinle bir ölüm makinesi yarattın. 👏

Vhalla'nın adım adım yokoluşu kalp kırıcıydı. 💔 Ama buna rağmen ayakta durmaya çalışması.. O güçlü yönü beni kendisine hayran bıraktı.
Ateş Düşüyor da Aldrik ile Vhalla ilişkisi de ilk kitaba göre gelişim gösteriyordu. Ben aralarının daha da güçlenip, birbirlerine daha çok kenetlendiklerini hissettim. Ve bu aralarındaki "bağ, birleşme" seremonisi beni heyecanlandırıyor. Sonuna kadar destekliyorum ikisini de.. ❤️ Benim en çok ödümü kopartan kitabın son sahneleri oldu. O kadar heyecanlandım ki hemen üçüncü kitaba geçip ilk bölümü okudum. 😍

Hava Uyanıyor serisi gittikçe güzelleşen bir seri haline geliyor. Ben yazarın kalemindeki amatörlüğün seri ilerledikçe azaldığını düşünüyorum. Özellikle karakter gelişimleri ve olay örgüsünü oturtma çabalarını görebiliyorum. Tek üzüntüm serinin son kitabının çıkmamış olması.. Umarım yayınevi tez vakitte serinin son kitabını bizlerle buluşturur. 🤗

Serinin kapaklarına bayılıyorum. 😍

Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI