AŞK KÖLESİ II Kitap Yorumu

 


#kitapalıntısı
Grace ona gülümseyerek baktığında, Julian kalbinin deli gibi attığını hissetti. Bu kadında ne vardı böyle? Daha önce kimse onun gibi işlememişti Julian'ın içine
Esasında sebebi biliyordu. Gerçekten onu gören ilk kadındı. Dış görünüşünü, vücudunu ya da kahramanlıklarını değil; Grace onun ruhunu görmüştü.
Julian böyle bir insanın var olabileceğini bilmiyordu.
"Sana kavuşmak için iki bin yıl bekledim, Grace Alexander. Ve sen bunun her saniyesine değersin."
"Tüm yaşamımı evim diyebileceğim bir yer arayarak geçirdim. Yüzümü ya da vücudumu değil, beni isteyecek birisini aradım."
"Ben seni istiyorum, Julian."
"Hayır, istemiyorsun. Nasıl isteyebilirsin ki?"
"Nasıl istemeyeyim ki? Tanrım, hayatımda kimseyle olmak istemediğim kadar seninle birlikte olmak istiyorum."
"Hissettiğin şey şehvet."
"Bana ne hissettiğimi söyleme. Ben çocuk değilim."

#kitapyorumu
Geçmişte yaptığı hatalardan dolayı cezalandırılıp, aşk kölesi olarak bir kitaba hapsedilen Julian ile erkeklerden ağzı yanmış, onlardan uzak durmak için her şeyi yapan ve bir seks terapisti olan Grace'in hikayesi ele alınıyor. (İşler burada ilginçleşiyor farkında mısınız?) Grace doğum günü hediyesi olarak kitaptan fırlamış Julian ile karşılaşıyor. Onu gördüğü an ondan kurtulmanın yollarını ararken bir ay boyunca onunla kalacağını öğreniyor. Julian ise Grace'i memnun etmek için her yolu deniyor ama başarısız oluyor. Grace ise Julian'ın hikayesini öğrendikten sonra tek amacı onu bu lanetten, cezadan kurtarmak oluyor. Ama bu düşündükleri kadar kolay olmayacak ve herkesin kendine düşen fedakarlığı yapması, bedel ödemesi gerekecek.. Bu uğurda Julian ve Grace amaçlarına kavuşabilecekler mi?

Aşk Kölesi'ni okurken yetişkin fantastik türünü ne kadar özlediğimi fark ettim. Yani bu türe neden değer vermiyorsunuz, üvey evlat muamelesi yapıyorsunuz sayın yayınevleri, sorarım size..?

Aşk Kölesi; aşk, tutku ve sevgi yanında mitolojiyi de içinde barındıran bir kitap.. Daha ne olsun? Julian'ın hikayesini okuduğumda onun adına çok üzüldüm. Hatta ona sımsıkı sarılmak ve her şeyin geçeceğini söylemek, onu teselli etmek istedim. Grace ise hem üzüldüğüm hem de onunla gurur duyduğum bir karakter oldu.

Julian için bu zamana kadar onu kullanmak dışında hiçbir şey yapmayan kadınlar dışında, o Julian'a çok farklı yaklaştı. Onu bir obje, bir hayvan yerine bir insan olarak değer verdi. Onunla yemek yedi, dışarı çıktı, film izledi, kitap okudu. Ona hayatı gösterdi. Julian ise Grace'i korumak için kendinden bile vazgeçecek kadar ona değer veriyordu. İkisi de birbirinin kollarında acı çekip, mutlu olup, gözyaşı döktüler..

Ve sona yaklaştıklarında -Tanrılarında ufak eli değmiş- olsa da ikisi de sonunda mutluluğu buldular. Julian hep bir ailesi,çocukları,karısı ve evi olsun istemişti. Bir yere ait olmak istemişti. Grace ise onu her şeyiyle sevip, kabul edecek birini istiyordu. İkisinin de dileği gerçekleşmiş oldu ve sonsuza dek mutlu yaşadılar kıvamında bir geleceğe sahip oldular.

Okurken keyif aldığım, kimi zaman üzüldüğüm, kimi zaman kızdığım, kimi zaman karakterleri bağrıma basmak istediğim ama çokça sevdiğim bir kitap oldu. Grace ve Julian ikilisini o kadar çok sevdim ki favorilerim oldular. Birbirleri için yaptıkları şeylere hayran kaldım. Birbirleri için yaratıldıkları fikrini, birbirlerine olan duygusal bağlarını, hislerini sevdim.

Serinin devamını da kısa bir sürede okumak istiyorum. Keşke devam kitapları da çıkacak olsaydı ama ne yazık ki mümkün görünmüyor. -Son olarak Julian ve Grace kalbimdesiniz.-



Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI