Orijinal Adı: One Tiny Lie
Selam Millet!
Yorumuma nereden başlasam bilmiyorum ama beni sinir eden bir kaç noktaya değineceğim.
Şimdi! Herkes yazıyor. Bende şu "aşk üçgeni"ne bir el atayım demiş, sanırım Yazar. Bir de keşke olaylar "şimdiki zaman" ile anlatılmasaydı. Odaklanma sorunu yaşadım. Gerçi bir süre sonra insan alışıyor ama, neyse.. Kitabın orijinal dili de mi böyle acaba? İlk kitabı okuyalı uzun zaman oldu ve ikinci kitaba başlarken biraz sıkıntı yaşadım. Olayları hatırlamak adına.. Ama sonrada toparladım tabi ki.. Bu yazarı seviyorum. Akıcı bir kalemi var. Okurken sıkmıyor. Gerçi biraz buhrana sokuyor insanı ama olsun.. :D Tiny'nin hikayesini okuyabilecek miyiz acaba? Ya da Reagan ve Grant? Yazar onların hikayesini yazmamış ama belki ilerde yazmayı düşünür. Ashton, her ne kadar bu hikayedeki kötü çocuk gibi görünse de aslında öyle değil.. Ashton, babası tarafından baskıya maruz kalmış -ki hala baskıya maruz!- yaralı bir çocuk. Tam bu noktada karşısına Levie çıkıyor. Eh, iki yaralı ruh bir araya geliyor. Birbirlerinin hallerinden anlıyorlar, birbirlerine destek çıkıyorlar falan filan.. Ashton'un öküzlük yaptığı kısımlarda olmadı değil. Ama sevdim. Yani sırf Ash için okunur bu kitap! Ashton'un babasını anlamıyorum. Yani, bir insan neden öz evladından nefret eder ve onu tutsak eder ki.. Derek ve Eri ikizlerini çok sevdim. Keşke hayatın onlar için da farklı planları olsaydı.. Çeviri de "Oy Aman Tanrım" kısmı biraz rahatsız ediciydi. En azından sık sık tekrarlanmasa güzel olurdu diye düşünüyorum. Okurken Trent ve Kacey'i özlediğimi fark ettim. Dr. Stayner! Sen benim olsana! Sen nasıl bir insansın yahu! Böyle doktor her eve lazım. Adam ömür törpüsü gibi. (= Benim yaşam koçum olabilir miiii? :D Kitapta en sevdiğim karakter oldu! Umarım serinin diğer kitaplarında da onu görebiliriz. Üçüncü kitabı merakla bekliyorum, umarım yayın evi üçüncü kitabı tez vakitte bizlerle buluşturur. (= Ve son olarak eğer K. A. Tucker ile tanışmadıysanız bir şans vermelisiniz bence.. (= |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder