Herkese Merhaba!
Nemesis Yayınlarının Eylül Ayı kitaplarını gördünüz mü?
Ben kapak resimlerine bayıldım. Böyle cıvıl cıvıl..
Yakın bir zamanda kitap alışverişi yapacaksanız bunlara da bir göz atın bence.. :)
New York’lu kadınların hayallerini süsleyen gözde bekâr Brit Bencher’ı herkes Öldüren Cazibe diye bilir. O bekletilemez, reddedilemez, istediği şeyi alması için neyi istediğini işaret etmesi yeterlidir.
Ancak madalyonun öbür yüzünde, ailesine son derece düşkün, şefkat dolu bir adam vardır. Özellikle söz konusu şey kız kardeşi olduğunda akan sular durur. Yaşadığı kötü günler nedeniyle büyük bir depresyon geçiren kız kardeşinin tek kurtuluş yolu, hiç kimsenin ulaşamadığı bir adamla görüşüp yıllarca üzerinde çalıştığı projeyi ona anlatmasıdır. Bu onu yeniden hayata döndürebilecek tek yoldur ancak Brit tüm şöhretine rağmen bu adama ulaşamayan insanlar arasındadır.
Sonunda bir yol bulur. Gizemli adamla görüşebilen tek kişi gibi görünen avukatına ulaşır. Tori Anderson. Doğrudan o adama ulaşmak istediğini söylese asla yardımcı olmayacak olan Tori’yi baştan çıkarmaya, böylece duygularını kullanarak ondan istediğini almaya karar verir. Ne de olsa o Öldüren Cazibe’dir. New York’lu modeller, kapak kızları, hatta neredeyse tüm kadınlar onun peşinden koşarken, Tori gibi bir avukatın ona hayır demesi mümkün değildir.
Öyle değil mi?
Joey, iş için Amerika’dan İngiltere’ye gelmiştir. Son dönemlerde epey kötü gitmiş özel hayatı yüzünden, evinden uzakta olacağı bu dönemi, kafasını toplamak için de kullanmaya kararlıdır. Kaldığı evin kapı komşusu olan Ian ve kızı Lily ile tanışır. Sadece baba ve kızdan oluşan bu aile, hayatına tahmin etmeyeceği bir şekilde dahil olmuştur ve aralarındaki ilişki gittikçe güçlenmeye başlar. Ian, Joey’in hayatında gördüğü en farklı ve dingin erkektir. Ve bu dinginlik, geçmişte yaşadıklarından ileri gelmektedir.
Evinin yakınlarında koşuya çıktığı bir gün Joey, saklı kalmış bir göl keşfeder. Kışları buz tutan bu göl, beş kadının sığınağıdır adeta. Her gün gölün buz gibi sularında yüzmek için buluşan beş eski dost… Joey’i de aralarına davet ederler. Onlarla birlikte gölün soğuk sularında yüzmeye başlayan Joey, bu kadınlardan hayatla ilgili her gün yeni bir şey öğrenir. Ağızlarından çıkan her cümleden bilgelik akan bu kadınlar, Joey’i, hem kendini hem de Ian’ı anlayabileceği bir yola sokarlar. Ancak hayatta geri dönüşü olmayan bazı yollar vardır. Anlamak gibi… İnsan bir kez anladığında, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Ailenize ait İtalyan restoranının işleri çok kötü ve siz her şeyi düzeltmek için işin başına geçtiniz.
Çalışanları idare etmek çok zor çünkü hepsi ya akraba ya da eski bir tanıdık.
Garsonluk yapan kardeşiniz kız arkadaşıyla görüşmek için sürekli işi savsaklıyor.
Barmense sigara tiryakisi. Durmadan sigara molası verip barı boş bırakıyor.
Hepsinin yerine çalışmak ve müşterileri memnun etmek zorundasınız.
Yine de şefin açığını kapatmanız çok zor. Zaten o da karısıyla kavga etmiş ve sinir bozukluğundan bütün yemeklerin baharatını ve tuzunu fazla kaçırıyor. O kadar fazla kaçırıyor ki, müşteriler durmadan su sipariş ediyorlar.
Boş masalardan birine bir kadın ve bir adam oturuyor. Kardeşiniz ortalarda olmadığı için masanın siparişini almaya gidiyorsunuz. O anda, üç yıl önce, sadece size aşık olduğu ve siz sorumluluk istemediğiniz için terk ettiğiniz kadınla göz göze geliyorsunuz. Üstelik karşısında oturan kıl kuyrukla da sevgili gibi görünüyor.
İşte size Gavin Luciano’nun hikâyesi. Ama bu hikâyeye biraz acı katabiliriz. Gavin’in karşısında bulduğu kadın, yani Miranda Storme, son yılların en beğenilen restoran eleştirmeni. O akşam şefin bol baharatlı spesiyalini yedikten sonra içinde yeninden alevlenmeye başlayacak olan terk ediliş acısı bütünüyle gerçek.
Bu gerçek de onun ilham kaynağı.
Alacağı intikam için.
Sonuna kadar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder