Herkese Merhaba! Yepyeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.
Benim merakla beklediğim Gitme sonunda raflarda yerini aldı.
Yorumuma başlamadan önce;
☃ Gitme... Sen nasıl bir kitaptın öyle.. Gitme, bir solukta okunacak kitaplardan biri. Yazar her kitabında çıtayı bir tık daha yükseltiyor ve siz yazarın kaleminin büyüsüne kapılmış bir halde buluyorsunuz kendinizi..
☃ Tunç Mirza, Kimliksiz'den tanıdığımız Deryal'in oğlu. Tunç, dokuz yaşındayken yaşadığı bir olay sonucu herkesle arasına bir duvar örmüştür. Herkese karşı mesafeli ve soğuk bir duruşu vardır. Ailesine karşı bile. Ve bu mesafeli duruş, ailesi ile aralarını açmıştır. Kısacası Tunç Mirza hayata sert bir başlangıç yapmıştır.
☃ Bir gün Tunç ve Hayat'ın yolları kesişir. Tunç her ne kadar mesafeli biri gibi görünse de eğlence ve gece hayatına düşkündür. (Çapkın olduğunu söylememe gerek yok, sanırım.) Tunç, Hayat'ın ona olan ilgisini fark eder ve kendisi ile Hayat'ı tehlikeli bir yola sürükler.
☃ Hayat, karşılaştıklarının ertesi günü kendisini Tunç ile evlenmiş olarak bulur. "Deliler gibi aşık olduğu adamla evlenmiş, ne güzel işte" diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü bundan sonra Hayat'ı zorlu bir dönem beklemektedir. Çünkü Tunç ile yaşamak cehennem çukurunda yaşamak gibidir..
☃ Tunç'un kendini sevdiklerinden soyutlaması bana doğru gelmedi. Araya mesafe koymasının bir sebebi var ama ne kadar idare edebilirdi ki.. Elbet bir gün bir yerden patlak verecekti.
☃ Hayat'ın kurduğu toz pembe hayalleri Tunç tarafından yerle bir edildi. Tunç'un ilk başlarda Hayat'a olan tavırları, davranışları, onu aşağılayıcı ve küçük düşürücü davranışları beni çileden çıkardı. Hani, böyle tutup kafasını duvara vurmak istedim. Hayat'da bir yere kadar çok iyi idare etti. Gururunu ayaklar altına aldırmadı. Direndi, çabaladı ve geçte olsa özgürlüğüne, mutluluğuna kavuştu. Hayat'ın çektiklerini okuyunca onun ne kadar güçlü ve sağlam, ayakları yere basan bir karakter olduğunu görüyorsunuz. Yani Tunç'a inat nasıl ayakta dimdik durduğunu okurken "helal olsun" be kızım diyeceksiniz. Hayat'ta da ne sabır varmış. Tunç'a ve yaptıklarına iyi sabretti. Onun tek suçu sevmekti. Tunç'un bu tepkisini hak etmiyordu. Burada her ne kadar istekleri dışında bir evlilik gerçekleştirmiş olsalar da bir kadın bu kadar ezilmeyi, aşağılanmayı hak etmez! Bu konuda Tunç efendiye çok kızgınım, çok!
☃ Öfke Tunç'un gözünü o kadar kör etmişti ki.. Gözlerinin önünde Hayat'ın eriyip, bittiğini göremeyecek bir durumdaydı. Ama bir gün bir şey Tunç'un kafasına "dank" etti ve gözlerinin önündeki gerçeklerle sonunda yüzleşti.
☃ Tunç'un yaptıkları bir bir aklına gelince derin biz hüzne ve pişmanlığa boğuldu. Hayat'ın ayaklarına kapanacak, son nefesini verene kadar ondan özür dileyecek bir duruma geldi. Hayat, hemen yelkenleri suya indirmedi. Tunç beyimizi süründürdü ve bence Tunç'un birazcık burnunun sürtmesi gerekiyordu.
☃ Tunç öyle çaresiz bir durumdaydı ki, en ufak bir umut kırıntısı için her şeyi yapmaya hazırdı. Ve her gününü, her saniyesini Hayat'a kendini affettirerek ve onu sevdiğini kanıtlayarak geçirdi. Hayat'ın ailesine de çok kızgınım. Her ne yaşanmış olursa olsun, kızlarını böyle bir başlarına bırakmaları hiç hoş değildi. En sonunda ailesinin hatasını anlaması iyi oldu tabi ama Hayat'ın çektiklerine, onlar bu kadar sabredebilirler miydi bilmiyorum..
☃ Hayat ve Tunç ilişkilerine sağlam ve yeniden bir başlangıç yaparlarken hayat önlerine bir engel daha çıkardı. Kitabın son bölümlerinde bir solukta okuyacağınız bol aksiyonlu sahneler yer alıyor. Bu sahnelerde bir adamın sevdiği kadın için neleri göze alabileceğini ve neleri feda edebileceğini okuyoruz.
☃ Emekli öğretmen Mustafa Bey! Bu karakter böyle bir sonu hak etmiyordu. Nasıl üzüldüm anlatamam. Hani içimde milli yas ilan edeceğim. Ona biçilmiş son o derece sarstı beni. Düşünüyorum da Hayat'ın yerinde olsam gözlerimin önünde gerçekleşen "o" sahneyi kaldıramazdım sanırım. Selvi Atıcı, "o" sahneyi o kadar iyi kaleme almış ki gözünüzde çok net bir şekilde canlandırabiliyorsunuz.
☃ Her şeyi bir kenara bırakırsak kitabın sonu tatmin edici ve çok güzeldi. Bir yandan sona yaklaşmak istiyorsunuz bir yandan da bitmesin istiyorsunuz. Sizi böyle bir ikilemde bırakıyor.
☃ Kitapta Adem'in oğlu Ali'yi de görüyoruz. Ve Ali tam babası kılıklı. Onun kitabını çok merak ediyorum. Ali'nin sahnelerini okurken Adem'i görmüş gibi oldum ve çok sevindim! Kitapta "Sen" kitabındaki Demir'i de görüyoruz ve ben onun adını okuduğum an gözlerimden kalpler fışkırdı. Onu da kitapta görmek çok güzeldi. Deryal ve Burcu'nun yaşlanmış hallerini gözümde canlandıramadım. Nasıl desem; onlar benim gözümde hep ilk zamanlardaki halleriyle kalacaklar. Ve küçük bir not; Yemekleri Deryal yapıyor. Burcu hala yemek yapmayı bilmiyor ve bu huyu oğlu Tunç'a da geçmiş. (=
☃ Tunç her ne kadar acımasız ve gaddarsa, Mirza da bir o kadar pişman, çaresiz ve affedilmeye aç bir adam. (İkisi de aynı kişi, okuyunca daha iyi anlayacaksınız.) Bir yanınız ona kızıyorken, bir yanınız kıyamıyor. Böyle bir ikilemde kalıyorsunuz.
Selvi Atıcı böyle kitap yazmayı nereden öğrendi? diye soruyorum. Bir solukta okunacak türden bir kitap. Saatler içerisinde bitirdim kitabı ve işaretlediğim alıntıları bir kenara yazacak olsak yeni bir kitap çıkar ortaya.. Selvi Atıcı, her kitabında okuyucusunu şaşırtmayı başarıyor. Anlatımı, kelimeleri kullanışı, karakterlerin iç dünyasını yansıtışı... her şeyiyle büyülüyor insanı. Ben okurken zamanın nasıl geçtiğini unutuyorum. Bir sonraki bölüme geçmek için sabırsızlanıyorum.
☃ Selvi Atıcı'nın kalemi adeta sihirli, insanı kendine çeken bir tarzı var. Bu zamana kadar okuduğum hiç bir kitabından beni yanıltmadı.. Okurken bana bir çok duyguyu yaşattı. Bir yandan hüzünlendirirken bir yandan güldürdü. Bir yandan sinir krizleri geçirtirken bir yandan şaşırttı..
☃ Uzun lafın kısası; İçinde macera, aşk, romantizm ve heyecanı doruklarda yaşayacağınız soluksuz bir hikaye arıyorsanız Gitme'ye bir göz atın derim. (=
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder