Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Savaş Sanatı│Alıntılar



Düşmanını ve kendini tanı ve tehlikesiz bir zafer kazan, göğü ve yeri tanı ve her savaştan zaferle çık. 

* * *

Girilmemesi gereken yollar vardır, üzerine gidilmemesi gereken askerler vardır, üzerine saldırılmaması gereken kentler vardır, mücadeleye gerek olmayan yerlerde vardır, yerine getirilmeyecek hükümdar emirleri vardır.

* * * 

Hızın rüzgar gibi, yavaşlığın orman gibi olmalı. Ateş gibi saldırıp yağmalamalı, dağ gibi kıpırdamaz olmalı. Karanlıklar gibi bilinmez, hareketin yıldırımlar, şimşekler gibi olmalı.

* * * 

Kargaşa düzenden doğar, korku cesaretten doğar, zayıflık güçten doğar.

* * *

Karşısındakini ve kendini bilen hiçbir savaşta tehlikeye düşmez; karşısındakini bilmeyen, sadece kendini bilen bir kazanır, bir kaybeder; karşısındakini de, kendini de bilmeyen her savaşta mutlaka tehlikeye düşer.

* * *

Savaş kandırmacalı bir iştir. Bu nedenle vurabilecekken vuramayacakmış gibi göstermek, saldıracakken saldırmayacakmış gibi göstermek, yaklaşırken uzaklaşıyormuş gibi göstermek, uzaklaşırken yaklaşıyormuş gibi göstermek gerekir.

* * * 

Savaş bir ülkenin baş sorunu, ölüm kalım yeri, var olma ya da yok olma yoludur; muhasebesiz olmaz.

Pinterest shareGoogle Plus share

Hüznün İsyan Olur // Kesitler


Solgun bir ışık altında yazılıp 
uçları yakılan mektupların 
yarısı ağıtsa yarısı türküdür 
ve gurbet mutlaka olacaktır

Bekleyişlerle direnen ömrün 
dağlamaktaysa bağrını hicran 
ve kıskıvrak sarıyorsa keder 
gurbet mutlaka olacaktır

Oyalı bir mendilin kanaviçesindeki 
sabrın kararttığı gül demetine 
usulca düşüyorsa bir damla gözyaşı 
gurbet mutlaka olacaktır

_______________________________

Ayrılıkların puslu aynasındadır 
bekleyişlerin solgun yüzü 
Bekleyişler ki demlenişidir sabrın 
damıtır sessizliği ve üzüncü 
damıtır gurbetin kavruk memesinden 
ve emzirir
hasretin yanık yüzlü çocuğunu

___________________________
Pinterest shareGoogle Plus share

Bodyguard || Alıntılar



"Seni öpmemin tek nedeni bu değildi," dedi Chandler. 
Alana'nın elleri Chandler'ın omzunda dona kalırken gözleri kısıldı. "Değil miydi?" 
Chandler çenesini eğdi ve alnını onun alnına bastırdı. Ilık nefesi onun dudaklarının üstünde dans ederken Alana'nın omzundaki parmakları sert kaslarına batıyordu. "Hayır, değildi. Chad'i aramak için evimin kapısında belirdiğin andan bu yana seni öpmek istiyordum." Şaşkınlık bir bomba gibi Alana'nın içinde patladı. O zaman onu öpmek mi istemişti? Alana erkeklerin genellikle uzun süreli arzu hissettikleri kadınlardan olmadığını biliyordu ama Chandler'a inandı. Öpme şeklinden bunu hissediyordu. "Ve ciddiyim," diye devam etti Chandler, dudaklarıyla Alana'nın yanağını okşayıp ürpermesine neden olarak. "Bir otelde kalmayacaksın. Burada kalacaksın." Göz göze gelmeleri için geri çekildi. "Yanında başka biri olmayacak. Yalnızca ben olacağım." 


Düzeltme: taşaklarına tekme atacaktı. "İkinci olarak, dolabımın içindekilerin tamamen harap olmasının senin için bu kadar iyi bir haber olmasına çok sevindim. Üçüncü olarak, seninle giysi alışverişine gitmektense hız yapan bir belediye otobüsünün önünde koşmayı tercih ederim." 
"Vay canına, kulağa çok etkileyici geliyor." Dişlerini sıkmaktan Alana'nın çenesi ağrıyordu. "Ve son olarak, burada kalamam." 
Chandler'ın duruşundaki uyuşukluk bir anda yok oldu ve doğruldu. "Burada kalacaksın, Alana." 
"Otele geri dönebilirim ve..."
"Kesinlikle olmaz," dedi Chandler onun sözünü keserek. "Bir otelde kalmak senin için güvenli değil." 

"Bu bir erkek giysisine benziyor." Chandler onun elinde tuttuğu siyah, sönük takıma dudak bükerek baktı. 
Alana gözlerini devirdi. "Hayır, benzemiyor." 
Chandler cekete bakarak kaşlarını çattı. "Omuzların da vatka mı var? Hangi yıldan kalmış?" 
Alana söylenerek bir rafın etrafında dolandı. Chandler diğer tatlı lakapların yanı sıra "piç" ve "dallama" gibi sözcükleri seçerek söylendi. "Sanırım etek giymem gerektiğini düşünüyorsun." İki rafın arasında Alana'yı kıstıran Chandler gülmemeye çalıştı. "Etekle sorunun nedir? Güzel bacaklara sahip olduğuna bahse girerim." Eğildi ve nefesi kesilen Alana'nın koyu renk gözlerindeki ani parıltıyı fark etti. Bakışlarını ondan ayırmayan Chandler dudaklarını uzatıp hafifçe Alana'nın yüzünde gezdirdi ve yavaşça bir tutam saçını çekti. İpek gibi yumuşaktı. "Bugün saçlarını açık bırakmışsın." 
Gözlüğünün ardında, Alana'nın gözleri kızgınlıkla parıldadı. "Senin yüzünden değil." 
"Bunu kendi kendine söylemeye devam et." Chandler doğrulurken etrafta tuhaf bir kimse olup olmadığını görmek için mağazayı gözleriyle taradı. Garip görünen kimse yoktu. Mağazadaki tek kişi kasanın önünde, sırtı onlara dönük duruyordu. 
Alana bir askıyı öyle sıkı tuttu ki Chandler onun plastiği parçalayacağını düşündü. Şu anki duruma bakılırsa Chandler onun dün gece kucağında birkaç dakika sessiz ve sakin oturduğuna inanamazdı. 
"Saçlarımı açık bırakmamın tek nedeni dün gece uyurken odama birinin gelip saç tokalarımı ve bantlarımı almış olması." 
Chandler gülmemek için kendini zor tutarak gözlerini açtı. "Gerçekten mi?" 
Alana burnundan soluyarak o korkunç siyah takımı askıya bıraktı. "Sanırım evinde lastik bantlara düşkün küçük bir yaratık var çünkü çantamdan onlar da yok olmuştu." 
Chandler artık dayanamadı ve gülmeye başladı. Alana'nın yanaklarının ne kadar kızardığına bakınca, görenler onların politika ya da ciddi bir konuda tartıştıklarını düşünebilirdi. Alana ona birçok erkeği korkutacak bir bakış attı. Ama Chandler'ı çelik gibi sertleştirmekten başka bir işe yaramadı. 


"Bu da ne?" Chandler başını çevirdiği anda giyinme odasının kapısının üstünde uçan kırmızı dantel parçasını gördü. Chandler'ın dudakları bir gülümsemeyle aralandı. Alana onun seçtiği kotlar hakkında yakınırken, Chandler giysi yığının içine kırmızı dantel bir iç çamaşırı atmıştı. 
Bir saniye sonra giyinme odasının kapısı aralandı ve Alana'nın pembe yanaklarıyla ateş saçan bakışları ortaya çıktı. iki küçük fildişi bant dışında omuzları çıplaktı. "Seni domuz! Direğe sarılarak dans eden striptizcinin giyeceği şeyle yatamam." 
Chandler şimdi Alana'yı o iç çamaşırıyla direğe tutunup dans ederken hayal ediyordu. Gözlüğü gözündeyken.
Düşüncelerini hissetmiş gibi Alana'nın gözleri tehlikeli şekilde kısıldı. 
"Sorun değil." Chandler bacaklarını uzattı ve bir ayağını diğerinin üstüne attı. Az önce yanlış düşünmüştü. Hâlâ sonuna gelmemişlerdi. "Çıplak da uyuyabilirsin. Dürüst olmak gerekirse bu fikri daha çok sevdim." 
Pinterest shareGoogle Plus share

PATRON || Alıntılar




M E R H A B A !
Yabancı Yayınlarından çıkan Vi Keeland "Patron" kitabını sevince okurken çıkardığım alıntıları derleyip burada paylaşmak istedim. Kitabı okumak isteyenler ya da tereddütlü olanlar için de bir fikir olmuş olur. 😊
Kitabın tanıtımına ve kitap yorumuma ulaşmak için; TIK TIK!


♥️ "Ch.. Ch.. Ch.." Kelimeyi ağzımdan çıkaramadım. 
Elbette Chase ıskalamadı bile. Pis pis gülüp eğlendi. "Çok tatlı tren taklidi yapıyorsun Buttercup."


♥️ Chase bana doğru eğilip fısıldadı, "İnanılmaz kokuyorsun, yaz mevsiminde bir kumsal gibi." Burnundan derin bir nefes aldı. "Hindistan cevizi, belki biraz hanımeli, biraz da turunçgille karıştırılmış gibi." 


♥️ Eğer kalbinin nerede olduğunu bilmek istiyorsan, düşüncelere daldığında aklının nereye gittiğine bak.


♥️ Umut. Muhteşem bir şeydir. İçinizde sarmaşık gibi büyür ve yüreğinizi sarmalayıp sıcacık hale getirir. Ta ki birisi onu ayaklarının altında ezene kadar. O zaman sarmaşık tutuşunu sıkılaştırarak artık kan pompalayamayacak hale getirir ve kalbiniz hızla ölür. (Sayfa;263)


♥️ Merdivenin hepsini tırmanman gerekmiyor. Sadece ilk basamağı. (Sayfa;282)

♥️ İki eliniz var, biri kendinize yardım etmek, diğeri de yardıma muhtaç olanlara el uzatmak için. (Sayfa;282)

♥️ Eğer rotanı değiştirmezsen, sonun yöneldiğin yer olabilir. (Sayfa;282)

♥️ "Ya şöyle olsaydı"lara odaklanma. Elinde olanlara odaklan. (Sayfa;284)


♥️ "Hiç kafa yormadığını söylediğin sanıyordum."
"Yormadım." Gözlerimiz kenetlenene kadar bekledi. "Bugüne kadar. Küçük el bileklerini ve onların yatağımın başına bağlandığını görmek iin ne kadar sabırsızlandığımı düşünmekten hiçbir boku bitiremedim." (Sayfa;67)

♥️ Chase Parker'ın aslında kim olduğunu düşündüm. Onun gibi bir adamla daha önce hiç tanışmamıştım. Parmağımı üzerine basıp işte bu diyemiyordum. Hiçbir kalıba uymuyordu sanki. Fazlasıyla başarılı bir şirketi yürüten bir iş adamıyla ancak yine de dağınık saçları ve düzgün kirli sakalıyla rock yıldızı gibi görünüyordu. Özel dikim, ölçülü takım elbiselerinin altında taş gibi bir vücut ve piercingli bir meme ucu vardı. Koca memeli sarışınlarla çıkıyor ve akşam yemeğinde yabancılara katılıyordu, yine de haftada bir ablasıyla yemek yiyordu. Bu akşam Lindsey'den öğrendiğim şeyi katmasam bile, adam karmaşık bir paketti.  (Sayfa;91)


♥️ Ellerimi masamda birleştirdim. "Günaydın Bay Parker."
Kaşları havaya fırladı. "Bunu böyle mi oynayacağız?"
"Neden bahsettiğinizi hiç bilmiyorum Bay Parker."
Chase masama geldi. "Bana Bay Parker deyişini sevdim. Bunu sürdürmek zorunda kalacaksın."
O daha da yaklaşırken yutkundum. Sesim zayıflık belirtileri gösterdi. "Hiç sorun değil Bay Parker."
"Lütfen Bay Parker desen mesela?"
"Lütfen Bay Parker deme nedenim ne olacak?"
"Sadece senin dudaklarından çıkarken kulağa ne kadar iyi geleceğini duymak istedim." Aramızdaki mesafeyi kapattı, masamın diğer tarafına geldi ve kalçasını gelişigüzel bir şekilde masaya yasladı. Uzanıp başparmağıyla alt dudağımı okşadı, doğrudan ağzıma doğru konuştu. "Lütfen, Bay Parker. Bu dudaklardan çıkacak.. yaz bunu bir kenara."
Kendimi nasıl bir şeye sokmuştum ben böyle? (Sayfa;142)



♥️ Son bir kaç günde, ilişkimiz değişmiş gibi hissettim. Artık sadece fiziksel değildi. Chase'le ikimiz hayatlarımızla ve bizi biz yapan şeylerle ilgili daha fazla şey paylaşmıştık ve şimdi ailesiyle tanışmak üzereydim. Normalde bu kadar hızlı olan bir şey beni korkuturdu. Yine de kendimi, endişeli olmaktan çok, gergin ve heyecanlı bir beklenti içinde buldum. (Sayfa;209)




♥️ "Bunu gerçekten yapıyoruz demek, ha? Uzun zamandır görmediğim ortaokul aşkım, ikinci göbekten kuzenim ve aynı zamanda patronumla açık açık bir çift mi olacağız?"
Bir tutam saçımı kulağımın arkasına itti. "Çok uzun bir isim oldu. Sana sadece kadınım desem nasıl olur?"
"Kadının, ha?"
Bakışları yüzümde gezindi. "Gerçek bu. İkimiz de farklı sebeplerden mücadele ediyorduk. Ama seni o karanlık restoran koridorunda gördüğümden beri sen benimdin." (Sayfa;230)




 ♥️ "Aslında akşam yemeği planlarım vardı."
Cevabı beni biraz endişelendirdi.. ve belki minicik bir kıskançlık da duymuş olabilirim. "Ah."
Gözlerini bana dikip baktığını hissettim ancak içkimi içerken gözlerinden sakındım. En sonunda ona baktığımda gözleri bir şey için benimkileri aradı.
"Ablamla, biriyle çıkmadım. Haftalık, normal bir şey."
"Sormadım zaten."
"Hayır. Sormadın. Ama akşam yemeği planlarım olduğunu söylediğimde hayal kırıklığına uğradın."
"Uğramadım."
"Bana öyle göründü."
"Bence kibrin bazen gördüğün şeylere dair yargını gölgeliyor."
"Öyle mi diyorsun?"
"Evet." (Sayfa;89)



Pinterest shareGoogle Plus share

Okuma Etkinliği #23 || ÖNYARGI || ALINTILAR


Herkese Merhaba!
Etkinliğin son gününde alıntılar yazısı ile karşınızdayım.
Umarım severek takip ettiğiniz bir etkinlik olmuştur. :) 

Pinterest shareGoogle Plus share

Okuma Etkinliği #22 || Bir Çapkını Baştan Çıkarmanın Dokuz Yolu || Alıntılar


Umarım severek takip ettiğiniz bir etkinlik olmuştur.
Yeni etkinliklerde görüşmek üzere... (=

Pinterest shareGoogle Plus share

OkumaEtkinliği#21 || Bir Adım Sonrası Ayrılık ~ Alıntılar


Herkese Merhaba!
Yine bir alıntılar yazısı ve ben. (=
Umarım bu etkinliğimizi beğenmişsinizdir.
Yeni etkinlikler görüşmek üzere.. (=

Pinterest shareGoogle Plus share

Kağıttan Kalpler || Courtney Walsh ~ Yorum ve Alıntılar


Herkese Merhaba!
Yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.
Çıktığı günden beri bu kitabı okumayı çok istiyordum ama kısmet bugüneymiş. 

Yatmadan önce bir bölüm okuyayım diye düşünmüştüm ama kitaba bir başladım ve bir bakmışım 95. sayfaya kadar gelmişim. Sayfalar nasıl aktı, kurgu beni nasıl içine çekti anlamadım bile. Birden kendimi hikayeye kaptırmış bir halde buldum.
Pinterest shareGoogle Plus share

Okuma Etkinliği#20 || Sondan Sonra (After The End#1) ~ Alıntılar


Herkese Merhaba!
İçime sinmediği için bazı alıntılardan fazladan yaptım. (= 
Etkinliğimizin son gününde alıntılar yazısı ile karşınızdayım.
Umarım beğenerek takip ettiğiniz bir etkinlik olmuştur. :D
Diğer etkinliklerimiz için bizi takipte kalınız. ;)
Pinterest shareGoogle Plus share

Konuş Benimle || Laurie Halse Anderson ~ Yorum ve Alıntılar


Herkese Merhaba!
Yepyeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.

Melinda, kendi halinde, sessiz sakin bir kızdır. Birbiriyle iyi geçinemeyen bir anne babaya ve okulda onu "ucube,ezik" diye nitelendiren insanlar vardır. Arkadaşları demiyorum. Çünkü Melinda'nın hiç arkadaşı yoktur. O hep yalnızdır. Tek başına oturur, tek başına yemek yer. Kimseyle konuşmaz. Melinda'nın böyle olmasının bir sebebi var. Melinda'nın kimseye söylemediği, içinde sakladığı, onu yaşarken öldüren bir sır! Melinda'nın hayatı bir partide "O ŞEY" yüzünden değişti. "O ŞEY" Melinda'yı yalnızlığa, sessizliğe sürükledi.
Pinterest shareGoogle Plus share

KGBT 21. Tur || Hayatımın Başrolü Olur Musun? ~ Alıntılar


Herkese Merhaba!
Turumuzun son gününde alıntılar yazısı ile karşınızdayım.
Umarım beğenerek takip ettiğiniz bir tur olmuştur. :D
Diğer turlarımız için bizi takipte kalınız. ;)
Pinterest shareGoogle Plus share

Apollyon / ALINTILAR

 
İKSİR'den;

ağıda, mahzende kapalı olan şey aslında Alex değildi... aldığım her solukta sevdiğim kız değildi o.


*
ğsüm sıkıştı, ben daha ne oluyor diyemeden sözler dökülüverdi ağzımdan. Kahretsin, ona yalvardım... hayatımda daha önce hiç ama hiç yapmadığım bir şeydi bu. "Lütfen bana geri dön Alex. Ne olursun. Seni o kadar çok seviyorum ki böylece kaybetmeye dayanamam. Olacaklara izin veremeyeceğim kadar seviyorum seni, ancak başka çare bırakmıyorsun bana."



*
Kalbim küt küt atıyordu, sımsıkı sarılıp onu kendime çektim, ayaklarını yerden kestim. Kahkahası boğuk olmakla beraber neşeliydi. Yüzümü saçlarına gömdüm. "Seni seviyorum Alex. Daima seveceğim seni."


*
"Aşk varsa, daima umut da vardır."


APOLLYON'dan ;

Apollo'nun gözü tekrar Aiden'a takıldı. "Onun için hayatını verir miydin?" Bu sorudan hiç hoşlanmamıştım, itiraz edeyim dediysem de Aiden gözünü bile kırpmadan yanıt verdi. "Evet."


*
Alex: Başarısızlığımın sebebi olarak seni görüyordum.
Aiden: Ne?
Alex: Sen etraftayken, özellikle de ders sırasında beni izlerken hiçbir şeyi doğru dürüst yapamıyordum. Senin gözünde mükemmel olmak istiyordum. Benimle gurur duymanı istiyordum.
Aiden: Duyuyorum.
Alex: Senin yüzünden odaklanamasam bile, gücümün kaynağısın.


 

*
Öne dönerken Aiden'ın bakışlarıyla karşılaştım, ona şefkatle gülümsedim. "şeker alır mısın?"
"Lütfen."
Avucuna birazcık döktüm, sonra içleriden yeºil olanları ayırdım.
Aiden bana güldü. "Yeşilleri sevmediğimi nereden biliyorsun?"
Omuz silkip ºekerleri ağzıma attım. "Ne zaman şeker yediğini görsem hep yeşilleri sona bırakıyorsun."
Deacon koltuklarımızın arasındaki boºluktan uzattı baºını. "Gerçek aşk böyle bir şey işte."
"Aynen öyle." Aiden bakışlarını yola çevirdi.
Küçük bir kız gibi kızardım...


*
Bu oydu... gerçekten oydu.
Öne atılıp boynuna sarıldım, az daha sırtüstü deviriyordum onu. Yumuşak bir kahkaha atıp bana sımsıkı sarıldı... onca zamandır ihtiyacını duyduğum, hasretini çektiğim kucaklamaydı bu. İnsanı en iyi annesi kucaklardı zaten.
Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI