Cam Şato || Throne of Glass#1 || Yorum


Görseli bir blogdan almıştım sanırım, hatırlamıyorum. :(

Herkese Merhaba.
Yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım..
Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum. Karmakarışık duygular içerisindeyim.


Celaena, bir suikastçı. Ama kitap boyunca doğru düzgün bir numarasını göremedim. Sonlara doğru o düello sahnesinde biraz hareket vardı ama bana yeterli gelmedi. Celaena, biraz pasif kaldı bana göre. Ne bileyim ben daha böyle vurdulu kırdılı bir şey bekliyordum ama bir suikastçıdan çok bir leydi gibiydi. Celaena, herksin korkuyla baktığı, adını duyan herkesin ardına bakmadan kaçtığı bir suikastçı iken böyle pasif kalması beni deli etti. Cam Şato'ya gelmeden önce bir köleydi. Belki bu süreçte, eli zayıflamış olabilir. Ama bilmiyorum, ya... Benim beklentim yüksekti, o yüzden böyle hissediyor olabilirim. Hani insan suikastçı deyince böyle asıp kesen bir karakter bekliyor ama Celaena öyle bir karakter değil. Gerçi kendisi 18 yaşında ve biz kız olduğu için ve bunun haricinde acı dolu bir çok şey yaşamış olduğu için bu durumu ruh haline verebiliriz. Neyse ki yaşadıkları onu bir canavara dönüştürmemiş. Onun ruhu güçlü ve hala yerinde... Ve iyi..



Dorian&Celaena&Chaol arasındaki aşk üçgenine ne demeli? Gerçi kitabın içeriğinde pek aşk olduğu da söylenemez. Aşk biraz geri plandaydı ama ortada bir aşk üçgeni olduğu bariz ortadaydı. Dorian ürkek ve pasif bir karakter bana göre. Veliaht Prens ama pek sözünü geçiremiyor. Babasından nefret ettiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Cealena, Kral'a gününü gösterse ne güzel olur. :D

Chaol, zavallım ya.. Celaena'dan uzak mı dursa, ona yakın mı olsa ikileminde kaldı. Gerçi Celaena, Dorian'a yol verdi ama serinin ilerleyen kitaplarında neler olacak merak içerisindeyim. Ben Dorain'ı da Chaol'u da sevdim.

Kitapta işin içine büyü de giriyor ve olaylar bambaşka bir boyuta taşınıyor. Kitap biraz ağır tempoda ilerliyor. Yazar konuyu ince ince işlemiş. Kitabın başlarında pek bir hareket yoktu ve bu okurken sıkılmama neden oldu. Gerçi bu serinin ilk kitabı ve bir başlangıç kitabı olduğu için yazar böyle uygun görmüş olabilir.

O düello sahnesi neydi öyle ya? Tamam işin içine Elena ve büyü falan giriyor ama ne bileyim bir şeyler eksikti sanki. Hani böyle okurken bana pek bir heyecan katmadı. Nedeni, kitabın başından beri bizi bu düelloya hazırlayıp yazarın o sahne gelince bize heyecanı, o hissiyatı verememesine bağlıyorum.

Bilmiyorum ya.. Yukarıda da dediğim gibi beklentim oldukça yüksekti ve kitap beklentilerimi karşılamayınca biraz hayal kırıklığı yaşadım.



Bir de o son kısım neydi öyle allasen? Okuyanlar bilir o imza sahnesinden bahsediyorum. Kral ne uyuz, ne pislik çıktı ya.. Celaena ne zaman öldürecek diye dört gözle bekliyorum. Öyle illet etti beni.. Şimdi, Celaena (bu ne biçim isim?) imzayı attı ama bundan sonra neler olacak merak içerisindeyim. Gerçi benim bir kaç tahminim var ama umarım yazar beni tahminlerimde yanıltır. Celaena'nın sonunun kötü olmasını istemiyorum. 

Değinmek istediğim bir konu daha var. Son bölümlere doğru düello sırasında bir zehir sahnesi vardı. Okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır. Bence yazar o kısımda saçmalamış. Çünkü daha önce zehir yarışması yapılmıştı ve Celaena kazanmıştı. Ama düello sahnesinde şarabın içinde zehir olduğunu nasıl anlamadı? Benim anlamadığım nokta bu. Ben Celaena'nın şarabın içinde zehir olduğunu fark edeceğini düşünmüştüm ama oyuna geldi. Beni rahatsız eden durumlardan biriydi bu kısım.. Yazar bu sahnede ne yapmaya çalışmış? 

Her neyse...

Her ne kadar sıkıldığım yerler olsa da bana göre orta karar bir kitaptı. Beklentinizi yüksek tutmazsanız seveceğinizi düşünüyorum. Ülkemizde üçüncü kitap çıkar mı orası muamma ama seriye devam etmeyi düşünüyorum. Ve "Karanlık Taç"ı okumak için sabırsızlanıyorum.. (=


NOT: Kapak görselindeki kızı Candice Swanepoel'e benzeten bir tek ben değilimdir, herhalde.. Okurken de gözümde hep o canlandı. Kitap kapaklarından beğendiklerim de aşağıdakiler.. Gerçi bizim ülkemizdeki kapak görselinin de gideri var, en azından içeriğini yansıtıyor ama daha iyisi olabilirdi bende.. (= 

 Neyse çok fazla uzattım.. Yeni yorumlarda görüşmek üzere...
Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI