Fotoğraf || Ayşenur Kayabaşı ~ Yorum


Herkese Merhaba!
Yepyeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.

Adından da anlaşılacağı üzere hikaye bir fotoğraf ile başlıyor. Eylem'in eski sevgilisinden kurtulmak için hiç tanımadığı, hatta hayatında bir daha hiç görmeyeceği bir adam ile aynı fotoğraf karesinde bulunması ile olaylar başlıyor.

Eylem'in çatlak bir o kadar da anormal arkadaşı Ilgın fotoğrafı çekiyor ve Eylem'in eski sevgilisi Gökhan'a gönderiyor. Ama hesap etmedikleri bir şey gerçekleşiyor. Fotoğraf basına sızıyor ve Eylem, kendisini Tolga Sağlam ile nişanlanmış bir halde buluyor.

Hani yatağa tam yatarsınız, uygun pozisyonu da bulursunuz, gözleriniz kendiliğinden kapanır ama çişiniz gelir ya.. Öyleydim! Her şeyi düzene oturttum derken başıma iş çıkarmışlardı. Huzurumu bozmak istemiyordum fakat zor durumdaydım. Sonuç belliydi; ya ayağa kalkıp tuvaletin yolunu bulacaktım ya da mesanemi patlatacaktım.
Tolga ve Eylem'in karşılaşma sahnesi komikti. Özellikle çaktırmadan fotoğraf çekme çabaları, saatiniz var mı diye sorması ve Eylem'in aldığı tepkinin ardından "sizde de beyin yok galiba" muhabbeti ile sizi ilk bölümden etkisi altına alıyor.

Kitap boyunca komik diyalogların ardı arkası kesilmiyor. Romantizmin temellerinin atıldığı sahnelerde bile karakterlerden biri öküzlük yapıp, kendinizi gülümserken, hatta kahkaha atarken buluyorsunuz.

Ben kitapta Orkun ve Ilgın ikilisinin sahnelerini okuyacağımızı düşünmüştüm. Ama kitap Eylem ve Tolga üzerine kurulu. Bundan Ilgın ve Orkun'un da kitabını okuyabileceğimiz sonucu çıkardım ben. Özellikle yazarın son bölümü onlar için ayırması çok güzeldi.
Gözlerini devirip, "Çok abartma istersen..." dedikten sonra başını diğer tarafa çevirip güldü. "Hem burada ailene açıklama yapıyoruz. Evleneceğimz kızım, ister evet de ister hayır. Vallahi kaçırırım."

"Eşkıya."
Başlarda Eylem'e biraz gıcık olduğumu itiraf etmeliyim. Sürekli konuşması, susmak bilmemesi, şapşallıkları, sakarlıkları ve saçmalıklarından sıkılacağımı düşünmüştüm. Ama sonra Eylem'e alıştığımı fark ettim ve onu sevdim, benimsedim. Karakterin yaşı 25 olunca, insan olgun bir karakter bekliyor. Ama Eylem'in karakteri böyle.. Bu o kadar da göze batan bir durum değil. Çünkü okudukça Eylem'e alışıyor hatta kendinizi onun yerine koyuyor ve "aa bunu bende yapmıştım, bende böyle düşünüyorum, bende böyleydim" derken buluyorsunuz. Aslında Eylem, bizden, sizden biri. Okurken ona karşı yabancılık çekmeyeceğinizi düşünüyorum. 

Tolga'nın ise Eylem'den pek bir farkı yok. 30 yaşında olmasına rağmen ondan da bir olgunluk bekliyorsunuz ama Eylem'in etrafında olduğundan mıdır nedir o da Eylem'e benzemeye başlıyor. Onun saçmaladığı zamanlar ve şapsal halleri okurken sizi güldürüyor. Özellikle romantik anları öküzlükleri ile baltalaması ile "bu yapılır mıydı şimdi" derken buluyorsunuz kendinizi.. Kısacası Eylem ve Tolga; tencere& kapak misali birbirlerini bulmuşlar. 
"... beynimizin bize oynadığı bir oyun bu."

"Eğer gerçek veya yalan her neyse, hoşlanmaysa o," dedi Tolga duraksamamı zerre umursamadan. "O zaman beynin değil, kalbin oyunu olur."
Başlarda fotoğrafı basına kimin sızdırdığına dair deli şüphelerim vardı. Hatta bir ara ciddi ciddi Tolga ve ailesinden şüphelenmiştim. Çünkü Tolga'nın şüpheli bir kaç hareketini yakaladım ve bu beni biraz düşündürdü. Ama işin sonunda fotoğrafı basına kimin sızdırdığını öğrendiğimde şaşırmadığımı söyleyebilirim. 

Olayların biraz hızlı geliştiğini düşünüyorum. Karakterlerin birbirlerine aşık olma süreci, biraz hızlı oldu sanki. Bu nişan olayı çok hızlı oldu sanki. Tolga'nın ilk başlarda Eylem'den nefret eder hallerini düşündüğümde onunla nişanlanmamak için her şeyi yapabileceğini düşünmüştüm. Ama bu olayı bana göre sakinlikle karşıladı. Ne bileyim, ben Tolga'nın dünyanın öbür ucuna kaçacağını düşünmüştüm. Hatta bu nişan olayının uzayacağını, çekişmeler olacağını ve anca kitabın sonunda sonuçlanabileceğini düşünmüştüm. Ama öyle de sıkıcı olurdu diye düşünüyorum. O yüzden böyle olması daha iyi olmuş. 
"Belki birazcık... Aman hayvan kadar param olsa bende çirkin olmazdım."

"Kızım parası var, tamam ama yüzü de maşallahlık yani..."

"Ya ben aramayı kapatmamış mıydım?"

"Kapatmamışsın. Yakışıklı olduğumu bilmen hoş tabi... Fakat hayvan kadar paran olsa da senden bir cacık olmaz."
Kitabın kurgusunu orijinal buldum. Romantizm kısmı biraz zayıf kalmış ama kitap zaten komedi türünde olduğu için bu o kadar da göze batan bir durum değil. Karakterleri içimizden biri. Çünkü gerçek hayatta karşımıza çıkabilecek tipte karakterler. Karakterlerin olaylara verdiği tepkilerde öyle aslında. Kısacası fotoğraf, bizi yansıtan bir kitap..

Kitabı okurken çevremdekilerden; "neye gülüyorsun böyle?", "bu kadar komik olan ne?" gibi tepkiler aldım. Ve gerçekten kitap insanın üzerine böyle tepkilerin yağmasına neden oluyor. (İyi anlamda tabi ki..) 
"Deli misin Eylem? Gözümü kör etmişsin, nasıl başkasına bakayım?"
Ayşenur Kayabaşı'nın daha ilk kitabı ve ilk kitabı olmasına rağmen ben okurken keyif aldım. Mantıken kafama uymayan kısımlar olsa da sonuçta bu bir ilk kitap ve Ayşenur Kayabaşı'nın ilerde daha iyisini yapabileceğini düşünüyorum. Kitabı komik ve eğlenceli bir dilde anlatmış. Ama yaptığı espriler öyle bel altı değil. Küfür falan içermiyor ve dozunda bir espri anlayışı var. Akıcı olmasını da unutmamak gerek. Bu yönden artı puanı hak ediyor. 

Ben Ilgın ve Orkun ile Sağlam Ailesinin diğer kardeşleri olan Tarık ve Tülay'ın da hikayesini merak ediyorum aslında. Özellikle Tarık'ın hikayesini acayip merak ediyorum. O böyle içine kapanık, utangaç bir karakter ve onun karşısına nasıl bir kız çıkacak, nasıl bir maceraya atılacak, merak içerisindeyim. 
"İlk zamanlarda gökkuşağı gibiydin," derken saçma sapan benzetmelerime güldüm. 

"Rengarenk kişiliğim yüzünden mi?" diye sorduğunda kaşlarımı kaldırıp olumsuz anlamda işaret verdim.

"Ulaşamayacağım kadar uzaktın."
Kitabın kapak resmini çok başarılı buldum. Bana Eylem'i anımsatıyor. Bölüm başlarındaki fotoğraf makinesi resmi de çok güzel düşünülmüş. Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın. Elinize aldığınız an hikaye sizi içine çekiyor ve bitirmek ile bitirmemek arasında kalıyorsunuz. Ayşenur Kayabaşı'yı tebrik ediyor ve yolu açık olsun diyorum. Ve tavsiye konusuna gelecek olursak; sizi güldürecek ve hatta kahkaha attıracak bir kitap arıyorsanız; Fotoğraf'a bir şans vermelisiniz.. (=
Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI