Kalbiniz affetse bile ruhunuz ihaneti unutup yeniden sevmeyi öğrenebilir mi?
Dorset sahilini dalgalarıyla döven fırtınalı bir deniz… Kayaların tepesinde gün ışığında beyaz duvarlarıyla adeta inci gibi parlayan bir çiftlik evi…Clifftops.
Burası Dora'nın bir zamanlar evim dediği yerdir. Şimdi ise Dora sevdiği adamla Londra'da yaşamaktadır ve içinde yeni bir hayat büyümektedir. Ancak on bir sene önce yaşadığı o korkunç olaydan bu yana kendini bir türlü toparlayamıyordur. Dahası kendini bir anne adayı olarak yeterli görmemektedir.
Daha fazla bu şekilde yaşayamayacağını anlayan Dora, geçmişiyle yüzleşmek için çocukluğunun geçtiği o eve döner. İstediği cevapları annesinden öğrenecektir. Fakat döndüğünde hiçbir şeyin eski masumluğunu korumadığını görecektir. Çünkü her ailede sırlar vardır ve bazıları sonsuza kadar saklanmalıdır…
Kıyıya Vuran Deniz Kabukları, ihanet ve yalanlarla parçalanan bir ailenin umuda tutunuşunu anlatan muhteşem bir roman.
- Kıyıya Vuran Deniz Kabukları bir aile dramını gözler önüne seriyor. Okurken kimi yerlerde üzüleceğiniz, kimi yerlerde sinirleneceğiniz dokunaklı hikayesiyle sizi etkisi altına alacak.
- Helen, üç çocuğu ve eşiyle yaşadığı sahil kasabasında hayatını sürdürürken Alfie'nin ölümüyle her şey tepetaklak olur. Helen, oğlunun ölümünün yıkımıyla ve hissettiği suçluluk duygusuyla günden güne kahrolmaktadır. Evliliğindeki çıtırtılar da duyduğu suçluluk duygusundan kaynaklanmaktadır.
- Alfie, Cassie ve Dora ile gittiği sahil kenarında birden bire kaybolmuştur. Cesedi bulunamazken aile büyük bir yıkım altında kalmıştır. Helen suçluluk duygusuyla yanıp kavrulurken etrafına da mutsuzluk saçar. Richard, gerçekleri öğrendiğinde karısını ve çocuklarını bırakarak evi terk eder. Richard yeni bir hayata başlarken Helen pişmanlıklarıyla dolu bir hayat sürer.
* * * Helen ve Cassie karakterinden nefret ettiğimi söylemem gerekiyor. Helen, evli ve üç çocuklu bir kadının kocasını aldatması ve bunu defalarca kez yapması benim kabul edebileceğim bir şey değil. İhaneti kim kabul eder ki? O sahneleri okurken Helen'i boğmak istedim. Helen, sırf zevkleri için ailesine yalan söylerken küçük oğlu Alfie'yi 13 yaşlarındaki kardeşi Dora'ya emanet eder. Dora ve Cassie sahile giderlerken yanlarında Alfie'yi de götürmek zorundadırlar. Dora, Alfie dondurma almak için uzaklaştığında, onu Cassie ile bırakır. Cassie, karakteri gördüğüm en sorumsuz ve itici karakter bana göre. Bu arada Cassie'Nin lezbiyen olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Sırf kız arkadaşı Sam ile kendini tatmin etmek için Alfie'yi başından savması ve onu kayalıklara göndermesi onun ölümünde suçlu olduğunu gösteriyor.
* * * Alfie'nin ölümünde bütün suç Cassie ve Helen'in. Küçücük bir çocuğu daha 13 yaşlarındaki kızına emanet edip zevk uğruna onları yalnız bırakması kabul edilebilir değil. Hangi anne yapar bunu, sorarım size! Hele ki Cassie'nin Alfie'nin ölümünde Dora'yı suçlaması kadar aptalca bir şey görmedim! Gel de delirme! Cassie hissettiği suçluluk duygusu -yersen tabi- ile intihar etmeye kalkıştı. Ama onu da yüzüne gözüne bulaştırdı. Ki ben inanmıyorum. Eğer Cassie suçluluk duygusunu taşıyamayacak halde olsaydı intiharı tekrar denerdi. Her şeyi unutup gidip kendine yeni bir hayat kurmazdı.
* * * Kitapta geçmişin ve geleceğini anlatıldığı bölümler ile kitaba daha iyi odaklanıyorsunuz. Dora'nın yaşadıkları, pişmanlıkları, hissettiği suçluluk duygusu ile onun acılarına ortak olmuş gibi hissediyorsunuz. Yani anne ve kız kardeşi yıllarca Dora'yı suçlamış, saçmalığa bakar mısınız? Haliyle Dora da kendine olan inancını kaybetmiş bir halde yeni bir gelecek kuramamış kendine. Dan ile olan birlikteliğinden bile çekinirken bebeğiyle ne yapacağını düşünemez bir halde çare ararken ailesinin ona destek çıkmamasını hiç anlayamıyorum!
* * * Helen'in Richard gibi bir adamı aldatmasını da anlamıyorum. Hayır adam ailesini seven biri, sen git adamı aldat. Oldu mu şimdi Helen'ciğim! Ne çektiysen hak ettin bee Helen.. Dora'ya da acıdım ya, yaşadıklarını düşündükçe bağrıma basasım geldi. Ama en sonunda mutluluğu Dan ile buldu da birazcık da olsa rahata kavuştu.
* * * Helen'in Richard gibi bir adamı aldatmasını da anlamıyorum. Hayır adam ailesini seven biri, sen git adamı aldat. Oldu mu şimdi Helen'ciğim! Ne çektiysen hak ettin bee Helen.. Dora'ya da acıdım ya, yaşadıklarını düşündükçe bağrıma basasım geldi. Ama en sonunda mutluluğu Dan ile buldu da birazcık da olsa rahata kavuştu.
* * * Richard'ın yeni bir hayat kurması ve kızının yanında olması güzeldi. Dora'nın en azından bir destekçisi vardı. Dora'nın annesini ve kız kardeşini bu kadar kolay affetmesini beklemiyordum. Ben olsam affetmezdim! En sonunda her şey yoluna koyuldu ve Dora, onu seven Dan ve bebeğiyle yeni bir hayata başlangıç yapmış oldu.
* * * Kitabı okurken kızdığım yerler o kadar çok oldu ki karakterlerin kafasına kitabı fırlatasım geldi. Küçük Alfie üzüldüm. Hayatını doya doya yaşayamadan erken veda etmesi üzücüydü. Her ne kadar bana hitap eden bir tarz olmasa da üzerimde sinir, şaşkınlık, öfke, acıma ve hüzün gibi duygular hissettirdi bu kitap. Uzun lafın kısası; eğer Sarah Jio ve Kristin Hannah'ın kitaplarını okumayı seviyorsanız; Kıyıya Vuran Deniz Kabuklarını da seveceğinizi düşünüyorum.
Çekilişimize Katılmayı Unutmayınız!
katıldım :)
YanıtlaSilBol şans bana :)
YanıtlaSil