Kuşatma ve Fırtına II Kitap Yorumu





#kitapyorumu

Kuşatma ve Fırtına'yı okurken o kadar sıkıldım ki neredeyse Reading Slump'a sokuyordu beni, neredeyse.. Çünkü 320 sayfadır okuyordum ve kitapta hiçbir şey olmuyor gibi geliyordu bana. Yani aslında birşeyler oluyor ama aynı zamanda olmuyor gibiydi. Karanlık Efendisi ile Güneşin Elçisi ordusu arasında büyük bir savaş varken, her an her şey olabilecekken Alina'nın yemek yemek, partilere, davetlere katılmak, gereksiz kıskançlıklar peşinde olması ve sürekli birilerini öpme isteği arzusunda olması beni bezdirdi. (Alina'nın ışığın gücünü kullanarak kesme işareti yapmasını havalı buluyorum.) ✨

☀ Alina'nın, Güneşin Elçisi olmayı kaldıramadığını düşünüyorum. Aklı fikri başka yerlerde hep.. Alina'yı sevmiyorum, Malyen'i sevmiyorum.. Karanlıklar Efendisi adı var kendisi yoktu. Bu da beni bir parça üzdü. Ama neyse ki Nikolai vardı ve onun varlığı bir nebze katlanılabilir kılıyordu. Onun kitabını, hikayesini okurken daha mutlu olacağımı düşünüyorum. Tolya ve Tamar ikilisini de çok sevdim. Umarım onları daha fazla okuma şansım olur.

☀ Kitap sadece son 30 40 sayfada heyecan kazanıyor. Karanlıklar Efendisi geliyor ve olanlar oluyor. Alina ile Karanlıklar Efendisi'nin güçlerinin birleşmesi ve Alina'nın Karanlıklar Efendisi'nin güçleriyle birleştirip, alaşağı ettiği sahne güzeldi. Etkileyici buldum. Ama onun dışında kitap monoton bir şekilde ilerliyordu ve okurken sıkıldığımda bir gerçek.. Alina ve Malyen'in aptallıklarına iyi dayandım bence.. 😂 (Genya'nın başına gelenlere üzüldüm. Hak etmiyordu.)

☀ Alina büyük mücadeleden sonra yaralı ve yorgun bir halde saklanıyor ve gücünü toplamaya çalışıyor. Şöyle bir şey var ki; Alina gücünü geri kazanabilecek mi? Yoksa tamamen gücünü kaybetti mi? Karanlıklar Efendisi gerçekten yok oldu mu? Nikolai nerede ve hayatta mı? Kitap bir çok soru işareti ile bitti ve Çöküş ve Yükseliş'i okumayı fazla bekletmeyeceğim gibi görünüyor.


Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI