2020 Yılında Okuduğum Kitaplar



Ocak
1. İntikam Ateşi (Harlequin) ~ 3
2. Ayaz Geceler ~ 4
3. Bir Gecelik Sonsuzluk (Harlequin) ~ 4
4. Aşk Ruleti (Harlequin) ~ 4
5. Son Yıldız Sönene Kadar ~ 4
6. Hava Uyanıyor ~ 4

Şubat
7. Ateş Düşüyor ~ 4
8. Toprağın Sonu ~ 4

Mart
9. Mazi ~ 4
10. Kral Suiti ~ 3
11. En Güzel Hatam ~ 5 🌟
12. Yüzü Olmayan Adam ~ 4

Nisan
13. Son Şans ~ 4
14. Kral Süiti 2 ~ 3
15. Rıhtımdaki Kız ~ 2

Mayıs
16. Gizemli Adam ~ 4
17. Vahşi Adam ~ 5
18. Aşka Tutunan Kalpler ~ 3
19. Tatlı Tesadüf ~ 4
20. Kuran-ı Kerim ~ 5 🌟
21. Seksi ve Bekar [Harlequin] ~ 4
22. Tek Amaç Uğruna [Harlequin] ~ 4

Haziran
23. Esir Yürek ~ 5 🌟

Temmuz
24. Kuzgun ~ 5 🌟
25. Şans Boncukları (Harlequin) ~ 4
26. Onca Acıdan Sonra (Harlequin) ~ 2
27. Aşk Olmadan Asla (Harlequin) ~ 4
28. Çılgın Arzular (Harlequin) ~ 4
29. Adı Aşktı (Harlequin) ~ 4
30. İki Hafta (Harlequin) ~ 4

Ağustos
31. Çapkınlığın Bedeli (Harlequin) ~ 4
32. %99 Benim ~ 4

Eylül
33. Oyuncu ~ 4
34. Makul Şüphe ~ 2

Ekim
35. Kanım Sana Ait ~ 2

Kasım
36. Sen Bana Yasak ~ 3

Aralık
37. Sahte Balayı ~ 4
38. İskoç Onuru ~ 5 🌟



Pinterest shareGoogle Plus share

2020 Yılında İzlediğim Filmler



Ocak
1. The Mask ~ 4
2. Code 8 ~ 1
3. Maleficent 2 ~ 5 🌟
4. Frozen 2 ~ 5 🌟
5. Joker ~ 5 🌟
6. Aykut Enişte ~ 4
7. The Addams Family ~ 5 🌟
8. Capharnaum ~ 4

Şubat
9. Dangal ~ 5 🌟

Mart
10. Jumanji - The Next Level ~ 5 🌟
11. Üç Kağıtçı ~ 5 🌟
12. Gülen Adam ~ 5 🌟
13. Manou The Swift ~ 3
14. Spies In Diaguise ~ 4
15. All The Bright Places ~ 1
16. Garip ~ 5 🌟

Nisan
17. The Flu ~ 4
18. The Current War ~ 3
19. Sonic The Hedgehog ~ 4
20. Contagion ~ 2
21. The Butterfly Effect ~ 3
22. 7. Koğuştaki Mucize ~ 5 🌟
23. Charlie And The Chocolate Factory ~ 5 🌟
24. Babys Day Out ~ 5 🌟
25. Sultan ~ 5 🌟
26. Song of the Sea ~ 5 🌟

Mayıs
27. En Brazos De Un Asesino ~ 2
28. Görümce ~ 4

Haziran
29. Gabriel's Inferno ~ 4
30. 365 Days  ~ 1
31. Cebimdeki Yabancı ~ 1
32. The Willoughbys ~ 4
33. The Klaus ~ 5 🌟

Temmuz
34. Eltilerin Savaşı ~ 4
35. Crazy Rich Asain ~ 3
36. Lanetli Çocuk ~ 2
37. Lanetli Çocuk 2 ~ 3
38. The Platform ~ 3
39. Doğruluk mu Cesaret mi? ~ 4
40. Anabelle Kötülüğün Doğuşu ~ 4

Ağustos
41. Korku Seansı ~ 4
42. Frequency ~ 5 🌟
43. 30 Days of Night ~ 4
44. Silenced ~ 4
45. Do Little ~ 5 🌟
46. Onward ~ 5 🌟
47. Nerve ~ 4
48. Cube ~ 4
49. Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu ~ 5 🌟
50. Circle ~ 1
51. Tolkien ~ 4
52. To All The Boys P.S I Still Love You ~ 4
53. Last Christmas ~ 3
54. Charlies Angels ~ 4
55. Can You Keep A Secret ~ 1
56. Birds Of Prey And The Harley Queen ~ 4
57. Coutdown ~ 4
58. Zengo ~ 4
59. Gabriel Inferno Part II ~ 5 🌟

Eylül
60. Alive ~ 4
61. After ~ 2

Ekim
62. Love Wedding Repeat ~ 1
63. Devil ~ 3
64. IBOY ~ 3
65. Blackpink Light The Sky ~ 4
66. Paranormal Aktivite ~ 1

Kasım
67. Finding Mr. Destiny ~ 5 🌟
68. Confession ~ 5 🌟
69. Gabriel's Inferno Part III ~ 5 🌟

Aralık
70. 9 Kere Leyla ~ 1


Pinterest shareGoogle Plus share

2020 Yılında İzlediğim Diziler



Ocak ~ Şubat
1. Crash Landing On You ~ 5 🌟

Mart ~ Nisan
2. One More Hapyy Ending ~ 3
3. Aşk 101 ~ 4

Mayıs ~ Haziran
4. Born Again ~ 2

Temmuz
5. Itaewon Class ~ 5 🌟
6. Black Mirror [2x1, 3x1, 3x3, 4x1, 4x2, 5x1, 5x2, 5x3] ~ 2
7. Control Z [1.Sezon] ~ 2

Ağustos
8. Hospital Playlist ~ 5 🌟
9. It's Okay To Not Be Okay ~ 5 🌟

Eylül
10. Never I Have Ever ~ 3
11. Dr. Romantic 1 ~ 5 🌟
12. Forest ~ 3
13. Strangers From Hell ~ 4
14. Goblin ~ 5 🌟
15. WWW Search ~ 5 🌟

Ekim
16. Are You Human? ~ 4
17. Emily in Paris ~ 2
18. The School Nurse Files ~ 1
19. Flower of Evil ~ 5 🌟
20. Street Food Asya ~ 4
21. Chicago Typewriter ~ 5 🌟
22. Kill Me Heal Me ~ 5 🌟
23. Secret ~ 5 🌟
24. Yılan Hikayesi (30 Bölüm) ~ 5 🌟

Kasım
25. Boy For Rent ~ 1
26. Mystic Pop Up Bar ~ 5 🌟
27. Mismatched ~ 2
28. The Miracle ~ 3
29. My Runway ~ 4

Aralık
30. The Guest ~ 5 🌟
31. Zombie Detective ~ 3
32. Dating In The Kitchen ~ 4

Pinterest shareGoogle Plus share

Kuzgun - Sylvain Reynard II Kitap Alıntıları

 



Parmakları genç kadının bileğine sarılan William, Raven'in elini yüzüne bastırdı.
"Seni Konseye götürdüğüm gece bahsettiğim umut var ya, işte orada seninle bir aptal gibi yaptığım o duygusuz anlaşmanın ardında gizli olanı görebilmeni umuyordum. Seni istediğim kadar çaresizce beni istediğin için benimle kalmanı ve bana ait olmanı umuyordum."
Genç kadın hüzün dolu gözlerle ona baktı. "Bambaşka iki dünyaya aidiz biz."
"Belki beraberce yeni bir dünya yaratabiliriz." 
"Şehrin ve senin için büyük bir risk demek bu.
Bakışlarını bir an için onunkilerden kaçırmayan William derin bir nefes aldı.
"Eğer sen yoksan binlerce şehre sahip olmanın ne anlamı var ki?"
Raven, erkeğin çaresizlik dolu karanlık gözlerini inceledi. Bileğini tutan parmakların daha da gerildiğini hissediyordu. 
"Emin misin?" 
"Eğer seni kaybedersem her şeyimi kaybetmişim demektir. Dünyamda iyiliğe dair tek şey sensin."
"Çok uzun zamandır yalnızsın. Büyük bir kaybın acısını çekmişsin, bunun için çok üzgünüm." diyen Raven'in sesi yumuşacıktı. "Sırlarını paylaşmak istememeni anlayabiliyorum ama aşkta sır yoktur ve aşk tek taraflı değildir." 
"Evet, değildir." 
"O halde söyle bana."
William eğilerek genç kadının alnını öptü. "Je t'aim.
Bu iki eski kelimenin içine işlemesine izin veren Raven bir süre o anın tadını çıkarttı. 
Erkeğin duruşunu, yüz ifadesini ve gözlerini içine aldı. William'ın dürüst olduğu ve nasıl bir tepki göreceğinden emin olmadığı her halinden belliydi.
Genç kadın dudaklarını onunkilerle buluşturarak cevap verdi ona. 
Çaresizlik içinde onu öpen dudaklarında huşu içinde ve derin bir anlam gizliydi. 
Ayrıldıklarında alınlarını birbirine yaslayan William, "Seni kaybedene dek karanlığın ne demek olduğunu bilmiyormuşum," dedi. 
"Beni tekrar buldun. Ben de seni seviyorum" 

 
* * * 

"Ama merhamet gösterdin bana. Hayatımı kurtararak onun anısını onurlandırdın."
"Senin hayatını kurtarmış olabilirim Cassita ama seni kaybettim."
Sesindeki çaresizlik Raven'i hem yaralamış hem de rahatsız etmişti. 
Elini erkeğinkinden çekerek, "Beni kaybetmenin tek sebebi beni sevmemen.' dedi. 
"İşte orada yanılıyorsun." William tekrar onu kendine doğru çekti ve samimi bir ifadeyle devam etti. "Bu geçen ay boyunca senin için hissettiğim şeyin yok olacağını düşünerek bekledim. Eğer sevebilme yetim Alicia ile beraber ölmüş olsaydı veya vampire dönüşmemle birlikte son bulmuş olsaydı seni unutabilmiş olmam gerekirdi. Unutamadım. Her sabah ve her akşam tek düşünebildiğim yüzün, gülümsemen ve her şeyindi. Ne yaptığını, güvende olup olmadığını, birileriyle ona saldıran kişi arasına atlayıp atlamadığını merak etmekle geçirdim bütün zamanımı." 
Başparmağını genç kadının hayat çizgisi üzerinde gezdirerek avucunu öptü. 
"İsmin sana yakışıyor. Kuzgun; korkusuz, güzel siyah kuş. Yüzyıllardır yas tutuyordum ama hiçbir şey beni seni kaybetmek kadar derinden sarsmadı." 
"İncinen bir tek sen değilsin." Genç kadın içinden yükselen duyguları bastırmak istercesine yutkundu. 
"Bağışla beni." Genç kadının yanaklarını avuçlarına alarak devam etti. "Bu gece sana geldim çünkü seni son bir kez görmeden hayatımın ışığının yok olmasına izin veremedim." 
Raven, "O halde söyle bana." diye fısıldadı. 
Erkeğin yüz ifadesi değişti. "Kelimelerle aram iyi değil, hiçbir dilde." 
"Sadece anlat."Parmak uçlarında yükselerek eliyle erkeğin yüzüne değdi. "Ne hissettiğini söyle William. Cesur ol." 

* * * 
Kalbinde çaresizliğin buz gibi parmaklarını hissetmeye başlamıştı. 
"Seni hedef aldıklarında ne hissettiğimi biliyorum." Gözlerine yaşlar doldu. "Seni öldüreceklerini düşündüm."
 William, "Cassita." diye fısıldayarak onu kollarına aldı. 
Omuzları titreyen Raven'in gözyaşları erkeğin göğsüne akıyordu. 
"Sen tanıdığım en cesur insansın." Erkeğin sesi kısıktı. 
Genç kadının kendini feda etmesinin anlamını yeni fark etmiş gibi ona sımsıkı sarıldı. 
"1274 yılından beri vampirim ve hiç kimse, hiçbir insan veya vampir bu geceye değin beni kurtarmak için öne atılmamıştı. Canavarı görmene rağmen onu zihninden çıkartmak için ölümü arzulamadın. Beni hem şaşkına çeviriyorsun, hem de onurlandırıyorsun." 
Nazikçe genç kadının saçını okşayıp başına öpücükler kondurdu. 
Kısa bir süre sonra genç kadın onu kendinden uzaklaştırdı.
William şaşkınlıkla ona bakıyordu. "Cassita?"
"Seni onurlandırıyorum ama bana güvenmiyorsun."
 "Daha şimdi sana yaşımı söyleyecek kadar güvendiğimi gösterdim. Bence esas sorulması gereken soru, gelecekte senin bana güvenip güvenmeyeceğin." Erkeğin kaşları çatıktı. 
"Burada duruyorum William ve bana verebileceğin en ufak bir gerçeklik kırıntısı için yalvarıyorum. Seni tanımak istiyorum?"
 Dudaklarını birbirine bastıran William tek kelime etmeksizin araştıran gözleriyle ona bakmayı sürdürdü. 
 Genç kadın buğulu gözleriyle ona bakıp, "Beni seviyor musun?" diye sordu. 
Erkek ona doğru bir adım attıysa da Raven elini kaldırıp onu durdurdu. "Cevap ver bana:" William sabırlı ve yumuşak bir sesle, "Vampirlerin âşık olma kapasiteleri yoktur." diye açıkladı. "Bu gibi duygularımız insanlığımızla beraber bizden alınır. Daha önce de dediğim gibi benim için çok önemlisin. Sana saygı duyuyorum, seni istiyorum ve arzuluyorum."
 Genç kadın gözlerini silerek başını çevirdi. "Seni seviyorum William." 
Erkek olduğu yerde donmuştu. 
"İlk günden itibaren sana kapıldım. Kendimle ilgili bazı şeylerin farkına varmamı sağladın ve bu sayede seninle ilgili farklı şeyler hissetmeye başladım. Sana kendimi sunmamın sebebi bu. Aramızdaki bağın ne kadar derinleşebileceğini görmek istedim. Seni kaybedeceğimi düşündüğümdeyse seni sevdiğimi anladım." 
William onu kollarına almak ister gibi bir hamle daha yaptıysa da Raven geri çekildi. 
"Çok uzun bir süre aşkın bana göre olmadığını düşündüm. Beni fark eden erkekler çok az sayıdaydı. Hepsi de benimle arkadaş olmayı tercih etti hemen. Sense fikrimi değiştirmeme sebep oldun. Dünyamı değiştirdin. Günün birinde birinin beni sevebileceğine ve karşılığında benim de onu sevebileceğime inanmamı sağladın. Umudu hissettim William. Bana bunu verdin."
 "Buraya gel."
 Raven kesin bir sesle, "Ben sakat değilim." dedi. "Evcil de değilim."
"Elbette değilsi." William'ın sesi kısık ve sakinleştiren bir tondaydı. "Sen benim Kuzgunumsun."
"Anlamıyorsun. Bana karşı hissettiğin sadece etkilenmeyse senin için bir evcilden farkım yok demektir" 
"Bu doğru değil."
"Değil mi?" Genç kadın tekrar gözlerindeki yaşları sildi. "Benim için bir şey hissediyorsun ama bu aşk değil. Beni asla sevemeyeceğini söylüyorsun. Elimde kalan tek şey, acı çeken bir hayvana karşı hissettiğin acıma benzeri bir duygu veya bir arkadaşa karşı hissettiğin etkilenme."
"Kelimelerimi ağzıma tıkma." Erkeğin gözleri çakmak çakmaktı. "Sana acımıyorum." 
"Belki hissetmiyorsundur. Ama senin dünyanda bir evcilden daha fazlası olma şansım yok. ismini bile söyleyecek kadar güvenemediğin bir evcil. Aoibhe kadar güzel olmayabilirim veya diğer kadınlar gibi mükemmel işleyen bir çift bacağım olmayabilir ama aşkı hak ediyorum." 
William endişe ve karmaşa dolu bir ifadeyle ona bakmayı sürdürdü. 
Raven kısık bir sesle devam etti. "Yaşadığım süre boyunca seninle kalırdım. Ama görmüyor musun? Mutsuz olurdum. Belki hiç kimseyi sevemiyorsundur. Belki beni de sevemezsin. Her yeni günle beraber bir başkasını istemeye karar verip beni bir kenara atacağın günün, o gün olup olmadığını merak edeceğim." 
Erkek, "Bu asla olmayacak" diye itiraz etti. 
"Bundan emin olamazsın. Geleceği bilmiyorsun. Ama ben kendi geleceğimi biliyorum çünkü kendimi tanıyorum. Seninle kalmam demek, beni sevebilecek biriyle karşılaşma umudumdan vazgeçmem demek. Bütün umudum yok olana dek şüphelerimle ve senin sırlarınla yaşamam demek. Eğer seninle kalırsam William, sahip olduğum bütün umudumu öldürürsün." Gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı. "Bunun olmasına izin vermeyeceğim."
"Raven." Erkeğin sesi boğuktu. "Eğer birini sevebilme yeteneğim olsaydı, bu sen olurdun." Raven gözlerini kapattı. "Beni sevdiğini söylüyorsun, ama çekip gidecek olan da sensin, öyle mi?" 
"Buna mecburum."
 Ellerini yumruk haline getirmiş olan William, odayı arşınlamaya başladı. 
"Senin kafan karışmış. Beni aşk yüzünden terk ettiğini söylüyorsun ama asıl gidiş nedenin kim olduğum. Daha doğrusu ne olduğum." 
Raven gözlerini açtı. "Bu doğru değil." 
"Mitolojide de böyle anlatılır zaten. Psyche, Cupid'in uyarılarını dikkate almaz ve sonunda her ikisini de incitir." 
"Beni sana âşık olmamam için uyardın mı?" 
"Sana Allegra'nın hikâyesini anlattım. Bu yeterli bir uyarı olmalıydı.
"Kendimi bir kulenin tepesinden aşağı atmayacağım William. Sadece kalbimi ayaklarının dibine fırlatıyorum, onu istersin umuduyla."
"Istiyorum. Seni istiyorum. Seni eşim ilan edeceğim. İnsanlarım arasında prenses olarak kabul edileceksin. Sana ne istersen alarak lükse boğacağım."
Raven erkeğe boş gözlerle baktı. 
"Hediye olarak aşkın yeterdi bana."
"Erkeğin buna verecek bir cevabı yoktu. Odada etrafına bakınarak genç kadını ikna edecek bir şeyler düşünmeye çalıştı. 
"Sana değer veriyorum. Teatro'da yaşadığımız o gece bunu ispatlamadı mı?" 
"Evet, beni vücudunla sevdin." Raven'in bakışlarına hüzün hâkimdi. "Ama kalbinle değil." William, "Kalbim de vücudumun bir parçası." diye fısıldadı. 
"O halde sev beni." 
 William bakışlarını başka yöne çevirdi. 
"Eğer gitmek istiyorsan, git." diyerek kapıya doğru yürüdü. "Ama şunu bil, paylaştığımız bu şeyi bitiren sensin. Aoibhe değil. Bir başka kadın değil. Ve kesinlikle ben de değilim." 

* * * 

Diz üstü bilgisayarındaki müzik değişmiş ve Madeleine Peyroux'un "Dance Me to the End of Love" isimli şarkısı çalmaya başlamıştı. 
William, "Bunu sevdim:' diye fisıldadı. "Modern müzik dinlemem aslında."
Eliyle Raven'in tişörtünün yakasını takip ederek göğsünün hemen üstündeki kıvrımları okşadı. Raven uzanıp onun bileğini yakaladı.
"Sendeki ilüstrasyonların orijinal olduğuna emin misin?"
 "Evet." William'ın kaşları çatıldı. "Unut onları. İlgilendiğim tek sanat eseri sensin."
Dudaklarını Raven'in boynuna götürdü. 
Raven savaşı kaybettiğinin farkındaydı. Erkeğin dokunuşu hafif ama tutku doluydu. 
Daha önce hiç kimse Raven'e böyle hissettirmemişti. Sanki William iradesini ve azmini lime lime parçalıyordu, kısa süre sonra geriye hiçbir şey kalmayacaktı. 
"Onları geri vermen gerekiyor." 
William başını kaldırdı. 
"Kesinlikle hayır."
 Raven hafif bir sesle, "Çok güzel şeylere sahipsin:' dedi. "Onları paylaşmak istemez misin?" "Hayır. Ve bu konuda konuşmak istemiyorum, özellikle de seni baştan çıkartmaya çalışırken." "Yaptığın şey bu mu?" 
"Bu aşkın dansı. Kadınlar ve erkekler bunu yüzyıllardır yapıyorlar. Aramızda olanın ne olduğunu sanıyordun?"
 "Daha önce hiç kimse bana... tutkuyla bakmadı:' Utanan Raven'in sesi titrek çıkıyordu. "Çünkü insanlar sığ ve cahil yaratıklardır." Erkeğin kaşları, Raven'in karşı çıkmasını bekliyormuş gibi yukarı kalktı. 

* * * 

"Bilmiyorum." 
Raven kaşlarını kaldırdı.
William omuzlarını silkerek, "Bu doğru."dedi. "Sebebini bilmiyorum. Benim gibi başkaları da olabilir ama bildiğim kadarıyla kurallarla oynayabilen bir tek ben varım."
"Bunun bir açıklaması olmalı."
Doğal olarak." Kollarını iki yana açıp etrafında bir tur attı. "Belki de beni incelemek istersin. Bilimsel bir açıklama getirmek falan?" 
Raven, William'ın çok etkileyici görünen sırtına ve arkasına bakmamaya çalışarak gözlerini çevirdi. "Neden buradasın?"
 William kollarını indirdi. "Hoş karşılanmıyor muyum?" 
"Karşılanmıyorsun, sadece gelişin beklenmedikti." 
William yatağa yaklaştı. "Sana bir şey vermeye geldim."
 "Ne?" 
"Bunu." Ellerini Raven'in kalçalarının iki yanına yerleştirerek ağzını onunkinin üzerine kapattı. 
Öpücüğü de tıpkı gelişi gibi aniydi. 

* * * 

"Beni, gözlerim bağlıyken bile etrafımdaki varlıkların gücünü ve açlığını hissedebildiğim bir dünyaya götürdün. Sonra da sizleri avlamak için gelmiş ve beni de yem olarak kullanmak isteyebilecek bir grup insandan bahsettin. Mümkün olan bütün koruma yöntemlerine ihtiyacım var?" 
William uzanıp elini tuttu ve dışına bir öpücük kondurup nazikçe kavradı. 
"Nuh kuzgunu serbest bıraktı ve kuzgun ona geri döndü. Eğer umut etme imkânım olsaydı, bana geri dönmeni umut ederdim. iyi geceler Cassita." 
"İyi geceler." Raven erkeğin sözleriyle ve elini öpüş şekliyle içinde beliren şaşkınlığı belli etmemeye çalıştı. Ve arabadan indiğinde hissettiği ani kayıp duygusu, şaşkınlığının artmasına sebep oldu. 

* * * 


Santo Spirito Meydanı'nı geçip Raven'in dairesine yaklaştıklarında William sessizliği böldü.
"Oğlana yardım edeceğimi söyledim ve iyileşene dek sözümü tutacağım. Ayrıca komşunun acılarını dindirecek ilaçlar temin edilmesini de sağlayacağım."
"Teşekkür ederim."
"Tanıdığın insanlara olan bağlılığının derinliği beni şaşırtıyor."
 Bakışları yandaki bir binaya kenetli olan William bir an için duraksadı. "Kolay kolay şaşırmam."
 Sözleri bir cevap gerektirmediğinden Raven sessizliğini korudu.
 Öne doğru eğilip sırt çantasını aldı ve kucağına koydu.
Luka, arabayı Raven'in apartmanının yakınına park edip hemen arabadan çıktı. Kapıyı kapatıp tetikte bir duruşla arabanın arkasına geçti. 
"Benimle kalmaya razı olmanın arkadaşlarına yardım etme amaçlı olduğunun farkındayım. Ama umarım..." William cümlesini tamamlamadı.
 "Ne umuyorsun?" Raven göz teması sağlamaya çalıştı. 
"Hiçbir şey:' diye cevap veren William'ın bakışları hala sokağa dönüktü. "Hiçbir şey ummuyorum çünkü umut beyhudedir."
 Raven çantasının sapıyla oynadı. "Umudun yokluğu çaresizlik doğurur." 
William, "Çaresizlikle ilgili bana ders vermeye kalkma." diye terslendi. 
Raven parmaklarını büktü.
Uysal bir sesle, "Özür dilerim." dedi.
Elini çenesinin altına koyan William ona döndü. "1274 yılından beri gördüğüm tek umut ışığı sensin. Kalbimin tekrar atmasına sebep olan tek şey sensin."
 Raven bir anlığına da olsa, erkeğin gözlerinde fiziksel arzudan daha derin bir şeyler gördüğünü düşündü. Ne olduğunu bilmiyordu ama hem görmüş hem de hissetmişti. 

* * * 

William kaşlannı çatarak, "Neden bahsediyorsun?" diye sordu.
"Baba'yı seyretmedin mi?" 
William'ın yüzünde neden bahsettiğini anladığına dair bir işaret yoktu.
 "Bilirsin ya, hani şu meşhur filmi?"
William boğazını temizledi. "Filmleri banal buluyorum."
 Raven bir kahkaha attı. "Tabii ki banal buluyorsundur. Bir ara Baba filmini izlemen gerekiyor. Bugüne dek yapılmış en iyi filmlerdendir, Casablanca gibi."
"Bu filmleri benimle izler miydin?"
Raven şaşkınlıkla gözlerini kırptı. "İzlememi ister miydin?" 
William parmaklarıyla Raven'in bileğini okşadı. 
"Senin eşlik edeceğin bir akşamdan daha çok keyif alacağım bir şey gelmiyor aklıma şu an, sadece film izlesek bile?"
Genç kadının dikkati William'ın parmaklarına odaklanmıştı. Bu harika bir duyguydu. 
"Tamam, ama bir şartım var."
 William bir an duraksadı. "Nedir?"
"Sanat koleksiyonunu incelememe izin verirsen?"
 William kaşlarını çattı. "Bu muydu şartın?" 

* * * 

William elini Raven'in saçlarının altından geçirip ensesini kavradı.
"Bana bak?" derken sesin hâkim olan hırçınlık, dokunuşundaki yumuşaklıkla tezat içindeydi. 
Yüzünü onunkine yaklaştırdı.
"Ölümcül yaraların iyileşti. Ama görünüşün ve bacağındaki yara eski haline dönüşecek, belki ufak tefek farklılıklarla?"
 Bakışları erkeğin ağzına takılan Raven, "Bu nasıl mümkün olabilir?" diye sordu.
"Bir kolye nasıl yabanı senden uzak tutabilir? Kutsal topraklar nasıl Aoibhe'yle Maximilian'ı senden uzak tutabilir?" 
Genç kadın konuyu değiştirerek, "Sen bir katilsin."' dedi. 
Erkek gözünü bile kırpmadı. "Evet"
 "Ve bir hırsız?"
William elini genç kadının boynundan çekip doğruldu. "İlüstrasyonlan kast ediyorsan, onları geri aldım, çalmadım." 
"Ama polisin öldürüldüğünü gördüğümde korkup korkmadığımı anlamak için yanıma geldin?" 
Erkek başıyla onayladı. 
"Ve bu akşam tehlikede olduğumu düşünüp tekrar yanıma geldin. Şimdi de hiç tanımamana rağmen beni kurtarabilmek için üç adamla mücadele ettiğini öğreniyorum." Şaşkın bakışlarını erkeğe dikti. 
William uzanıp genç kadının yüzünü avuçlarının arasına aldı. 
"Seni tanıyorum. Yalnız yaşadığını ve az sayıda arkadaşın olduğunu biliyorum. Bacağın ve bileğin yüzünden bir baston yardımıyla yürüdüğünü biliyorum. Evsiz bir adam için hayatını tehlikeye attığını ve ölümünün ardından yas tuttuğunu biliyorum. Hayatının basitliğine ve sıradanlığına rağmen, Floransa'da olduğun kadar hiçbir yerde mutlu olmadığını biliyorum?"
 Başparmağıyla Raven'in yanağında bir daire çizip çenesini okşadı. 
"Sen benim en büyük erdemim ve en derin kusurumsun." 
Göğsünde patlayan keder ve tutkuyla dudaklarını genç kadınınkilere değdirdi ve ısrarcı bir şekilde onu öpmeye başladı. Elini genç kadının güzel boynuna kaydırdığında boğazından şehvetli bir inleme koptu. 

* * * 

Adam o kadar uzun süre sessiz kaldı ki, Raven onun gittiğini düşünmeye başladı. Ondan bir iz var mı diye başını çevirip karanlığı gözleriyle taradı. Nihayet adam yumuşacık bir tonla, "Seninle ne yapacağım ben?" diye sordu. 
"Gitmeme izin ver. Sorularını cevapladım. Başka bir şey bilmiyorum." 
"Seninle ölümcül bir hata yaptım. Görünen o ki, şimdi hatamın bedelini ödemeye mahkumum." Adamın sesi kaderine boyun eğer gibi hafif ve pişmanlık doluydu. 
Raven, "Lütfen gitmeme izin ver?' diye tekrarladı. "Başına bela açmam." 
"Korkarım bela, açtığın bir şey değil. Bela, olduğun bir şey." 
Adam derin bir nefes aldı ve Raven, çıkan sesten, onun yüzünü ovuşturduğunu düşündü. 
"Floransa'yı terk et ve bir daha asla geri dönme." 
Genç kadın, "Ama burası benim evim." diye itiraz etti. "Hayatım burada. Arkadaşlarım..." 
"Eğer hapisteysen veya ölüysen arkadaşlarının hiçbir faydası olmaz sana." 
"Ölüyseın mi?" Raven koşmaya hazırlanırcasına sandalyede doğruldu. 
"İtalyan polisinden çok daha tehlikeli bir grubun dikkatini üzerine çektin. Şu an için güvendesin. Senin kim olduğunu anladıklarında seni avlayacaklardır." 
"Ama ilüstrasyonları ben almadım, yemin ederim!" 
Davetsiz misafir karanlık bir kahkaha attı. "Seni temin ederim ki sanatla ilgilenmiyorlar. Hayır, sana olan ilgileri tamamen şahsi."
 Raven'in vücudu gerildi. "Neden?" 
"Ne kadar az bilirsen o kadar iyi."
 "Benden ne istediklerini anlamıyorum. Ben özel biri değilim."
 "Orada yanılıyorsun." Adam Raven'in bileğini tutup havaya kaldırdı ve karanlıkta havada asılı bir meyve gibi tuttu. İki parmağını bileğindeki nabız noktasına bastırdı. Raven damarına kan verildiği bir hastane yatağında bağlı olduğuna dair ani bir görüntüyle olduğu yerde sıçradı. Farklı olan tek şey, tüpten geçen kan siyahtı. 

* * * 

Raven başını ona çevirdi. "Diğerlerinden biri seni burada görürse ne olur?" 
"Kutsal toprağın beni etkilemediğinin farkına varırlar. Halkım gücümün ne kadar farkına varırsa, beni öldürmek isteyenler o kadar çok olur?"
 "O halde neden bunu riske atıyorsun?" 
Erkek kelimelerini dikkatle seçmek istercesine bir an için sessiz kaldı. 
"Benim dünyama güzelliği sen getirdin. Bir gece için bile olsa aynısını yapmak istedim senin için?"
 Raven'in dudaklarından acı dolu bir inleme döküldü. 
"Bana işkence etme?"
 "Gerçek bu. Yıllar boyunca gecelerimin ve gündüzlerimin güzellikle dolu olduğunu düşündüm. Sonra karşıma sen çıktın ve ne kadar yanıldığımı anladım?"
 Raven gözlerini kapattı. "Gitmemiz gerekiyor. Burada olmak bana acı veriyor ve senin tehlikede olmam istemiyorum?"
"Sana acı verdiğim için özür dilerim. Hemen gideceğiz?" Eli genç kadınınkini okşadı. "Ama benim tehlikede olmamı düşünme bile. Bana ne yapabilirler ki? Değer verdiğim tek şeyi zaten kaybettim." 
"Neymiş o?"
 "Sen."
Genç kadın başını iki yana salladı. "Sana kalbimi verdim ve sanki hiçbir değeri yokmuş gibi onu bana geri fırlattın." 
"Değeri var." William yine kulağına fısıldıyordu. "Ona değer veriyorum, sana da. Sanırım bunu biliyorsun?"
"Bunun bir önemi yok. Beni sevmeyen birini sevdiğim bir hayata mahkum etmeyeceğim kendimi." 
"Tek istediğim sensin."
 Artık Raven erkeğin kollarında sakinliğini koruyamıyordu. 
"Beni evime götür?"
 "Biraz daha, lütfen, tek istediğim bu." diyen erkek zoraki bir ifadeyle gülümsedi. "Senin için bir şiir ezberledim, biliyor musun?"

* * *

Pinterest shareGoogle Plus share

Vahşi Adam II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

İlk kitaptaki Gwen ve "bebeğim" fiyaskosundan sonra Tess iyi geldi. Tess, Gwen'a göre daha iyi. En azından kendini her gördüğü yakışıklı ve kaslı adamın kollarına atmıyor, kendini tamamen sevdiği adama adıyor. Başkalarını düşünmüyor. Brock ise muazzam bir karakter. Sevdiği kadın için her şeyi yapmaya hazır bir adam. Yazarın erkek karakterlerinin hepsini çok seviyorum, hepsi çok iyi. Kadın karakterleri sorunlu sadece. Ama dediğim gibi Tess, Gwen'dan çok, çok iyi.. Brock'un oğulları Joel ve Rex çok tatlı çocuklardı. Çılgın ve manyak annelerine rağmen. Çocuklar kendilerini çok iyi yetiştirmişlerdi. Tess ile beraber bir aile kurmaları, o mutlu aile tablosu kısmı çok güzeldi. Tess ve Brock birbirlerini kusursuz bir şekilde tamamlayan bir çiftti ve kalbimi bıraktım bu hallerine.. 😍 Yazarın kalemini seviyorum, daha öncede bahsetmiştim. Akıcı ve okurken sıkmıyor. Gereksiz detaylara boğmuyor. Olayları güzel bir şekilde bağlıyor. Yazım hataları var ama önceden olsa belki rahatsız olurdum ama şimdi o kadar da umursamıyorum. Akıcı olduğu, kendini okuttuğu ve kitaba kendimi kaptırdıktan sonra gerisinin bir önemi kalmıyor benim için.. Kanun Adamı hala favorim. 😍 Sonra Vahşi Adam geliyor. Keşke serinin 4.kitabı da çıkmış olsaydı demekten alıkoyamıyorum kendimi. Umarım bir gün okuma şansımız olur. 😂
Pinterest shareGoogle Plus share

Gizemli Adam II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Gizemli Adam, Gwen'in sinir bozucu karakteri, her önüne gelen yakışıklı ve kaslı adama dibi düşmesi, kitaptaki her erkeğin Gwen'inden hoşlanması ve her üç kelimeden ikisinin "bebeğim" olması dışında güzel ve akıcı bir kitaptı. Sürekli bebeğim denmesi yerine "Tatlı Bezelyem" daha kabul edilebilirdi. Yazarın kalemini ve bu türde kitaplar okumayı seviyorum. Ama Gwen olmasa daha iyi olurmuş. 😂 Yazar için ilk kitabın acemiliği diyelim. Hawk ise mükemmel bir karakter. Gerçekten. 😍 Gwen'in aradığı, hayatının aşkı diyeceği bir karaktere sahip. O yüzden bütün yıldızları Hawk topladı. 😍 Genel olarak sevdiğim bir seri #dreamman serisi. Ama serinin 4.kitabı #motorcycleman bir türlü çıkmıyor. Motosiklet çetesinin lideri Tack'in hikayesi. Ve Tack'in hikayesini okuyamamak kalbimi bir parçacık kırıyor. 💔 Umarım bir gün serinin son kitabını okumak şansımız olur. 😼

Pinterest shareGoogle Plus share

Yüzü Olmayan Adam II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Duru, rüyalarında gerçekleşecek olan olayları görüp, astral seyahat yapabilmektedir. Ve ona yardım eden bir "ses" ile yaşamaktadır. Bazen çıldırmanın eşiğine gelse de bu yeteneğini kabullenmiş ve kendini insanlardan soyutlamış, geçimini çocuk kitaplarına çizim yaparak ve en yakın arkadaşı Merve dışında kimse ile görüşmeyerek mütevazi bir hayat yaşamaktadır. Ama bir gün bir olaya yardım etmesi ile polislerin dikkatini, daha doğrusu Tarık'ın dikkatini çeker. Tarık hayatına girdikten sonra mütevazi olan hayatı hareket kazanmaya başlar.

Yüzü Olmayan Adam ütopik, heyecanlı, çılgınca ve okurken kimi zaman güldüğüm, kimi zamanda durup düşündüğüm ve Tarık ile Duru'nun birbirlerine olan aşkı ile mutlu olduğum bir kitap oldu. Sadece bazı olaylar çok hızlı gelişti. Mesela Duru ile Tarık'ın ilk birlikteliklerinin böyle aceleye gelmiş gibi değil de daha özel olmasını isterdim. Onun dışında karakterlerin hepsi kendine has ve birbirinden çatlak. 😂 Tarık'ın, Duru'yu "kumrum" diye sevmesi beni bitirdi. 😍 Yüzü Olmayan Adam da kurgulanan çılgınca dünyayı sevdim. Biraz fantastik, biraz kahkaha ve bolca aşk dolu bir kitap oldu benim için.. 🌸
Pinterest shareGoogle Plus share

En Güzel Hatam II Kitap Yorumu




#kitapalıntısı 

"Sana yalan söyledim. Senden bir şeyler sakladım. İncinmene sebep oldum. Sırtında bir yara izi taşımanın sebebi benim. Beni istemek, bana güvenmek ya da bana bir şans daha vermek için hiçbir sebebin yok ama denemek zorundayım. Denemek zorundayım çünkü seni seviyorum, Rachel. Sana öylesine çaresizce aşığım ki.." 

#kitapyorumu

En Güzel Hatam, en sevdiğim Vi Keeland kitabı olabilir. 😍 Okurken hem keyiften dört köşe olduğum hem de kendimi hüzünlü hissettiğim bir kitap oldu. Bazı kısımları ise eğlenceliydi.. Geçmişten gelen birbirlerini tanıma klişesi olsa da çok güzeldi. Klişeleri severim, güzel yazıldığı, hissettirildiği sürece. 😈 Rachel, yaşadıklarına rağmen güçlü olduğunu düşündüğüm bir karakter oldu. Caine'in geçmişte Rachel için yaptıkları o kadar güzeldi ki.. 😍 Bayılıyorum Vi Keeland erkek karakterlerine.. 😍 Birbirleri için doğru kişi olduklarını ve birbirlerine aşık olma süreçlerini okumak güzeldi. 😍 Hele o ilk fark edişleri.. Sudan çıkmış balığa döndü ikisi de.. 🤭 Tabii bir yerden sonra aralarındaki ilişki çıkmaza giriyor ama çok güzel bir şekilde tatlıya bağlıyorlar. En Güzel Hatam pişmanlık, affetme ve ikinci şans kitabı. Bu yazardan daha çok kitap okumak istiyorum. Umarım yeni bir Vi Keeland kitabı okumak için fazla beklemeyiz. 🍀
Pinterest shareGoogle Plus share

Tatlı Tesadüf II Kitap Yorumu


#kitapyorumu

Serinin üçüncü kitabında Twitter Terörist'i Kyle Rhodes ile Savcı Yardımcısı Rylann Pierce'in hikayesi anlatılıyor. Kyle'nin bir gece onu aldatan sevgilisinden intikam almak için Twitter'ı çökertmesi ile Rylann ile olan ilişkileri başlıyor. Aslında ikili geçmişte, üniversite mezuniyetini kutlamak için gittikleri bir barda tanışıyorlar. Ama Kyle annesinin ölüm haberini alınca apar topar gitmek zorunda kalıyor. Ve yolları burada ayrılıyor. Yıllar sonra ise Rylann ile mahkeme salonunda karşılaşıyorlar.

Tatlı Tesadüf adından da anlaşılacağı üzere tatlı, okurken insanı yormayan, araya üçüncü şahısların ve entrikanın girmediği, keyifle okunan bir kitap oldu benim için. Rylann ile Kyle'nin aralarındaki ilişki tatlı ve ikisi de birbirinin eksik parçasını tamamlar bir boyuttaydı. Özellikle Kylie'nin Rylann'a "Avukat Hanım" diye hitap etmesi çok hoştu. İnsan okurken eriyor. 😍 Rylann'ı düşünemiyorum. 🤭 Sonuç olarak sevdiğim ve okurken keyif aldığım bir kitap oldu. 🌸
Serinin devam kitaplarının çıkmayışı da bir parça üzdü. 😔 Umarım devamı gelir. 🍀
Pinterest shareGoogle Plus share

Aşka Tutunan Kalpler II Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Aşka Tutunan Kalpler, kitap okuyamadığım zamanlarda, kafamı dağıtmak için okuduğum çıtır çerezlik bir kitap oldu. Genel olarak Gansett Adası serisi bu tür bir seri. Stephanie ve Grant'ın hikayesi ele alınıyor. Yıllardır Abby'e aşık olan Grant onun başkası ile olduğunu görünce, onu Stephanie ile kıskandırmaya çalışır. Ama zamanla hisleri değişerek Step'e dair bir şeyler hissetmeye başlar. Daha önce Abby'e ya da bir başkasına hissetmediği duygular besler. Grant bana biraz hödük bir karakter gibi geldi. Sen yıllarca Abby diye dolaş dur etrafta sonra hemen Step'e aşık ol. Çok tutarsız davranışlar bunlar. Bana samimi gelmedi. Ama sonra Grant'ın Stephanie'nin hikayesini dinlemesi ve ona yardım etmek için çabalaması çok hoş ve ince bir davranıştı. Sonlara doğru her şeyi berbat edecek dedim ama güzel toparladı. Sonu bana aceleye gelmiş gibi geldi. Biraz daha uzun ve detaylı olabilirdi. Serinin diğer karakterlerini görmek çok güzeldi. Özellikle Mac ve Maddie'yi görmek sevindirdi. Favorim hala onlar. Onları böyle evli, mutlu ve çok çocuklu olarak görmek sevindiriciydi. Serinin diğer kitabı Evan'ın hikayesini, onu da arayı fazla uzatmadan kısa bir sürede okumayı planlıyorum. 🍀
Pinterest shareGoogle Plus share

Kral Süiti│Kitap Yorumu




#kitapyorumu

Kral Süiti ön yargıyla yaklaştığım ve yazılması zor bir kurgusu olduğunu düşündüğüm bir kitap.. Ersen 38 yaşında, işinde başarılı, otoriter ve evli bir adam ama bu evliliği zaruriyetten geliyor. Eşi Zeynep ona resmen tuzak kurmuş. Ve Ersen de hiç üstelememiş, her şeyi olduğu gibi kabul etmiş. Ama bir gün karşısına 23 yaşında genç, güzel ve enerjik, deli dolu bir kız çıkıyor. Şimal, Ersen'in otelinde işe başladığında Ersen'i görür görmez çekimine kapılıyor. Hakkında hiç bir şey bilmeden.. Ama sonra Ersen'in evli olduğunu öğrenince geri durmaya çalışıyor. Aynı şekilde Ersen'de.. Her ne kadar ikisi de geri durmaya çalışsa da olaylar bir yerde patlak veriyor..

İlişkilerinin çok yanlış başladığını ve sağlam temeller üzerine oturtulmadığını düşünüyorum. Nereden tutarsanız tutun yanlış.. Ersen'i hep kızan, bağıran ve öfkeli bir adam olarak gördük. Ama sonra karısı  Zenep ile yollarını ayırınca ve kendini Şimal'e adayınca onu aşık bir adam olarak okuyoruz. Ama bu yanlışlar bitmiyor. Hata üstüne hata yapıyor iki tarafta.. Ben olayların daha farklı gelişmesini isterdim. Çok çabuk gelişti her şey.. Kurguda en çok üzüldüğüm Sercan oldu. Şimal'i koşulsuz, her şeye rağmen seviyordu. Ve bu yaşananları hak etmiyordu. Şimal'in Sercan ile olmasını isterdim. Sevdiğim diğer karakterler ise Atakan ve Caner oldu. Sevdim mi sevmedim mi emin olamıyorum, ortada kaldım. Herkesin okuyup seveceği, sindirebileceği bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Ama yazarın kaleminin akıcı olduğunu ve kısa bir sürede bitirdiğimi söyleyebilirim. Kitabın sonu ise muallakta bitti ve sanırım dayanamayıp devam kitabını da okuyacağım. Çünkü Zeynep başlarına türlü türlü çoraplar örecek gibi.. Ersen ve Şimal bu çıkmazda nasıl bir yol izleyecekler merak ediyorum.
Pinterest shareGoogle Plus share

Ayaz Geceler│Kitap Yorumu



#kitapyorumu

Mine, kimsesiz büyümüş, aile sevgisi ve şefkati görmemiş, kendi ayakları üzerinde durmaya çok erken yaşta başlamış ama buna rağmen dayanmak zorunda olduklarına ve gücüne hayran kaldığım bir karakter. Ahmet Ayaz ise hayatı altın tepsi de sunulanlardan.. Başta kendisine çok kızdığım hatta sevmeyeceğimi düşündüğüm bir karakterdi. Ama sonra Mine ile tanışıp, hatalarını düzeltmek için her yolu denerken onu sevmeye başladım. Hataları var ama yaptıklarını affettirmek, pişmanlığını söküp atmak için o kadar çok şey yaptı ki.. Baştaki halinden farklı bir Ahmet Ayaz olarak çıktı karşımıza..

Ama bu kurguda favorim Mine. O kadar çok şeyler baş etti ki.. Onun hikayesini ve mücadelesini okurken duygulanmamak elde değil. Hatta gözlerim ıslanmış bile olabilir. Mine'nin o korkusu, kaçmak zorunda olması, sevdiklerini korumaya çalışma çabası.. Mine ve yaşadıkları sonra Ahmet Ayaz ve yaptıkları, aslında toplumumuza tutulan bir ayna.. Bütün bunları hangimiz yaşamıyoruz ki..

Mine ve Ahmet Ayaz her şeyi yoluna koyup, bir aile olmaya karar verdiklerinde ilişkileri inişli çıkışlı ilerlese de çok güzel şeylere vesile oldular. Onların birbirlerini tanıma ve sevme aşamalarını okumak güzeldi. Özellikle Ahmet Ayaz gözümde number one oldu. :D  Sonra Meltem ve Murat,  Rüzgar ve Ülker ve daha nicesi.. Kitaptaki her bir karakteri sevdim. Özellikle Mine'ye sahip çıkan, gerçek ailesi olmasa da na aile sevgisi ve şefkatini veren Hafize ve Bakkal Hasan Amca'nın yeri her zaman ayrı olacak. Hala böyle güzel insanların olduğunu bilmek umut verici..

Ayaz Geceler, bir hayatta kalma mücadelesi kitabı.. Ve benim Berrin Karapınar'ın okuduğum ilk kitabı. Ve sıfır beklenti ile başladım. Kitapla ilgili tek sıkıntı olayların çok hızlı gelişmesi.. Onun dışında yazarın kalemi oldukça akıcı ve sade.. Ki yazarın kaleminin sadeliğini sevdim. Böyle bir sadeliği, naifliği okumaya ihtiyacım varmış. Yazarın yeni kurguları için beklemedeyim. (= 
Pinterest shareGoogle Plus share

WHO MADE ME A PRINCESS (2017) II Manga Tanıtımı



Güzel Athanasia, soğukkanlı bir imparator olan kendi biyolojik babası Claude de Alger Obelia'nın ellerinde öldürülür! Bu sadece aptalca bir uyku masalı… Ta ki bir kadın aniden o talihsiz Prenses olarak gözlerini açana kadar! Mahkum olduğu bu kaderden hayatta kalabilmek için bir plana ihtiyacı var ve zaman tükeniyor. A Planı ile gidip, o rezil İmparator tarafından fark edilmeden mümkün olduğunca sessizce mi yaşamak? B Planı, Saraydan kaçmak için yeterince para mı toplamak? Yoksa C Planına yapışıp, tatlı dille babasının gözüne mi girmek mi?

Okumak İçin; TIK TIK!


Pinterest shareGoogle Plus share

Mazi│Kitap Yorumu

#kitapyorumu

Genco Uluhan Mücevher Tasarımı bölümünü bitirip, kendi şirketini kurup, işlerini büyütürken babasının ölümü üzerine memleketine dönmek zorunda kalır. Döndüğünde ise kendini hiç bilmediği bir günahın borcunu ödemek zorunda bulur. Ama Genco farkında değildir ki bu günah onun hiç bırakmak istemeyeceği bir hazineye dönüşür. Amelya ise her şeyden habersiz, izole bir hayat yaşarken, annesinin günahının bedelini ödemek için kendini Genco ile evlenmek zorunda bulur. Ama bunun, onun için bir zorunluluk değil de bir lütuf olacağından habersizdir.

Genco'nun, bütün hayatını geride bırakıp, amcasının ve tüm ailesinin göz yumduğu yanlışa sırtını dönmeyip, Amelya'ya sahip çıkması, onu koruyup kollaması çok güzeldi. Öyle güzel sahip çıktı ki Amelya'ya.. Onu sevilip, saygı göreceği, her şeyin en güzelini hak ettiği bir dünyaya götürdü. Amelya, zaten sorgusuz sualsiz kendini Genco'ya adamış bir kadın. Yıllarca onun gelmesini ve onu kurtarmasını beklemiş, izole olduğu bu çirkin hayattan.. Kitaba sıfır beklenti ile başladım ve sevdim. Beklediğim gibi bir töre - aşiret mevzusu ile karşılaşmadım. Ve oldukça akıcıydı ki kısa bir sürede bitirdim. Kurguyla ilgili tek sıkıntı olayların çok hızlı gelişmesiydi. Ben ikilinin arasındaki ilişkinin daha yavaş tempoda, birbirlerini tanıyarak, özümseyerek ilerlemesini isterdim. Genco'nun Amelya'yı "Genco'nun Güzeli" diye sevmesi çok güzeldi. Ben okurken eridim 😍 Amelya'yı düşünemiyorum. 🙈 Bunun dışında Bevar ve Lalezar'ın hikayesini çok merak ediyorum. Aynı şekilde Savaş ve Rojda'nın da.. Çiftlerin aralarındaki ilişki nasıl bir yol izleyecek merak ediyorum. Devam kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. 🤗
Pinterest shareGoogle Plus share

Hava Uyanıyor│Kitap Yorumu

#kitapyorumu

Ben ikinci kitabın sonuyla kendimi üçüncü kitabı okumaya ışınlarken serinin ilk kitabı için bir kaç bir şey diyeceğim.

Hava Uyanıyor için yazarın acemilik eseri diyebiliriz. Çünkü kurguda olsun, karakterler de olsun boşluklar ve eksiklikler vardı. İlk kitapta yıllar sonra ortaya çıkan, türünün son örneği olan Rüzgargüdücü Vhalla ve hikayesini okuyoruz.

Vhalla, basit, sıradan ve sade bir yaşam sürerken kendi tabiriyle önemsiz, sadece bir hiç olan bir Kütüphaneci Çırağı iken, kendini Rüzgargüdücü olarak buluyor. Tabi bu birden bire gerçekleşmiyor. Veliaht Prens Aldrik'ikurtarması ile büyü kanalları açılmış oluyor.



Vhalla'nın yatkınlığı hava ve bir Rüzgargüdücü olarak havaya hakim olabiliyor ve onu şekillendirebiliyor.
İlk kitap olduğu için giriş kitabı diyebiliriz. O yüzden Rüzgargüdücü'lere dair çok şey öğrenemiyoruz. Ama seri çok akıcı bir şekilde ilerliyor. Yazarın kurguladığı evreni sevdim. Sadece Vhalla'nın ve Prens Aldrik'in birbirlerine olan dengesiz hareketleri beni rahatsız etti. Aldrik o kadar yanlış mesajlar veriyor ki kızı da dengesizleştiriyor. Vhalla henüz 18 yaşına girmiş bir kız ve bir de Rüzgargüdücü olduğunu öğrenmesi var. Prens ise daha çok genç, 26 yaşında ve Taht gibi bir yük omuzlarında.. Vhalla'nın uyum süreci ve Aldrik'in Veliaht Prens olmasının sorumluluğu ve yükümlülüğü altında olmasından dolayı bu dengesiz ruh hallerini anlayabiliyorum.

Ama asıl olaylar serinin 2. ve 3. kitabında başlıyor. Ve ben seriyi oldukça sevdim. Akıcı olmasından dolayıda kısa sürede yalayıp yuttum. Fantastik okumayı özlemişim. 😍 Ve bu seri için heyecanlı hissediyorum, yerimde duramıyorum. 😍 Spoiler vermeden yorum yazmak o kadar çile ki.. Her şeyi, her şeyi anlatmak istiyorum. 😂

Büyülerin, arkadaşlığın, dostluğun, maceranın, aşkın ve fedakarlığın olduğu bu seriyi fantastik seven, sevmeyen herkese öneriyorum. 🔥
Pinterest shareGoogle Plus share

Toprağın Sonu │ Kitap Yorum

#kitapyorumu
~(Spoiler içerebilir!)~ 
Toprağın Sonu, bana Vhalla'yı ve duygularını sorgulatan bir kitap oldu. Aldrik için her şeyi göze alacak, hatta ölümü bile göze alacak bir durumdayken nasıl aklına David ya da bir başkası gelebiliyor? Aldrik yaralı ve zor bir durumdayken, hatta ölümle burun buruna iken kendini nasıl David'in kollarına, yatağına atabiliyor? Aldrik, onu her şeyiyle kabul ederken, ona her şeyini, hayatını bile adarken Vhalla'nın bu iki yüzlülüğü sinirlerimi bozuyor. Aldrik'i kurtarmak için Geçit'ten atladı, eyvallah.. Ama Aldrik hasta yatağında cebelleşirken ki duygu karmaşasını anlayamıyorum. Vhalla, Aldrik'i ölümü bile göze alacak kadar severken David'e olan yakınlığını kabullenemiyorum. Aldrik'i hak etmiyor gibi geliyor. Vhalla da zor şeyler yaşadı. Gücüne güç kattı. Kendini geliştirdi. Omuzlarında büyük bir yük var. Onu anlayabiliyorum da ama yine de Aldrik'e tam bağlılık sergilemesini beklerdim.

İmparator ise yine bildiğimiz gibi.. Vhalla'dan ölümüne nefret etmekte ve bunun için her şeyi yapmakta.. 🙄 Favori karakterim Aldrik oldu. Ve hep o olacak gibi görünüyor Çünkü Vhalla için o kadar çok şey yaptı ki.. Hak etmemesine rağmen.. Vhalla'nın özgürlüğü için kendi özgürlüğünden vazgeçti.. Ah kalbim.. 💔 Yazarın iki karakterin yollarını ayırması sinir bozucu.. Ama daha büyük bir şey için hazırlık yaptığını düşünüyorum. Zira ortada Kristal Mağaralar ve Balta meselesi var. Toprağın Sonu genel olarak Vhalla'ya sinir olduğum, Aldrik'e ise hayran kaldığım bir kitap oldu. Suyun Gazabı'nı okumak için sabırsızlanıyorum. 🤗
Pinterest shareGoogle Plus share

Ateş Düşüyor│Kitap Yorumu



Vhalla, Rüzgargüdücü olduğu öğrenildikten sonra kendini hiç bilmediği bir savaşın ortasında bulur. Krallık için savaşacak ve bu yolda ölmeyi bile göze alacaktır.

Serinin gittikçe güzelleştiğini söyleyebilirim. Özellikle karakter gelişimleri daha bir oturaklı hale gelmiş. İlk kitapta cevabını alamadığımız sorular ikinci kitapta yanıt bulmuş oldu.

Ateş Düşüyor da en sevdiğim karakter Larel oldu. Larel, aynı Aldrik gibi bir Alevtaşıyıcı. Metali yumuşatabiliyor ve alev yaratıp, ısıyı koruyabiliyorlar. Aynı zamanda ateşten yanmıyorlar. Larel ile Vhalla'nın ilişkisi ise benim için çok dokunaklıydı. Abla&Kardeş gibiydiler. Ve yazarın Larel için yazmış olduğu sonu kabullenemiyorum. Kalbimiz seninle Larel. 💔

En büyük kızgınlığım ise Aldrik'in babası İmparator'a.. Vhalla'ya hiç değer vermiyor ve onu hiç bir şeye layık görmüyor. Aldrik ile aralarına girme çabalarına ayrı sinir oldum. İmparator, Vhalla'dan adını, benliğini, ruhunu, kalbini ve aşkını aldı. Tebrikler İmparator kendi ellerinle bir ölüm makinesi yarattın. 👏

Vhalla'nın adım adım yokoluşu kalp kırıcıydı. 💔 Ama buna rağmen ayakta durmaya çalışması.. O güçlü yönü beni kendisine hayran bıraktı.
Ateş Düşüyor da Aldrik ile Vhalla ilişkisi de ilk kitaba göre gelişim gösteriyordu. Ben aralarının daha da güçlenip, birbirlerine daha çok kenetlendiklerini hissettim. Ve bu aralarındaki "bağ, birleşme" seremonisi beni heyecanlandırıyor. Sonuna kadar destekliyorum ikisini de.. ❤️ Benim en çok ödümü kopartan kitabın son sahneleri oldu. O kadar heyecanlandım ki hemen üçüncü kitaba geçip ilk bölümü okudum. 😍

Hava Uyanıyor serisi gittikçe güzelleşen bir seri haline geliyor. Ben yazarın kalemindeki amatörlüğün seri ilerledikçe azaldığını düşünüyorum. Özellikle karakter gelişimleri ve olay örgüsünü oturtma çabalarını görebiliyorum. Tek üzüntüm serinin son kitabının çıkmamış olması.. Umarım yayınevi tez vakitte serinin son kitabını bizlerle buluşturur. 🤗

Serinin kapaklarına bayılıyorum. 😍

Pinterest shareGoogle Plus share

Son Yıldız Sönene Kadar│Kitap Yorumu



Son Yıldız Sönene Kadar, iki gencin bütün engellere rağmen aşkı ve kendilerini bulma hikayesini anlatıyor. Kitabın başları adeta bir peri masalı.. Arkadaşları ile İtalya'ya tatile giden Lavin ile Ermanno'nun yolları bir restoran da kesişiyor. Ermanno, Lavin'in yemek yeme tarzına vuruluyor diyebiliriz. :D Sonra onun konuşmasına, gülüşüne, perçemlerine vuruluyor. Her şeyden habersiz Lavin ise Ermanno'nun Türkçe bildiğinden hatta Yarı Türk olduğundan habersiz çocuğa dibi düşüyor. :D Ermanno'ya dibi düşmeyen de ne bileyim. :) İkilinin yolları bir müzede kesişince Ermanno, Lavin'e "bana bir gününü ayır" diyerek o gönülleri fetheden hareketi yapıyor. (= Ermanno ile Lavin, İtalya'da birbirlerine ait bir gün geçirseler de, bunun tek bir günle sınırlı kalmayacağından habersizler..

Kitabın ilk başları o kadar masalsı ki.. Sırıta sırıta okudum. Ermanno'nun Lavin'i sevme şekli gönlümü fethetti. El ele tutuşmaları, alnından öpmesi, perçemlerini sevmesi.. Böyle küçük hareketlerin kölesiyim.  İkili daha sonra Türkiye de bir araya geliyorlar ama her masalın kötü prensi olduğu gibi Lavin ve Ermanno'nun masalının kötü prensi de Atilla! Allah seni bildiği gibi yapsın! Ermanno'nun ailesi ile olan mevzuda kendisinden şüphelenmedim değil! Kurgu bir peri masalıyken gelişen olaylar neticesinde drama bağlıyor arkadaşlar. Kalbimizi böyle pamuk gibi yapıp sonra kalbimizi kıran olayları okuyoruz. 


Ben karakterlerin yaşanan olaylar karşısındaki gelişimlerini sevdim. Lavin çektiği o acıyı ve hissettiklerini sanki kendi acımmış gibi hissettim. Manno'ya da kızamıyorum. Onunda kendince haklı sebepleri var. Onun içinde çok üzüldüm. İki karakter de daha bir olgun ve daha bir oturaklı göründü gözüme. İki karakter de çok şey yaşayıp, çok acı çekmiş olsalar da birbirlerine karşı duydukları sevginin, o güçlü bağın hiç azalmaması hayranlık uyandırdı bende..

Kitaptaki Doğu Ekspresi sahnesi hem güzeldi hem de buruktu benim için.. Aynı şekilde Cosplay sahnesi de.. Birbirlerine yazdıkları mektuplar da çok duygu yüklüydü. Ermanno ve Lavin'i bağrıma basıp, her şeyin geçeceğini söyleme isteğiyle dolup taştım. Karakterlerin duygularının hissiyatlı bir şekilde iyi yansıtıldığını düşünüyorum. Yoksa bu kadar kalbim kırılmış olmazdı herhalde.. Ermanno ve Lavin'in bir buçuk yıl birbirlerinden ayrı olmalarını unutamıyorum. Bu durum beni kahretti arkadaşlar. Çok sevdiğiniz birinden bir buçuk yıl haber alamamak, onsuz nefes almak, onsuz yaşamaya çalışmak çok kahredici olsa gerek! Lavin ve Ermanno'nun neler yaşadığını, birbirlerinden habersiz nasıl nefes alabildiklerini hayal bile edemiyorum. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri her gün kendilerinden bir parçalarını kaybettiklerini düşünüyorum. Ve bu tahmin edilmesi zor bir acı..

Son olarak Son Yıldız Sönene Kadar aşklarına hayran olduğum, acılarını derinden hissettiğim, beraber güldüğüm ve keyif aldığım bir kurgu oldu. Gözleri ışıl ışıl parlayan iki gencin kendilerini ve aşkı bulmalarının hikayesini sadece gençlerin değil, ruhu genç kalanların da okumasını tavsiye ederim. (=
Pinterest shareGoogle Plus share

2019 Yılında Okuduklarım

2019 Yılında Okuduğum Kitaplar


OCAK
1. İlişki Durumu Çevrimiçi ~ 4
2. Sır Tutabilir Misin? ~ 4

ŞUBAT
3. Kalpten Sabıkalı ~ 4
4. Aşk ve Son Kullanma Tarihli Diğer Şeyler ~ 2

MART
5. Franz Kafka Aforizmalar ~ 2
6. Ben İyi Bir Kızdım ~ 4
7. Kod Adı: Gece ~ 4
8. En Karanlık Yıldız ~ 5 
9. Bir Çöküşün Öyküsü ~ 2
10. Lacivert Amber ~ 4

NİSAN
11. Kürk Mantolu Madonna ~ 5
12. Ucubeler [Tess Gerritsen] ~ 2
13. Karanlık Dokunuş ~ 5
14. Beyaz Geceler ~ 2
15. Kusursuz ~ 3
16. Aşka Tutsak ~ 5

MAYIS
17. Acımasızlar ~ 4
18. Ukala Piç ~ 4
19. Mükemmel Hata ~ 4
20. Lacivert'in Büyüsü ~ 3

HAZİRAN
21. İGAP ~ yarım
22. Sina ~ 4

AĞUSTOS
23. Cesur (JLA) ~ 5
24. Asil Teklif ~ 5

EYLÜL
25. Nefret Oyunu ~ 5
26. Kaybettiğimiz Işık ~ 2

EKİM
27. Sen Olmadan Ben ~ 4
28. Gardını Asla Düşürme ~ 3

KASIM
29. Karadeniz'deki Yunus 
30. Karlar Ülkesi Elsa'nın Hediyesi
31. Nele, Klara'da Kalıyor 
32. Okula Gitmek İstemiyorum 
33. Ekrana Yapışan Çocuk
34. Fena Dağıttım 
35. Bu Beden Benim 
36. Kırmızı Fil'i Gördünüz mü? 
37. Uyurgezer Fil 

ARALIK
38. Bona Dea ~ 4
39. Aşktan Kaçış ~ 5
40. Acemi Metres (Harlequin) ~ 3

Pinterest shareGoogle Plus share

2019 Yılında İzlediğim Filmler

🎥 2019 Yılında İzlediğim Filmler 🎥

◾ Ocak 2019 ◾
1. Small Foot ~ 4
2. Bird Box ~ 4
3. Train to Busan ~ 4 
4. The Darkest Minds ~ 3
5. The Swindlers ~ 5 
6. The Suspect ~ 4 
7. Fantastic Beasts The Crimes Of Grindelwald ~ 3
8. The Party's Just Beginning ~ 1

◾ Şubat 2019 ◾
9. Yenilmez Şampiyon ~ 4 
10. Novemberr Criminals ~ 4
11. Frida [2002] ~ 2
12. Mary and Max ~ 3
13. The Grinch ~ 4
14. Scoop ~ 4
15. Wreck-it Ralph ~ 5 
16. Ralph Breaks The Internet ~ 5 
17. A Simple Favor ~ 2
18. At Eternity's Gate ~ 5 
19. Mortal Engines ~ 3
20. The Shape of Voice [Koe No Katachi] ~ 4
21. Flatliners ~ 4
22. Rampant ~ 4 
23. The Vampire Lives Next Door ~ 1
24. Animal World ~ 4 

◾Mart 2019◾
25. Zero ~ 3
26. Peppermint ~ 4
27. Source Code ~ 4 
28. BBC Van Gogh Painted With Words ~ 4
29. Aquaman ~ 4 
30. The Wolverine ~ 5 

◾Nisan 2019◾
31. Isn't It Romantic ~ 4
32. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin? 3 ~ 5 
33. Bumblebee ~ 4
34. Maximum Ride ~ 2
35. The Perfect Date ~ 4

◾Mayıs 2019◾
36. Bizim İçin Şampiyon ~ 5 
37. Bling ~ 4
38. Avengers ~ 5 

◾Haziran 2019◾
39. Captain Marvel ~ 4
40. Çılgın Hırsız 1 ~ 5 

◾Temmuz 2019◾
41. Çılgın Hırsız 2 ~ 5 
42. Çılgın Hırsız 3 ~ 5 
43. Shazam ~ 4 

◾Ağustos 2019◾
44. Dedective Pikachu ~ 4
45. Missing Link ~ 3
46. I am Mother ~ 3
47. Alita Battle Angel ~ 4
48. Escape Room ~ 5 
49. Storm Boy ~ 4
50. Here Comes The Grump ~ 3 

◾Eylül 2019◾
51. Five Feet Apart ~ 5 
52. Avengers Endgame ~ 5 

◾Ekim 2019◾
53. Dark Phoenix ~ 5 
54. Spider Man Far From Home ~ 3
55. Alaaddin ~ 5 
56. Evcil Hayvanların Gizli Yaşantısı 2 ~ 5 
57. The Hustle [Düzenbazlar Çetesi] ~ 4
58. Men in Black Information ~ 4
59. Fractured ~ 3
60. Who Am I? ~ 3
61. Alpha ~ 4
62. A Werewolf Boy ~ 4
63. Steve Jobs ~ 3
64. The Lion King ~ 5 
65. Falling Inn Love ~ 4
66. Room ~ 3
67. Hürkuş Göklerdeki Kahraman ~ 3

◾Aralık 2019◾
68. 7. Koğuştaki Mucize ~ 5  
69. Miracle In Cell No 7 ~ 4 
70. Abominable ~ 5 
71. Edward Scissorhands ~ 5  
72. Maide'nin Altın Günü ~ 4
Pinterest shareGoogle Plus share
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI