Beni Yarına Bırakma [Kitap Yorumu]


Okurken beni psikopata bağlayan yer yer sinir eden yer yer hüzünlendiren bir kitap oldu Beni Yarına Bırakma.

Selma, mimarlık bölümünde okuyan bir öğrencidir. Ve staj için gittiği şirkette yolları Selim ile kesişir. Ve hayatının tahmin edemeyeceği kadar değişikliğe uğrayacağından haberi yoktur.

Selma'nın hissettiklerini, kendi iç çatışmasını okurken "ne çektin be yavrumm" moduna girdiğim doğrudur. :D Selma'ya hak verdiğim yerler de oldu, onaylamadığım yerler de.. 

Kitapta en sevdiğim karakterler Aylin, Perihan ve Metin oldu. Okurken "bende isterim Perihan gibi bir hala" dedim. Yani, kim Fransa'dan yeğenine kıyafet gönderen bir halayı istemez kiii... :D

Aylin... bir insanın gerçek hayatta da isteyebileceği, dost diye başını yaslayabileceği bir karakter. Okurken kendimi ona daha yakın hissettim. Selma'nın zor günlerinde yanında olup, onu yargılamadığı ve desteğini esirgemediği için benden tam not aldı. Ahh keşke arasını şu Mert denen çocukla da yapaydık iyiydi ya. .Neyse belki ikinci kitapta Mert&Aylin ikilisini görürüz. Bence onlardan muhteşem bir ikili olur. :D

Yalnız aklıma takılan bir konu var. Bu bizim Aylin hangi ara Mehmet Ali ile evlendi onu anlamadım. Ben mi unuttum yoksa bir şey mi kaçırdım bilmiyorum ama Aylin&Mehmet Ali ikilisini çözemedim ben. 

Metin'in Selma'yı kardeşi gibi koruyup sevmesi benden tam not aldı. Özellikle Selim'in onu üzdüğü dönemlerde yanında olması, ona bir ağabey şefkati ile sahip çıkmasıyla Metin sevdiğim karakterlerden biri oldu.

Selim.. ne yalan söyleyeyim sevemedim ben Selim'i... Bencilliği yüzünde az çektirmedi Selma'ya. Ama Selim'i de Selma'dan ayrı olarak düşünemiyorum. Selim'i, Selma ile birlikteyken sevdim. Baba olmanın telaşı, geç kavuştuğu aşkı ile çok güzel bir ikili oldular. Ama tek başına Selim, benden tam not alamadı. 

Ayten, herkesin de nefret ettiği gibi benim de nefret ettiğim karakterlerden biri. Selim'i aldatması yetmiyormuş gibi Selma'ya da çok çektirdi cadoloz! Allah'tan Selim, Ayten'den boşandı da hepimiz kurtulduk. Ama bence bu işin altından başka işler de çıkacak. Bu Ayten boşanmayı kendine yediremeyip Selma&Selim ikilisini rahat bırakmayacak ben söyleyeyim.

Lamia Hanım... Kaynana!... Selma'ya kötü kadın muamelesi yapmasından dolayı sevilmeyen karakterlerden biri. Oğlunun Selma ile evlenmesine bu kadar kolay onay verdiğine hala inanamıyorum. Selma ile Selim evlendi evlenmesine ama bu Lamia Hanım bunlara gün yüzü göstermeyecek gibi geliyor.

Selma.. Her ne kadar Selim'den uzak durmaya çalışsa da kalbine engel olamadı maalesef. Okurken "yapma kızım, uzak dur şu Selim'den" diye söylenip durdum ama en sonunda aşk galip geldi. 

Selma, beni bazen sinir etti bazen de hüzünlendirdi. Selim ile yasak bir ilişkiye hiç başlamayacaktı. Zaten sıkıntılı bir hayatı vardı Selim de üstüne eklenince çekilmez oldu.

Kitapta bir kısımda Metin, Selim ile Selma'nın arasındaki ilişkiyi öğrenince "Bencil itin tekisin!" gibi bir cümle kurdu, eğer yanlış hatırlamıyorsam.. O sahnede Metin karakterinde kendimi gördüm. Yani Metin resmen duygularımın tercümanı oldu. :D

Adam hem evli hem de kendinden kaç yaş küçük bir genç kızla ilişkiye giriyor. Var mı böyle bir dünya! Beyimizin de egosu tavan yapmış tabi ortalıkta dolaşıyor. Hayır, yani çok sinir oldum. Eğer Selim geçmişteki hal ve davranışlarına devam etseydi benden çekeceği vardı. :D

Aralarındaki büyük yaş farkı da beni rahatsız eden etkenlerden biri. Selim 35, Selma 23 yaşında, yanlış hatırlamıyorsam ve bu okurken beni rahatsız etti. Selma'ya da az kızmadım değil! Tamam hak verdiğim, üzüldüğüm yerler vardı ama eğer iradesine sahip çıkıp Selim'e karşı olsaydı belki bu kadar çok çekmezdi.

Yani sen tut, evli bir adamın (her ne kadar zoraki bir evlilik olsa da) git yatağına gir, sonra birlikte olun! Yok arkadaş! Tepem attı benim orada! Selim zaten öyle bir yer arıyordu, sen git adama istediğine ver. Sonra adam senin peşini bırakır mı? Tamam sakinim, gerisini okuyanlar biliyor zaten. Daha fazla konuşmayacağım bu konu hakkında :D (Benim kaldırabileceğim bir şey değildi bu olay.)

Gelelim diğer karakterlere...

Zehra Hanım, "nasıl bir kadındır bu, yahu!" dedirtti bana. Bir insan bu kadar mı soğuk nevale, sevimsiz olur. Hadi madem Aziz Bey ile ayrıldın. Bunda kızının suçu ne? Selma, anne ve baba sevgisinden mahrum büyümüş zavallım. Bunun yokluğunu öyle derinlerde hissetmiş ki okurken ben bile hüzünlendim.

Selma'nın babasına bir şans vermesine sevindim. Yoksa içinde kalacaktı kızın. Keşke demekten kurtuldu en azından. Umarım Baba&Kız diyaloglarını diğer kitapta daha sık görürüz.

Kitapta beni rahatsız eden daha doğrusu keşke daha fazla olsaydı dediğim bir durum söz konusu. O da; diyaloglar! Aylin&Selma, Selam&Aziz Bey ve diğerlerin arasındaki diyaloglara daha uzun olsaydı keşke dedim. Özelikle Aylin&Selma ikilisinin diyaloglarına doyamadım ben, umarım ikinci kitapta daha uzun diyaloglarla karşılaşırız.

Bir diğer nokta; yılbaşı sahnesi! O sahne bana kısa kesilmiş gibi geldi. Halbuki Selim ve Selma'dan daha fazlasını beklerdim ben. O yılbaşı gecesinin bir kaç sayfa ile kısaltılmış olmasını sevmedim. Daha uzun olsaydı tadından yenmezdi hani! :D 

Aziz Bey ile Zehra Hanım'ın Selma'nın anneannesi yüzünden ayrılmalarına çok sinir oldum! Nasıl bir anne kızına bunu uygun görür ki.. Resmen kadın kızıyla kocasının ayrılmasına sebep olmuş. Okuyanlar bilir ne demek istediğimi. Maalesef anneanne faktörü de sevmediğim karakterlerden biri oldu.

Her neyse...

Selma ve Selim mutluluklarını Hüma bebekle taçlandırırken bundan sonra olacakların da merakı içerisindeyim. Dram severler için biçilmiş kaftan! Çünkü kitapta hüzün ve bir genç kadının çığlığı var. Bu tarz kitapları seviyorsanız okumanızı öneririm. ;)

Bir kaç yazım hatası vardı ama yayınevinin onu diğer baskılarda düzelteceğini umuyorum. Bu arada kapak resmi ve kalitesi ile de Postiga Yayınlarını tebrik ediyorum. İçeriği ile kapak resmi birbirini tamamlamış.

Okurken bazı cümleler bana fazla uzatılmış geldi. Yani bir cümleyi iki üç defa okuduğum oldu. Devrik cümlelerle anlatıma hareket katılmış, ama biraz azaltılsa daha akıcı okunabilir. (Bana göre) Betimlemeler fazla yoğun olsa da çok da rahatsız eden bir durum yoktu ortada. 

Kitap iki kısımdan oluşuyor; geçmiş ve gelecek. Yazar geçmiş ve geleceği anlatırken akışı bozmamış. İki dönem de birbirleriyle bağlantılı gidiyor ve aklınızda soru işareti bulunmuyor. Bu tarz kitaplarda genelde olay akışında bir eksiklik olur ama ben bu kitapta sezemedim onu. Yazar başarılı bir şekilde bu işin üstesinden kalkmış. Kendisini tebrik ediyor ve yolu açık olsun diyorum.

Katkılarından dolayı Postiga Yayınevine ve Burçin Çelik'e teşekkürler.
Pinterest shareGoogle Plus share

2 yorum:

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI