Ruhumdaki Canavar │Yorum



Ruhumdaki Canavar da Ignazio'nun düşünceleri ve iç dünyası ile karşı karşıya kalıyoruz. İlk kitabın ardından ikinci kitaba hevesle başlamıştım. Ama sıkıldığım yerler oldu. Bana mantıklı gelmeyen, seçim şansı varken bu yolu seçip canavara dönüşen Naz'ı ve yaptıklarını, gerekçelerini okurken, bu durum beni düşündürdü. Bir yandan Naz'ı alıp böyle bağrıma basmak, onu kimsenin bulamayacağı bir yere götürüp, kendime saklamak istiyorum. Bir yandan da yaptıkları için, böyle biri olmayı seçtiği için onu tekmelemek istiyorum. 

Naz her ne kadar içindeki canavardan -zaman zaman- hoşlanmasa da aslında onunla bütünleşmiş bir durumda. Ve bundan büyük bir haz almakta. Naz karmaşık bir karakter. Bazen nefret ederken buluyorsunuz kendinizi bazen de öyle şeyler söyleyip, yapıyor ki içiniz parçalanıyor.

Kaldı ki Naz hiç bir zaman iyi bir adam olmadığını defalarca belirtti. Eh, bu durumda ne söylesek boş. Bize onu olduğu gibi kabullenmek düşüyor. Ve Karissa her şeyi bilmesine rağmen ve onu bu şekilde kabul etmesine rağmen biz ne desek boş.. 

Naz'ın ise Karissa'ya olan derin aşkı ve bağlılığı beni bir kez daha kendine hayran bıraktırdı. Yaşananlar kolay şeyler değil ve aslında o kadar imkansızlar ki.. Ama tüm gerçeklere rağmen birbirlerinden kopamıyorlar. 

Bilmiyorum ya.. 
Sanırım böyle karanlık, tehlikeli ve suçlu kişilere ve olaylara zaafım var. 
Kitapta geçenler elbette gerçek hayatta mantık çerçevesine oturduğum ve onayladığım şeyler değil.
Ama yine de bu tarz arızalı, sorunlu karakterleri okumak, onların iç dünyalarına inmek ve onlara dair bir şeyler okumayı seviyorum. Sanırım hiç birimiz normal değiliz. :D 

Karissa ise hikayenin kilit noktası bana göre.. Karakteri sevip sevmediğim konusunda henüz bir karara varmadım. Karissa'yı bir çatışma içinde gördük. Gitse mi kalsa mı ayrımına varamamış en sonunda kendi yolunu çizmiş olarak gördük. Bazen beni gıcık ettiği oluyor ama Naz'ın hayatına girmeseydi onu değiştiremeyecekti. Ve Naz daha da kaybolup gidebilecekti. Her ne kadar ikisi bir felaket olsa da Karissa Naz'ın hayatına girdikten sonra Naz bir nebze de olsa huzuru hissedebilmiş, onu bulmuş oldu. 

En büyük kızgınlığım ise Ray'e.. Naz'ın onu baba faktörü olarak görmesini anlayabiliyorum. Sonuçta Naz büyük bir boşluktaydı. Kaybolmuştu. Ve Ray tam onu bu noktada buldu. Ve onu kullandı. Naz'ın kendisini kullandırması ve bu zamana kadar gerçeklerin farkına varmaması beni biraz sinir etti. Neyse ki Naz intikamını aldı ve bu durumdan tatmin olmadım dersem yalan olur. 

Kitapta en sevdiğim bölümlerden biri İtalya'ya gittikleri kısımdı. Cidden o sahneleri çok sevdim. Keşke hep İtalya da kalsalardı.. Ve kitabın bonus sahnesi ise ayrı bir sevdim. Beni hem tedirgin etti hem de umut vadetti. Neler olacağını üçüncü kitapta göreceğiz. 

Sevmediğim, onaylamadığım, mantıklı ve doğru bulmadığım şeyler vardı ama genel olarak sevdim gibi.. Yaa, çok güzeldi bee.. Aslında bu seri hakkında karmakarışık hissediyorum. O yüzden ne desem duygularımı ifade edemiyorum. O yüzden bir kaç alıntı ile yorumumu noktalıyorum.

__________________________

"Birini seviyorsan onun için en iyisini istersin ve bazen onun için en iyisi sen değilsindir." (227)

"Bir insanın sonu her zaman bir dostun elinden olur." (430)

"Aşkta mantığa yer yoktur. Aşk, çirkin ve karmakarışıktı. Lanet olsun ki aşk hiçbir mantığa sahip değildir. Ve ona aşığım, bu imkansız gibi görünse de.." (474)
Pinterest shareGoogle Plus share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI