Şifacı || Tanıtım


Eser Adı : Şifacı (Ciltli)
Yazar : Marina Fiorato
Özgün Adı : The Venetian Contract
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Etiket Fiyatı : 25.00 TL
Türü : Roman
Çeviren : Ayhan Ece Şirin
Yayına Hazırlayan : Yasemin Büte
Çağla Dirice Çakır
Editör : Arzu Sarı
Sayfa Sayısı : 448
Baskı Tarihi : Nisan 2016
Çıkış Tarihi : 1 Nisan

Dünyaya hükmeden iki güç:
Venedik Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu.
İmparatorlukta saltanatı elinde tutan bir kadın: Nur Banu Sultan.
Ve ölüm döşeğindeyken ortaya çıkan müthiş bir sır.

1580’ler, Osmanlı İmparatorluğu… Haremdeki kadınları iyileştiren bir şifacı olan Feyra, bir sabah yine her zamanki gibi Topkapı Sarayı’nın yollarını arşınlayıp hareme gittiğinde, sultanı Nur Banu’nun hasta olduğunu görür. Başlangıçta bu durumu pek önemsemeyen Feyra, bir süre sonra Nur Banu’nun zehirlendiğini anlar ve Nur Banu’nun son saatlerini rahat geçirmesi için kendisine ilaç verir. Bu esnada Nur Banu Sultan, Feyra’yla yıllardır sakladığı sırrını paylaşır: Feyra, Nur Banu Sultan’ın kızıdır. Son anlarında gerçekleri dile getiren Nur Banu Sultan, ayrıca oğlu Murat’ın Venediklilere ve kendisine olan düşmanlığından bahsedip hazırladığı tuzağı anlatır. Feyra’yı uyaran Nur Banu Sultan, kendisine iki büyük devletin kaderini belirleyecek önemli bir görev verir. Hem imparatorluğun hem de Feyra’nın babasının kaderi Feyra’nın ellerindedir artık.

“Eğer tarihi romanları seviyorsanız, bu kitabı okumayı denemelisiniz. Fiorato ustaca kaleme aldığı hikâyesinde heyecan verici bir biçimde güzel ve bilinmeyen bir dünya yaratmış.”
Pinterest shareGoogle Plus share

Nemesis Yayınları || Mart Ayı Kitapları



Aidan Kincaid, yaşadığı kasabanın her şeyidir itfaiyecisi, arama kurtarma sorumlusu, baş döndürücü yürüyen cazibesi ve kalp kırıcısı… Yıllar önce kalbini kaptırdığı Lily Danville, kendince haklı bir sebeple hem kasabayı hem de Aidan'ı terk ettiğinde, Aidan'ın yaptığı tek şey, kalbinin kapılarını diğer tüm kadınlara kapatmak olur. Ancak kader, aradan geçen yıllar boyunca ağlarını örmeye devam etmiştir. Günün birinde Lily, kasabaya geri dönmek ve hem geçmişiyle hem de ilk aşkıyla yüzleşmek zorunda kalır. Bu mecburi geri dönüşün ona eski acılarını yeniden yaşatmaktan başka bir işe yaramayacağına inanır Lily. Oysa yıllar sonra doğup büyüdüğü yeri ve Aidan'ı görmenin onda yeniden uyandıracağı tek duygu hüzün değildir. Küllenmiş bir aşk, yeniden alevlenmek için hazırdır.
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 400
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Nemesis Kitap
Pinterest shareGoogle Plus share

Bir Küçük Yalan || Ten Tiny Breaths#2 || Yorum


Orijinal Adı: One Tiny Lie

Selam Millet!
Yorumuma nereden başlasam bilmiyorum ama beni sinir eden bir kaç noktaya değineceğim. 

Şimdi! 
Herkes yazıyor. Bende şu "aşk üçgeni"ne bir el atayım demiş, sanırım Yazar. 
Bir de keşke olaylar "şimdiki zaman" ile anlatılmasaydı. Odaklanma sorunu yaşadım. Gerçi bir süre sonra insan alışıyor ama, neyse.. Kitabın orijinal dili de mi böyle acaba? 

İlk kitabı okuyalı uzun zaman oldu ve ikinci kitaba başlarken biraz sıkıntı yaşadım. Olayları hatırlamak adına.. Ama sonrada toparladım tabi ki..

Bu yazarı seviyorum. Akıcı bir kalemi var. Okurken sıkmıyor. Gerçi biraz buhrana sokuyor insanı ama olsun.. :D Tiny'nin hikayesini okuyabilecek miyiz acaba? Ya da Reagan ve Grant? Yazar onların hikayesini yazmamış ama belki ilerde yazmayı düşünür. 

Ashton, her ne kadar bu hikayedeki kötü çocuk gibi görünse de aslında öyle değil.. Ashton, babası tarafından baskıya maruz kalmış -ki hala baskıya maruz!- yaralı bir çocuk. Tam bu noktada karşısına Levie çıkıyor. Eh, iki yaralı ruh bir araya geliyor. Birbirlerinin hallerinden anlıyorlar, birbirlerine destek çıkıyorlar falan filan..

Ashton'un öküzlük yaptığı kısımlarda olmadı değil. Ama sevdim. Yani sırf Ash için okunur bu kitap! Ashton'un babasını anlamıyorum. Yani, bir insan neden öz evladından nefret eder ve onu tutsak eder ki.. 

Derek ve Eri ikizlerini çok sevdim. Keşke hayatın onlar için da farklı planları olsaydı..



Çeviri de "Oy Aman Tanrım" kısmı biraz rahatsız ediciydi. En azından sık sık tekrarlanmasa güzel olurdu diye düşünüyorum. 

Okurken Trent ve Kacey'i özlediğimi fark ettim. Dr. Stayner! Sen benim olsana! Sen nasıl bir insansın yahu! Böyle doktor her eve lazım. Adam ömür törpüsü gibi. (= Benim yaşam koçum olabilir miiii? :D Kitapta en sevdiğim karakter oldu! Umarım serinin diğer kitaplarında da onu görebiliriz. Üçüncü kitabı merakla bekliyorum, umarım yayın evi üçüncü kitabı tez vakitte bizlerle buluşturur. (=

Ve son olarak eğer K. A. Tucker ile tanışmadıysanız bir şans vermelisiniz bence.. (= 

Pinterest shareGoogle Plus share

Cam Şato || Throne of Glass#1 || Yorum


Görseli bir blogdan almıştım sanırım, hatırlamıyorum. :(

Herkese Merhaba.
Yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım..
Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum. Karmakarışık duygular içerisindeyim.


Celaena, bir suikastçı. Ama kitap boyunca doğru düzgün bir numarasını göremedim. Sonlara doğru o düello sahnesinde biraz hareket vardı ama bana yeterli gelmedi. Celaena, biraz pasif kaldı bana göre. Ne bileyim ben daha böyle vurdulu kırdılı bir şey bekliyordum ama bir suikastçıdan çok bir leydi gibiydi. Celaena, herksin korkuyla baktığı, adını duyan herkesin ardına bakmadan kaçtığı bir suikastçı iken böyle pasif kalması beni deli etti. Cam Şato'ya gelmeden önce bir köleydi. Belki bu süreçte, eli zayıflamış olabilir. Ama bilmiyorum, ya... Benim beklentim yüksekti, o yüzden böyle hissediyor olabilirim. Hani insan suikastçı deyince böyle asıp kesen bir karakter bekliyor ama Celaena öyle bir karakter değil. Gerçi kendisi 18 yaşında ve biz kız olduğu için ve bunun haricinde acı dolu bir çok şey yaşamış olduğu için bu durumu ruh haline verebiliriz. Neyse ki yaşadıkları onu bir canavara dönüştürmemiş. Onun ruhu güçlü ve hala yerinde... Ve iyi..


Pinterest shareGoogle Plus share

Okuma Etkinliği #22 || Bir Çapkını Baştan Çıkarmanın Dokuz Yolu || Alıntılar


Umarım severek takip ettiğiniz bir etkinlik olmuştur.
Yeni etkinliklerde görüşmek üzere... (=

Pinterest shareGoogle Plus share

OkumaEtkinliği#22 || Bir Çapkını Baştan Çıkarmanın Dokuz Yolu ||YORUM


Herkese Merhaba!
Severek okuduğum kitabın yorumuyla karşınızdayım! (=

Yazarın kalemiyle ilk kez tanışıyorum ve tek kelimeyle söyleyebilirim ki ba-yıl-dım! Pek fazla historical okuyan biri değilim ama Sarah MacLean bundan sonra takip edeceğim yazarlar arasında yerini aldı. Kadının eğlenceli, zeki ve akıcı bir kalemi var. Okurken sizi alıp götürüyor. 

Kitabın konusunda bahsedecek olursam; Leydi Calpurnia Hartwell, 10 sene önce ilk takdim balosunda bir beyefendi ile tanışıyor ve ilk görüşte kalbini ona kaptırıyor. Aradan yıllar geçiyor ama o hayran olduğu mavi gözlerin sahibin unutamıyor.

Pinterest shareGoogle Plus share

[Kayıp Şehir#3] Gitme ~ Selvi Atıcı │Yorum



Herkese Merhaba! Yepyeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım. 
Benim merakla beklediğim Gitme sonunda raflarda yerini aldı. 

Yorumuma başlamadan önce;

☃ Gitme... Sen nasıl bir kitaptın öyle.. Gitme, bir solukta okunacak kitaplardan biri. Yazar her kitabında çıtayı bir tık daha yükseltiyor ve siz yazarın kaleminin büyüsüne kapılmış bir halde buluyorsunuz kendinizi..
Pinterest shareGoogle Plus share

Düşlerimin Prensi II ~ Buse Gümüş [YORUM]



Herkese Merhaba!
Yepyeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım. (=

İlk kitabın ardından masal kaldığı yerden devam ediyor. 

İlk kitabın sonu öyle bir yerde bitmişti ki.. İkinci kitapta neler olacak merak içerisindeydim. İlk kitabın sonu ile ilgili zihnimde deli düşünceler dolanıyordu ama düşündüğüm şeyler olmadı. İlk kitabı okuyanlar az çok biliyordur neler olduğunu.. Yani esas oğlanımız hala sahnelerde! Bizi, Rüya'sını bırakmış değil. 

Kitabın sevdiğim bir özelliği karakterlerin bad boy ya da bad girl olmaması. Bu bad boy olayı o kadar klişe oldu ki artık kusma noktasına geldik neredeyse.. Ama Düşlerimin Prensi öyle değil. Mert karakteri; anlatılmaz, yaşanır bir karakter. Böyle okudukça alıp bağrınıza basasınız geliyor. Ya da "bende bir Mert istiyorum" derken buluyorsunuz kendinizi..
Pinterest shareGoogle Plus share

Düşlerimin Prensi ~ Buse Gümüş [Yazar ve Eserleri Hakkında Bilgiler]


Merhabalar.
Düşlerimin Prensi turu tüm hızıyla devam ederken Buse Gümüş ve kitapları hakkında daha fazla bilgi almak ister misiniz? diye soruyor ve sizi bu yazı ile baş başa bırakıyorum. (=


Buse Gümüş Kimdir?

  • Buse Gümüş, 1993 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesinde lisans eğitimini sürdüren yazar, içindeki yazma aşkını lisede okurken keşfetti ve o günden bu yana bir kez olsun yazmayı bırakmadı. 

  • 2012 yılından beri hikayelerini forumlarda ve sosyal platformlarda okuyucularıyla buluşturmaya devam etmektedir.
Pinterest shareGoogle Plus share

Düşlerimin Prensi I ~ Buse Gümüş [YORUM]



Selam Millet! Yepyeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.
Renkli Kalemler'in sıradaki konuğu Düşlerimin Prensi Serisi ve ben de konuk yorumcuyum. 

Kitabımız Rüya karakterinin üniversiteyi kazanması ile başlıyor. Yeni bir ortama gireceği için biraz heyecanlı ve panik yapmış durumda ve oldukça gergin. Ama bir şekilde toparlıyor ama o da ne? Hayatında gördüğü en etkileyici mavi gözleri görüyor ve olanlar oluyor! Rüya, sadece üç saniye gördüğü bir adama sırılsıklam aşık oluyor. 

Aşk, Rüya'yı öyle bir anda yakalıyor ki ne yapacağını şaşırıyor. Ama Rüya, bu işin olamayacağını, düşlerinin prensi ile birlikte olmayacağını biliyor. Ama kendini hayal etmekten de alıkoyamıyor. Ve Rüya, hayaller aleminde yaşamaya devam ediyor. Bu durumda Rüya, tam bir umutsuz vaka! Ama her şey değişmek üzere.. 

Pinterest shareGoogle Plus share

Düşlerimin Prensi ~ Buse Gümüş [CAST]


Herkese Merhaba! 
Cast çalışması ile karşınızdayım.
Gelişmeleri takip etmek için; TIK TIK


Pinterest shareGoogle Plus share

[Bu Ay Neler Okudum?] Ocak ~ Şubat│16



Selam herkese! Ocak ayı benim için tam bir vasattı. Sınav dönemim olduğu için pek okuyamamıştım ama Şubat ayında birazcık da olsa ilerleme kaydettim diye düşünüyorum. Gönül isterdi 10'dan daha fazla kitap okuyayım ama.. Neyse ya, 10 da iyi bir sayı bence. (=

Canım sıkıldığında ya da bilgisayar başındayken wattpad de okuduklarımı da listeye aldım. Ne saçma sapan şeyler bunlar ya diye düşünebilirsiniz ama insan can sıkıntısından ne yapacağını bilemiyor. Bu durumda wattpad den okuduklarımı da sayarsak Şubat ayında 20 kitap okumuş oluyorum. (Gerçi bu okuduklarımı öyle uzun soluklu şeyler değil. Böyle kısa kısa tadımlık şeyler) Neyse.. Neler okuduğuma bakalım; 


O C A K

Lanetli - YORUM
Kağıttan Kalpler - YORUM
Konuş Benimle - YORUM
Gitme - (Yorum Gelecek)

 Ş U B A T

Rastlantı - YORUM
Anlaşma - YORUM
Fotoğraf - YORUM
Sıkı Fıkı - YORUM
Teslimiyet - YORUM
Gece ile Şafak - YORUM
Şeytan'ın Stajyeri - YORUM
Düşlerimin Prensi 1 - (Yorum Gelecek)
Karanlık Saklasın Bizi - YORUM
Sahile Aşk Vurunca - YORUM

Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI