Lemariz Müjde Albayrak || Yazar Röportajı

1. Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Klasik bir soru ile başlayalım. Lemariz kimdir? Kendinizden kısaca bahseder misiniz?
💙Merhabalar. Esas ben çok teşekkür ederim benimle bu keyifli serüveni paylaştığınız için. Gözlerimden kalpler fışkırarak bakıyorum. Siz göremiyorsunuz ama kocaman bir gülümseme var yüzümde sayenizde. Gelelim soruya, Lemariz bir hayalperesttir. Uçsuz bucaksız hayaller aleminde yaşamını somut dünya ile hayal dünyası arasında bölmek yerine iki dünyayı bir birine karıştırmış bir sihirbazdırda diyebiliriz. Bunu nasıl yapıyorsun derseniz sanırım aldığım eğitime borçluyum. Lisans eğitimim Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi. Sonrasında da pazarlama ağırlıklı işletme yüksek lisansı yaptım (MBA). Halen daha da bu alanlarda çalışıyorum. Bu da bana bir çok farklı dünyanın kapılarını aralıyor ve bende o dünyaları kitaplarıma taşıyarak okurlarıma ulaştırıyorum. Neden hayalperest dediğime gelirsek, çünkü ben tüm gerçekliği hayallerle süsleyerek masallar yazan biriyim. 
2. Yazarlık serüveniniz nasıl başladı?
💙Yazarlık serüveni kendimi yazarak ifade etmenle başladı diyebilirim. Yani takriben yazmayı ilk öğrenmemler başladı desem sanırım abartmamış olurum. Kendimi yazmayı ilk öğrendiğim zamanlardan itibaren yazarak ifade eder, öfkemi, sevincimi kağıda dökerdim. Ebeveynlerime mektuplar yazardım bana kızdıklarında. Daha sonraları bu hikayelere dönüştü ve lise yıllarımda kısa öyküler yazmaya başladım ancak utangaç bir gençtim, nadir olarak paylaşırdım. Bir gün yüksek lisansımda çok sevdiğim, reklamcılığın duayeni bir hocamız bizlerden boş bir kağıt çıkartmamızı istedi ve tek bir soru sordu: "Büyüyünce ne olacaksınız?" Bende tek bir cevap verdim ve dedim ki büyüyünce mutlaka en az bir roman yazacağım ve ben  yazar olacağım. O soruya verilen cevapların kaçı bir gün gerçek oldu bilmiyorum ama benimki gerçek oldu. 
3. Safir hikâyesi nasıl ortaya çıktı? Nede Historical Romance?
💙Safir benim çok zorlandığım bir dönemde girdi yaşamıma. Safir'i yazmaya başladığım dönemde ailevi bir dolu ve ciddi sağlık sorunları ardı ardına geliyprdu ve benim yazmakta olduğum Yoksun hikayesi tüm bu korkulu bekleyişler sırasında tıkandı. Benim için çok zorlu bir süreçti ama sağolsun canım gibi sevdiğim dostlarım beni yalnız bırakmadılar. Bırakmadıkları gibi her gün Yoksun sormaya başlamışlardı. Bende dedim ki onlara size bu hikayede ki karakterlerin atasını yazayım mı? Ben ne okumak istiyorsam onu yazarım ve o süreçte okumak istediğim şey kesinlikle tarihi romantik kurgulardı. Öykü Odabaş, İrem, Yağmur ve kendime diye özel olarak başladığım bu kurgu Hissiz serisinin karakterlerinin atası olmaktan çıktı ve kendi başına benim okumayı çok sevdiğim türde bir romana dönüştü. Ben buna yazmanın büyüsü diyorum. Sonuçta ben aşk yazıyorum, hangi zamanda, hangi mekanda ya da hangi gerçeklikte olduğunun hiç bir önemi yok. Belki bir gün karşınıza bir cinayet romanı ya da bir bilimkurgu ile çıkarım ama yine aşk yazarım. En çok hoşuma gidende o türü daha önce hiç okumamış, türe mesafeli okurlarımın ben yazdığım için okumaya başlayarak türü sevmeleri. Bu paha biçilemez. 
4. Kaleminizden Safir’in devamı niteliğinde yeni bir kurgu okuyacak mıyız?
💙Evet. Tam devamı denemez ama yine tarihi romantik türde kitaplarım olacak inşallah. Ufukta da Marrok ve Alistaire'in aşkı var. Ben şahsen onları okumayı çok istiyorum, umarım benimle okumayı isteyip merak edenler vardır. 
5. Kurgularınızı oluştururken hangi aşamalara dikkat ediyorsunuz?
💙Hayali aşk romanları yazıyorum ve bunlarda bir ölçüde gerçeklikten bahsedemeyiz. Hepsi birer masal ve masallarda prens üç başlı ejderhayla bile savaşabilir. Lakin ne var ki her ne kadar masalsı bir düzlemde yazıyor olsam bile her bir hareketin, tepkinin, olay - mekan örgüsünün belirli bir gerçeklik düzlemine bağlı kalması gerekir. Bu yüzden karakterlerimi oluştururken çok katı çizgilerle belirlememeye ve olaylar zincirinde bu adam/kadın bu olaya ne tepki verirdi diye tartmaya özen gösteririm. En dikkat ettiğim bir diğer şeyde sonunu baştan belirlemek. Her güzel şeyin bir sonu olmalı ki tadı damakta kalmalı. Aksi halde sezonu gereksiz uzatılıp reytingi düşen diziler gibi olur yazılan eser. Olay örgüsünde belirli iniş çıkışlar ve mutlaka son belirlenip o sona doğru kaba hatları belirlenen çizgide ilerlenirse o zaman yazarda yazdığı şeyin içinde kaybolmaz. 
6. Tarzınız dışında farklı bir tür yazmak isteseydiniz bu hangi tür olurdu?
💙Kesinlikle cinayet ve fantastik. Belki bir gün yazarım ancak onlarıda da aşk romanı formuna sokacağımdan acaba başka bir tür olarak kabul eder misiniz?
7. Wattpad serüveniniz nasıl başladı? Kurgularınızı paylaşmaya nasıl karar verdiniz?
💙Wattpad serüvenim uykusuz geçen hamilelik sonrası emzirme dönemimde başladı. Online kitaplar okurken buldum ve uzunca bir süre takipte kaldım. Daha önce forumlar vardı ve bir sürede facebook'dan yayınlanan kitaplar ancak ben her ikisinede eser hakları açısından güven duymuyordum. Wattpad de doğru isimlerle tanıştım ve onların sayesinde wattpad'in hukuki boyutlarını, öğrendim. Bu sayede de wattpad'de paylaşmayı denedim. 
8. Yazdıklarınızda sizi yansıtan ya da gerçek hayattan esinlendiğiniz yönler oldu mu?
💙Gerçek hayattan aldığım çok şeyde oldu. Frezya'da ki tüm karakterler örneğin gerçek hayattan doğan karakterler. Bir gün haberlerde polisin yaptığı fuhuş operasyonunda tutullananlar arasında yetiştirme yurdu bekçisinin olduğunu ve yurttaki kız çocuklarını kandırdıklarını izledim ve böylece Hacer doğdu. Zaman zaman kendimide yansıtıyorum hikayelere ama aramızda sır kalsın, misal Safir'de ki Caci benim olmak istediğim yaşlılık. Şimdi Aşk Hali'ni yazıyorum ve orada bir çok kişiye abartılı gelebilecek olan ve nefret edilen baba karakteri çok eski bir arkadaşımın birebir babası olur. 
9. Bir gün kitap çıkarma hayalleri olan hikâye yazarlarına söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
💙Yazın, hiç bıkmadan, usanmadan yazın ama yazdıklarınızı ilk siz okuyun. Kendi yazdıklarınızı hakkaniyetle okuyabilmek içinde önce çok kitap okuyun. Öyle üç beş tane tek türden değil, dini kitaplardan tutunda tıbbi kitaplara kadar her ne varsa okuyun. Yazmak belli bir kültür ve yaşanmışlık birikimidir. Yazarın yazı dünyası kendi yaşadığı dünya ile kısıtlıdır. Bilmediğiniz bir şeyi yazamazsınız öyle değil mi? Hepsinden ötesi, yazmak isteyenlere altın niteliğinde bir şey söylemek, bir ipucu vermek isterim: araştırın. Okumayan, araştırmayan ve yazmaktan bıkan yazar olmaz. Bu yüzden de aslında bir yazar olmak için basılı bir kitabınızın olup olmamasının hiç bir önemi yok. Her basılı kitabı olanın yazar olmadığı gibi her kitabı basılı olmayana da yazar değil denmez bence.  
10. Son olarak okuyucularınıza neler söylemek istersiniz?
💙Okuyun ve bir hobi edinin demek isterim. Okumak sonu olmayan dipsiz bir açlık. Okudukça daha çok okumak istersiniz. Bu yüzden ayrım yapmadan okuyun ve her şeyi, özellikle de size ait olmayan karşıt fikirleri okuyun ki neye karşı olduğunuzu en az kendi tezinizi savunmak kadar iyi bilin. Ancak böylece çürütülmeyen tezleriniz olur. Hobi de size farklı dünyaların kapısını açar. Gelişmek insanlara has bir özellik bu yüzden bu özelliği beslemek gerek diye düşünüyorum. 

Aşkla kalın, sevin ve sevilin...

Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI